Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Afrin’deki gelişmeler ile ilgili olarak, “Taciz ateşleri misli ile karşılık bulacaktır. ABD’nin YPG/PYD konusundaki yolu sürdürülebilir bir yol değildir” dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ özel bir ziyaret için geldikleri Adıyaman’da TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın tarafından Adıyaman Havalimanı’nda karşılandı.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, havalimanında gazetecilerin sorularını cevapladı. Afrin konusunda açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör oluşumları ile ilgili tavrının net olduğunu ve terör oluşumlarına müsaade edilmeyeceğini vurguladı. Kurtulmuş açıklamasında, “Suriye’nin kuzeyindeki terör oluşumlarıyla ilgili Türkiye’nin tavrı başından beri net ve açıktır. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü parçalayacak olan her türlü siyasi oldu bittiye karşı tavır içerisindeyiz. DEAŞ’ı orada belli yerlerden çıkarırken, onun yerine başka terör örgütlerini getirmenin hiçbir şekilde Suriye’nin geleceğine faydası olmayacağını, Suriye’de barışın sağlanmasında en ufak bir katkıda bulunmayacağını başından itibaren ifade ediyoruz. Ancak ne yazık ki başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bazı müttefiklerimiz YPG/PYD konusunda ki şimdiye kadar çokta net olmayan tavırları Suriye’deki meseleleri belli bir noktaya getirmiştir. Bugün kendileri YPG/PYD seçeneğinin kendileri için stratejik bir adım olmadığını, elleri mahkum olarak böyle bir tavı içerisinde olduklarını söylüyorlar. Bizim için YPG/PYD PKK’dan farlı bir oluşum değildir. Onlara verilen her türlü askeri ve silah desteğinin hatta siyasi desteğinin doğrudan doğruya PKK’ya verilmiş bir destek olduğunu ifade ediyoruz. Bu yolun Amerika Birleşik Devletleri için de sürdürülebilir bir yol olmadığını ifade etmek istiyoruz” dedi.
Müttefik ülkelerin Türkiye’nin PYD/YPG konusundaki hassasiyetini dikkate alması gerektiğinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “NATO’daki ittifakımız, bölgedeki terör örgütlerine göre stratejik ittifakımız, hepsi göz önüne alındığında Türkiye’nin PYD/YPG konusundaki hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiğini bir kez daha çok net bir şekilde ifade ediyoruz. Kaldı ki Afrin bölgesinden Türkiye’ye doğru açtığı her türlü taciz ateşi misliyle angajman kuralları içerisinde karşılık bulacaktır. Türkiye kendi sınırının hemen ötesindeki terör guruplarının Türkiye’ye karşı yapmış olduğu eylemlere asla seyirci kalmayacaktır. Bu ister DEAŞ olur, ister PYD/YPG olur ya da başka bir örgüt olur bizim için fark etmez. Dolayısıyla oralardaki terör örgütlerinin hareketliliği, aynı zamanda Türkiye için kendi ulusal güvenliğinin, sınır güvenliğinin bir parçası olarak görürüz. Her türlü Türkiye’ye karşı oradan gelecek olan tecavüzü, saldırıyı misliyle mukabele ederek, önlemeye gayret ederiz. Onunla ilgili olarak da hiçbir şekilde taviz vermeyiz. Bunun bir kez daha bilinmesini arzu ederim. Amerika Birleşik Devletleri’nin de bu yanlıştan biran evvel vazgeçerek, orada meşru güçlerle DEAŞ’a karşı mücadeleyi sürdürmesini, kendi menfaatleri bakımından da en doğru yoldur. Bölgede terör örgütleri üzerinden vekalet savaşı vermenin sonu yok. Bugün bir terör örgütü, başka bir gün başka bir terör örgütü, şu ülkenin desteklediği şu örgüt, şu ülkenin desteklediği başka bir örgüt, sonra bu kadar kontrol edilemeyen terörist grupları sıralandırdığınızda ne olacak? Bunun bir adım sonrası ne olacak? Bunun iki adım sonrası ne olacak? Asla Amerika’nın ulusal çıkarlarıyla örtüşebilecek bir durum değildir. Türkiye bu meseleyi yakınan takip ediyor ve Türkiye’ye yapılacak en ufak bir saldırıya, hatta en ufak bir girişime, hazırlığa da misliyle cevap vereceğini açıkça ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.
ABD’nin terör örgütlerine silah vermesiyle ilgili olarak ise Kurtulmuş, “Bir takım silah yardımlarını tasvip etmediğimizi ifade etmek isterim. Kaldı ki bu zorunluluktan kaynaklanan bir durumda değildir. Amerikalıların şimdiye kadarki kararsızlığından kaynaklanan bir durumdur. Yıllardır Kuzey Suriye’de, Suriye’nin kuzey bölgelerinde DEAŞ’ın nasıl bitirileceğine ilişkin, herhangi bir konuda net bir tavır alamadıkları için, bir kararı ortaya koyamadıkları için meşru uluslararası güçlerle, DEAŞ’a karşı, teröre karşı mücadeleyi bir türlü planlayamadıkları için, bir adım atmışlar, iki adım geri atmışlar. İki adım ileri atmışlar, bir adım geri atmışlar. Sonunda bu bir kararsızlığın sonucudur, zorunluluğun sonucu değildir, bunu açıkça ifade etmek isterim. Yanlış bir yol olduğunu Amerika Birleşik Devletlerinin yetkilileri de anlayacaktır” şeklinde konuştu.
İHA
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.