CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Okul birincisini, en liyakatlısını kendince mülakatta eliyor. Bu teğmenlere sahip çıkacağız, geçmişte de sahip çıktık, bundan sonra da sonuna kadar sahip çıkarız. İktidar olunca böyle haksızlıkla atılan kim varsa onu geri alırız ama bu arada geçen süre meslekte onlara çok şey kaybettirir. Recep Tayyip Erdoğan; atma, yapma, kul hakkına girme” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu. Özgür Özel, Kara Harp Okulunda kılıçlı yemin töreni nedeniyle teğmenler hakkında ihraç talebine tepki gösterdi. Teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” söyleminin, bazı kesimler tarafından ‘darbecilik’ olarak görülmesini eleştiren Özel şöyle konuştu:
“Atatürk düşmanlarını buraya taşıyanlar o üç kadının birinci olmasını zaten hazmedemediler. O teğmenler geçen seneye kadar yönergede var, kılıç çekiyorlar, yemin ediyorlar, Atatürk’ün askerleriyiz diye bitiriyorlar. Önce bir şey yapmadılar. O Hizbullahçı ve geri kafalar harekete geçtiler. 8 gün önce selamını aldığı, madalyasını taktığı o birinci teğmen başta olmak üzere döndü hepsine 8 gün sonra saldırımaya başladı. Sonra soruşturmalar, hepsini atalım diyenler… Esas karın ağrısı ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demesi. Bu teğmenler Mustafa Kemal’in askerleriyiz demeyecek de Trikopis’in askerleriyiz mi diyecekti? Bu darbecilik oluyormuşmuş, 28 Şubat oluyormuşmuş. Mustafa Kemal yok 28 Şubat’ta. Meseleyi 28 Şubat’a, 25 yıl geriye götürmeye çalışanlara diyorum ki, sizin hazımsızlığınızdır. Fesli Deli Kadir’in anlayışına sahipseniz bilelim. Mustafa Kemal’in askerlerinden zarar gelmez ama 15 Temmuz’da gördük Fetullah Gülen’in askerileri ne yaptı. Oradaki iyiniyeti, gençlik heyecanını, adanmışlığı görmeden bir darbe yapılanması çıkarmak kötü ve siyasi hesaptır.”
Özel, Erdoğan’a “Kul hakkına girme, ama girersen, günü geldiğinde şunu göreceksin; atılan teğmenlere hep beraber kılıç töreni yaptıracağız, sonra o karara sessiz kalanların hepsini emekliye yollayacağız.” diye seslendi.
CHP grup toplantısında konuşan Özgür Özel Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından gizli tanığın ortaya çıktığını belirterek, gizli tanığın ifadesi ile iddianame yazılmaya çalışıldığını ifade etti.
Özgür Özel’in CHP grup toplantısında ele aldığı başlıca konular şunlar oldu:
“DAHA İDDİANAME YOK, ÇÜNKÜ İDDİANAMEYE KOYACAK DELİL YOK”
”Parti Meclisimizi, MYK’mızı dört gün, beş gün sadece Esenyurt’ta topladık. Hep birlikte bir demokrasi darbesine, demokrasiye karşı girişilmiş siyasi bir darbe girişimine karşı ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Tabii o sırada Türkiye’nin sayılı ceza hukukçuları, tutukluluğa itiraz dilekçesi yazdılar. Dilekçe 40 sayfa, ekleriyle tuğla gibi. O dilekçeyi, o yazılmış, profesörlerin 40 yıllık kürsü birikimleriyle, akademik birikimleriyle hazırladıkları o itirazları belki sınava girse ceza hukukundan 40 alamayacaklar 40 dakikada reddettiler. Okusa okuyamaz. 40 sayfa dilekçe, dünya kadar ek. Okunamayacak sürede reddettiler. Ret gerekçesinde şöyle söylediler; ‘Her ne kadar..’, çünkü çürütüyor ya bütün iddiaları, ‘..bu böyleyse de, bu böyleyse de, bunda tutukluluğa gerek yoksa da gizli tanık beyanları var. Gerçi gizli tanık tutuklama gerekçesi tek başına olamayacaksa da tutukluluğun devamına’. Gizli tanık nereden çıktı yahu? Nereden çıktı? Ahmet Özer’i aldın sen bir gün tuttun, hakim karşısına çıkardın, sordun değil mi? Sorduğun soruların içinde gizli tanık yok. Olsa sormayacak mı? Soracak. Zaten diyor ki ‘Tutuklama gerekçelerinde bir şey yok ama gizli tanık var’. ‘O gün yalandan tutukladım. Bugün başka bahane buldum’. Gizli tanık vardıysa o gün sorardın. O gün yoksa demek ki önce tutukladın, sonra gizli tanık yarattın. Şimdi o gizli tanığın ifadesiyle güya iddianame yazacak. İddianameyi yazması beklenen soruşturma savcısı iyidir-kötüdür, bir şey demiyorum. İstanbul’da hızlı iddianame yazmasıyla meşhur. Efendim 200 sanıklı davaya 4 günde iddianame yazmış. Gece, gündüz çalışmış. Şimdi tek sanıklı dava. Oldu 22 gün. Daha iddianame ortada yok. Çünkü iddianameye koyacak delil yok.”
