Avrupa’nın En Görkemli 10 Yapısı
1. Fransa: Versay Sarayı
Versay Sarayı, Manhattan Adası’nın toplam yüzölçümünden daha büyük bir alana sahiptir. Bu yapının maliyetini belirlemek çok zordur, çünkü günümüzde paha biçilememektedir. PBS (Public Broadcasting Service) verilerine göre tarihçilerin belirlediği tahmini değer 2 milyar ile 300 milyar Amerikan Doları arasında değişmekte.
Versay Sarayının en ünlü bölümü ise Aynalar Salonudur. 1. Dünya Savaşı’nı bitiren ünlü Versay Antlaşması bu salonda imzalanmıştır. İç ve dış tasarımındaki muhteşemliğinin etkisiyle bu saray ya da şato, çok popüler turistik bir yer haline gelmiştir. İçerisinde görkemli bir sanat, tavan resimleri, üzerinde 1.000 adet mum barındıran abartılı gümüş avizeler, çok süslü 67 merdiven ve uzun bir aks üstüne dizilmiş olup birbirlerine açılan odalar görülebilir. Bu odalar tanrı ve tanrıça isimleriyle anılmaktadır.
Versay Sarayı bahçeleri, Fransız bahçe tasarımlarının en güzel örneklerinden birisidir.
2. Fransa: Notre Dame Katedrali
Fransa Paris’te bulunan, Notre Dame Avrupa’da Fransız Gotik Mimarisinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir. Günümüzden yaklaşık 665 yıl önce yapılmıştır. Mimarisinin dışında Notre Dame’ı ilginç kılan başka unsurlar da vardır. 7.800 borusu ile dünyanın en büyük orglarından bir tanesi burada bulunmaktadır. Notre Dame’ın en büyük çanının adı Emmanuel’dir ve ağırlığı 12.700 kilogramdır. Yapıyı yılda ortalama 13 milyon turist ziyaret etmektedir.
3. İngiltere: Westminster Abbey Kilisesi
Daha önce birçok kraliyet mensubunun olduğu gibi Prens William ve Kate Middleton da, 29 Nisan 2011 tarihinde Westminster Abbey’de evlenmişlerdir. 1065 yılında tamamlanan Westminster Abbey, yaklaşık 1000 yıldır hemen her İngiliz kraliyet mensubunun taç giyme törenine ev sahipliği yapmıştır. Kilisenin bahçesinin İngiltere’nin en eski bahçesi olduğu ve bahçede rahiplerin şifalı otlar ve sebze yetiştirdikleri söylenmektedir. Yapının, sadece İngiltere’nin en eski bahçesine sahip olmadığı aynı zamanda İngiltere’nin en eski kapısının da burada bulunduğu belirtilmektedir. Papazlar meclisi binasında bulunan bu kapı, meşe ağacındandır ve 1050 yılında imal edilmiştir.
4. Rusya: Saint Basil Katedrali (Aziz Vasil Katedrali )
Tarihte anlatılan efsaneye göre Fransız Komutan Napolyon Aziz Vasil Katedraline o kadar hayran kalmış ki onu Fransa’ya kendisiyle birlikte götürmek istemiş. Fakat bunu yapmak imkansız olduğu için ve bir başkasının işgal etmesini istemediği için ordusuna onu yok etme emri vermiştir.
Fakat toptaki barut tozu ateşe verildiği an aniden gizemli bir yağmur başlar ve topun patlamasını engeller.
Rusya’nın görsel açıdan en önemli yapılarından biri olan Aziz Vasil Katedrali bir zamanlar Moskova’nın en yüksek binasıydı. Büyük İvan kulesi 1600 yılında inşa edildiği zaman en yüksek yapı olma özelliğini taşıyordu.
Aziz Vasil, Napolyon’un gazabından kurtulmasına rağmen yangınlardan kurtulamadı.
Tarih boyunca bu yapı sayısız defa restorasyondan geçmiştir. 1583 yılında büyük bir yangın felaketi geçirmiştir. Yine 1737 yılında şiddetli bir yangın yüzünden çok ciddi hasar almıştır. 1812 yılındaki büyük Moskova yangınında hasar görmemiştir.
5. Fransa: Reims Katedrali
Gotik tarzda yapılmış olan bu katedral tarih boyunca Fransız Krallığının resmi taç takma mekanı olmuştur. İnşaat 1211 yılında başlamış ve tam olarak 100 yıl sonra 1311 yılında bitmiştir. Binanın dış cephesi orta çağın en mükemmel başyapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca detaylı heykelleri, mozaik camları, gül ağacı pencere pervazları ve muhteşem duvar kağıtları bu binanın diğer önemli özellikleri arasındadır. Binayı yılda ortalama 1 milyon turist ziyaret etmektedir.
