Bahoz Erdal’ın Suriye ve Türkiye’nin Suriye’deki rolü ile ilgili röportajı
Lübnan’ın Arapça ve İngilizce yayınlanan Es Safir gazetesinden Wissam Matta’nın, Hüseyin Aygün’ün de serbest bırakılmasında rol oynadığı söylenen ve PKK’nın Suriye’deki sorumlularından olan Bahoz Erdal ile e-posta yoluyla yaptığı ve Akşam gazetesinde de yayınlanan röportajda PKK örgütünün Suriye’deki olaylarla ilgili görüşleri yer aldı.
Kürtlerin, Suriye’deki olaylardaki rolünü aydınlatmaya yönelik olarak yapılan röportajın girişinde medyada, özellikle Türk medyasında PKK’nın, Esad yönetimi ile ortak çıkarları doğrultusunda iş birliği yaptığı ve özellikle Türkiye’ye karşı taktik ve stratejik konularda PKK ile ortak hareket ettikleri ile ilgili çıkan haberlere değiniliyor. Kürt yöneticilerinin, Türkiye’nin Suriye’ye her hangi bir müdahalede bulunması konusunda Kürtlerin Türkiye’ye karşı savaşacakları sözlerine karşı, Türkiye ve Amerika tarafından yapılan Suriye’nin PKK’yı silahlandırdığı yorumuna yer veriliyor. Kürt yöneticilerinin bu sözlerinin de genellikle Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılan saldırılarla eş zamanlı olmasına dikkat çekiliyor. Kürt gruplarının Suriye’nin bazı bölgelerde kontrolü ele geçirmesinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye’nin, kuzeyde bulunan beş şehri PKK’nın kontrolüne verdiği yorumu ve Türkiye devletinin Suriye’deki Kürt isyancıları vurmakla tehdit ettiği beyanı dile getiriliyor.
As-Safir gazetesinin PKK’nın Suriye’deki kriz içindeki rolü ile ilgili soruya verilen cevap şöyle:
“Suriye’deki gelişmeleri çok yakından izliyoruz. Ama, biz PKK olarak, Suriye olaylarına şimdiye kadar hiç karışmadık. Biz Suriyelilerin devrimini ve onların demokrasi ve özgürlük çabaları ile, Suriye’deki Kürtlerin ulusal haklarına ve demokrasiye kavuşma çabalarını destekliyoruz. Fakat gördüğümüz kadarıyla, Suriye’deki savaşın muhalifler ve otorite arasındaki bir savaşı aşmış olduğunu görüyoruz. Çarpışmalarda bölgesel ve uluslar arası güçlerin direk müdahalesi bulunuyor.
Bugün Suriye’de yaşanan olaylar için “Suriye içinde bir çarpışma ve Suriye üzerine yapılan bir savaş” denebilir. Biz PKK olarak bu çatışmada her hangi bir tarafın vekili olmayacağız. Biz burada üçüncü tarafı destekliyoruz, yani Suriyelilerin – hangi etnik gruptan, mezhepten ve sınıftan olursa olsun – yaşanmaya değer bir hayatı yaşamalarını ve beraberce var olmalarını destekliyoruz.“
Irak Kürdistan Bölgesi başkanı Mesut Barzani tarafından Erbil’de, Suriye’deki Kürt gruplarının birleştirilmesi için gerçekleştirilen toplantıya karşı PKK’nın durumu ile ilgili soruya verilen cevapta ise, PKK’nın batı Kürdistan’daki parlamento ve Suriye’deki Kürt Ulusal Meclisi tarafından yapılan anlaşmayı ve Yüksek Kürt Meclisinin kurulmasını, Kürtleri birleştirmek açısından ve bu uğurda gösterilen çabaları birleştirmek açısından tarihi bir adım olarak gördüğü ifadeleri yer aldı. Bu anlaşma yoluyla, Kürtlerin Suriye devriminde başlıca bir rol oynayacakları ve PKK’nın da demokratik çoğulcu bir Suriye için çabaladığı ve oradaki Kürt insanların haklarına kavuşmaları için çalıştıkları sürece her Kürt grubuna destek verecekleri dile getirildi.
