Bir göçmen çocuğuna Belçika Başbakanlığı yolu açılacak mı?
Di Rupo, İtalyan bir maden işçisinin en küçük oğlu. Yoksulluk içinde büyüyen Di Rupo görüşmelerde tarafları uzlaşması halinde Belçika Başbakanlığı yolunda emin adımlarla ilerleyecek. Başbakan olması halinde Belçika’da ilk defa bir göçmen çocuğu ulusal politikada en yüksek mertebeye ulaşmış olacak. Bu durum hiç bu kadar yakın olmamıştı bugüne kadar.
ÇÖZÜL(E)MEYEN DOSYA: BHV
Di Rupo’nun işi kolay değil. Geçtiğim haziran ayında düzenlenen federal seçimler ülkenin Flaman ve Valon bölgesindeki ayrımı bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Flaman bölgesi seçmenleri ayrılıkçı sağcı parti Yeni Flaman İttifakı (N-VA)’nı sandıktan birinci olarak çıkartırken Valon bölgesinde solcu PS zafer kazandı. Bu sonuç N-VA’ya, yapılan hükümet kurulma öncesi görüşmelerde ağırlık verirken diğer Flaman partileri de zayıflattı.
N-VA’nın istekleri görüşmelerin başından hatta seçimler öncesinden beri belli. Bölgelere, özellikle Flaman bölgesine olabildiğince özerklik. İsteklerinin karşılanması halinde Belçika’yı bir ‘Valon’ Başbakan’ın dört yıl yönetmesine göz yummak. Daha Kral tarafından resmi görevlendirilmeler olmadan N-VA başkanı Bart De Wever ve Di Rupo ilk temaslarda bulunmuşlardı.
Şu anda görüşmelere katılan diğer taraflar (Hıristiyan Demokratlar, Flaman Sosyalistler, Yeşiller) Di Rupo ve De Wever arasında erken seçimleri getiren Brüksel civarı belediyeler seçim bölgesi sorunu (BHV) konusunda mutabakat olduğuna inanıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Di Rupo dosya hakkında bir teklif sunmuş ancak medyada özellikle Fransız temsilcilerden (kendi partisini temsil eden Laurette Onkelinx dahil) ciddi tepki aldığı ve ‘Flamanların tekliflerini savunmak’la suçlandığı yer almıştı.
Di Rupo aynı Flamanların istediği gibi BHV seçim bölgesinin Brüksel ve Flaman Brabant olarak ayrılmasını teklif ettiği belirtiliyor. Bunun yanı sıra tartışmalı belediyelerde yaşayan Fransızların istedikleri takdirde Fransız bölgesindeki politikacılara oy verebilmelerini sağlayacak bir yazılma imkanı sunulmasını öngörüyordu Di Rupo’nun taslağı. Bir de bir türlü resmi olarak atanmayan ‘Fransız’ belediye başkanları sorunun çözülmesi. Ama teklifi tutulmadı.
Dİ RUPO’NUN KADERİ BRÜKSEL’E BAĞLI
BHV Flaman ve Fransız tarafı karşı karşıya getiren tek dosya değil. Bu dosya ‘Brüksel’ dosyasının en bilinen tarafı. ‘Brüksel’i ilgilendiren konuların hükümet kurulması öncesi görüşmelerini kilitlediği biliniyor. İtalyan (asıllı) Di Rupo’nun kaderi ise ülkenin en çok farklı milletleri içinde barındıran Avrupa’nın başkenti Brüksel’i ilgilendiren dosyalara bağlı olması ayrı bir dikkat çekiyor.
Başını N-VA ve Flaman Hıristiyan Demokratlar (CD&V)’ın çektiği Flaman tarafı sağlık ve iş piyasası yönetmeliği gibi konuların bölgelerin yetki alanına girmesi gerektiğini savunuyorlar. Böyle olması halinde ise bölgeleri ayıran ‘dil’ mevzusu Brüksel’de sorun haline geliyor. Çünkü bu durum Brüksel’de yaşayanların ya Flaman ya da Fransız yönetmeliğine tabi olmayı seçmeleri gerekiyor.
Bu hususta ise diğer bölgeden zengin olan Flaman bölgesinin daha olumlu şart sunması halinde birçok Brüksellinin o sistemi tercih edecekleri yorumları yapılıyor Fransız kesiminde. Fransızlar bunu kabul etmeyip karşılığında bölgelerin yetki alanına daha fazla bütçe ayırmak istiyorlar. Ancak Flamanlar bunu yeterli bulmuyorlar.
2007 yılında şimdiki görüşmelerin bir nevi ‘ata’sı olan müzakereleri kilitleyen Valon Merkezi Demokratik ve Hümanist Partisi (cdH) Başkanı Joëlle Milquet ise Brüksel bölgesinin genişletilmesi talep ediyor. Flamanlar için ise bu kesinlikle söz konusu değil. Di Rupo’nun Belçika tarihine aynı (eski) Başbakan Yves Leterme ‘ülkenin devlet reformunda başarısız olan kişi’ ya da ‘ülkeyi reform krizinden kurtaran kişi’ olarak girmesi tamamen kendi ve diğer parti başkanlarının elinde.
Flamanlar için yeterli ve Fransızlar içinde ‘çok fazla ödün’ vermedik hissi veren bir uzlaştırıcı paket sunabilirse Di Rupo kendini yakında Belçika’nın Başbakanı olarak nitelendirmesi büyük bir ihtimal. O anın gelmesi halinde sosyalist Di Rupo’nun kendi geçmişini de belirleyen ülkedeki ırkçılığa, ayrımcılığa, zengin fakir uçurumuna el atıp atmayacağı ise ayrı bir merak konusu.