6. İngiltere: Windsor kalesi
Hitler söylentilere göre eğer İngiltere’yi işgal etme konusunda başarılı olsaydı bu kaleyi evi olarak kullanmak istiyordu. O yüzden de bombalanmayacağını garanti altına almıştı. Elbette kalede yaşayanlar bunu bilmiyordu ve tedbir olarak da pencerelerini karartmışlar, değerli eserleri saraydan uzaklaştırmışlardı. Savaş sırasında kraliyet ailesi gecelerini bu sarayda geçiriyordu, fakat bunu gizli bir şekilde yapıyorlardı. Dış dünya onların Buckingham sarayında uyuduklarını sanıyordu.
Windsor Kalesi İngiliz kraliyet ailelerine 1000 yıl ev sahipliği yapmıştır ve dünyada ikamet edilen en eski, en büyük saraydır. 11. Yüzyılda inşa edilmiş olup Thames Nehrini ve Windsor ormanını gören bir konumda inşa edilmiştir.
1992 yılında çıkan büyük bir yangın yaklaşık 100 odaya yani sarayın yüzde yirmisine zarar vermiştir. Bu yangını söndürmek 15 saat almış ve 1,5 milyon galon su kullanılmıştır. Kaleyi tekrar tamir etmek 5 yıl sürmüş 37 milyon pounda mal olmuştur. Bu maliyeti karşılamak için Kale ve Buckingham Sarayı ilk kez halka açılmıştır.
7. İtalya: Santa Maria del Fiore (Floransa Katedrali)
Santa Maria del Fiore Floransa’nın sembolüdür. Bu yapının inşaatı 1296 yılında başlamış ve 1436 yılında tamamlanmıştır. Bu yapının en cezbedici özelliği kubbesidir. Bir zamanlar, dünyada tek parça olarak inşa edilen en büyük kubbe olup, şimdiye kadar inşa edilmiş olan en büyük tuğla kubbe olma özelliğini hala sürdürmektedir. Kubbenin içi çok nadir görülebilecek muhteşemlikte renkli ve görkemli tavan resimleriyle kaplıdır. İtalya’nın en büyük kiliselerinden biri ve aynı zamanda içinde önemli sanat eserleri barındırmaktadır. Bu sebeple, UNESCO’nun koruması altındaki yapılardan biri olmuştur.
8. Fransa: Chenonceau Şatosu
Rönesans dönemi tarzında yapılmış olan bu bina Cher nehri karşına inşa edilmiştir. Fransa’da en çok ziyaret edilen ve en çok fotoğraflanan şatolardan biridir. Sarayın dış bahçeleri muhteşemdir. İçinde çok görkemli bir kütüphane barındırmaktadır. Yüzlerce kişiyi eğlendirebilen büyük salonları ve çok çeşitli odaları bulunmaktadır. Odalar heykeller ve tablolarla süslenmiştir.
9. Vatikan: Aziz Petrus Bazilikası
Rönesans’ın en meşhur mimarilerinden biri de Aziz Petrus Bazilikasıdır. Bu bina dünyadaki en büyük kiliselerden biridir. Sanatseverler bu binanın içerisinde bulunan sıra dışı sanat eserleri karşısında büyük bir şaşkınlık yaşamaktadır. Bazilikanın kubbesi Michelangelo tarafından tasarlanmıştır. Ve binanın içerisinde bulunan en önemli sanat eserlerinden bir tanesi Michelangelo’nun “Pieta”sıdır. Bir diğer ünlü sanatçı olan Raphael’in muazzam çalışması olan “The Transfiguration” bu bina içerisinde yer almaktadır. Bazilika 60.000 ziyaretçi kapasitesine sahiptir. Giriş ücretsizdir. Eğer bu yapıyı ziyaret etmeyi planlıyorsanız düzgün bir şekilde giyinmeniz gerekiyor, çünkü çok ciddi kıyafet kurallarına sahiptir.
10. Danimarka: Frederiksborg Sarayı
Önceleri kraliyet binası olarak inşa edilmiş olan Frederiksborg Sarayı İskandinav bölgesindeki en büyük Rönesans sarayıdır. 17. Yüzyılda inşa edilmiştir ve Piriştine gölünün ortasındaki 3 ayrı adaya konumlandırılmıştır. Günümüzde bu bina Ulusal Tarih Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır ve bünyesinde Danimarka tarihini öğrenebileceğiniz muhteşem sanat eserleri ve mobilyalar barındırır. Ziyaretçiler Danimarka kralları ve kraliçeleriyle aynı koridorda yürümektedir.
Hazırlayan: Daniel Cameron, Epoch Times