Suriye’de bazı bölgelerin Kürtlerin elinde bulunması ve Suriye’nin böyle yaparak Kürtleri bu sorunun dışında tutmaya mı yoksa Türkiye ve Batı’ya karşı verilen savaşta yanına mı çekmeye çalıştığı sorusuyla ilgili olarak, Kürtlerin bazı bölgeleri ellerinde bulundurduklarının ve burada düzeni sağlamaya çalıştıklarının doğru olduğu ama bunun rejimin isteği ile yapıldığı iddiasının ise yalnızca Türkiye’nin propagandası olduğu bunun da Türkiye’den gelecek bir müdahaleye zemin hazırlamak için yapıldığı ifadesi yer aldı.
Türkiye’nin liderliğinde bir müdahaleden korkup korkmadıkları sorusuna verilen cevapta durumun birçok bölgesel ve uluslar arası gücü ilgilendirdiği ve tarihi ve coğrafi açıdan Suriye’nin stratejik durumu değerlendirildiğinde bu konunun çok hassas bir durum aldığı belirtildi. “Hiçbir bölgesel gücün, özellikle Suriye ilgili tarihi hırsları bulunan Türkiye gibi bir ülkenin, Suriye’ye direk müdahale eğiliminde bulunamaz” ifadesinin yer aldığı cevapta, bu hırsın I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesinin ve bölünmesinin başlıca sebebi olan ve Şam’da başlayan Arap İsyanı’nın intikamı olduğu ifade edildi.
Tampon bölge oluşturulması ve PKK’nın böyle bir yaklaşıma karşı olarak nasıl tepki vereceği konusunda da, bu konunun içeriğinin henüz belli olmadığı ama Türkiye tarafından yapılacak olan bir müdahalenin, içeriği ve kapsamı ne olursa olsun, Suriye’deki etnik bölünmeyi çoğaltacağı, böylece Suriye’de kararlı, barışçıl ve güvenli bir yapı oluşmasını engelleyeceği, Türkiye’nin tarihi arzularının ve Recep Tayyip Erdoğan devletinin yönelimlerinin Suriye’de nötr bir rol oynamaktan Türkiye’yi alıkoyduğu dile getirildi.
Cevabın devamında: “ Türkiye’nin Kürdistan’ında yaşayan 25 milyon Kürdün yasal ulusal haklarını alabilmek için 28 yıldır silahlı savaş veriyoruz. Son aylardaki yapılan operasyonlardaki artış Erdoğan hükümetinin Türkiye Kürdistan’ında yaşayan insanlarına uyguladığı düşmanca politikalar ile alakalıdır. Aslında İmralı hapishanesinde liderimiz Abdullah Öcalan’a yapılan uygulamalar Guatanamo Bay tutuklu kampında yapılanlardan daha kötüdür. Öcalan bir yıldan beri avukatı ve ailesi ile görüşmekten men edilmiştir ve son iki yılda sayısı 10.000’e ulaşan bazı Kürt tutuklular, Türk Parlamentosu’ndan bazı milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler, avukatlar içerde tutulmaktadır. Polis, barışçıl gösterilere karşı organize bir terörizm uygulamaktadır ve bu gösteriler sırasında onlarca çocuk ve kadın öldürülmüştür. Bunların yanında bizim gruplarımıza karşı geniş çaplı ve durmaksızın yapılan askeri saldırı operasyonları vardır. Bu yüzden bizim gruplarımız tarafından sayısı gittikçe artan operasyonlar Erdoğan’ın yürüttüğü politikaların doğal bir sonucudur ve Türkiye devletinin terörist uygulamalarına haklı bir cevaptır.” ifadeleri yer aldı.