“HER TÜRLÜ GERGİNLİĞİ ÜRETMEK İÇİN ALARMA GEÇTİLER”
“Bir başka hesap, aynı hesap, aynı taktik. Birazdan söyleyeceğim. Bu ülkede bu iktidar 22 yıl sonra kutuplaştırma siyasetinin ekmeğini yiyemediği bir dönem yaşıyor. Bu ülkede bu milletin milletvekilleri bu iktidar geldiğinde asgari ücretin alım gücüyle yedi çeyrek altın, bugünkü alım gücü üç çeyrek altını 81 ilde, 973 ilçede, pazar pazar, kapı kapı anlatıyorlar. En düşük emekli maaşında da aynı hesabı anlatıyorlar, öğrenci kredisinde de. Asgari ücrete zam talebini her yerde konuşuyorlar. Biz bu ülkenin gerçek sorunlarını ve nasıl çözüleceğini söylerken, Tayyip Bey’e şunu söylüyorlar, değilse yalanlasın; ‘1,5-2 ay önce, 2,5 ay önce anket yaptırdık. Toplumda kutuplaşma düşüyor. CHP, seçmenle konuşuyor. CHP, polemiğe girmek yerine kavgayı ekmek kavgasına, işsizlik kavgasına, yoksulluk kavgasına döküyor. Çeperler inceldi. Bizim seçmen CHP’nin taahhütlerine, tespitlerine kulak veriyor. Mutlaka gerginlik üretmelisin. Normalleşme denen CHP’nin millete saygılı dilini bitirtmelisin. Bunu onlara sonlandırtmalısın’ dedi diye. Çıktılar hiç olmayacak zamanda, her türlü gerginliği üretmek için alarma geçtiler. Sokak röportajı yapan bir hanımefendiyi olmayacak maddeden alıp hapishaneye attılar. Olmayacak hakaretlere başladılar. En nihayetinde teğmenler… Silahlı kuvvetlerde, harbiyeden mezun oluyorlar. Deniz Harp Okulu, Kara Harp Okulu ve Hava Harp Okulu. Tarihte ilk kez, üçünün de birincisi genç kadın teğmenler. İşte size bir Cumhuriyet hikâyesi.”
“KILIÇ TÖRENİ YAPACAĞIZ, O KARARA SESSİZ KALANLARIN HEPSİNİ EMEKLİYE YOLLAYACAĞIZ”
“Onun için bu millete şunu hatırlatırım. Bu Disiplin Kurulu, ‘Sarıklı Amiral’i aylarca bekletip, emekliliğe kaçırtıp, bütün haklarını almasına, ceza almadan kurtulmasına sebebiyet veren disiplin kuruludur. Bu disiplin kurulu ne yapıyorsa, Recep Tayyip Erdoğan’ın Milli Savunma Bakanı üzerinden ilettiği talimatlarla yapıyordur. O yüzden buradan bir kez daha tüm milletimize sesleniyoruz. Hepinizin evladı var. 23 yaşında, 22 yaşında gencecik çocukların, 100 yıldır devamlı yapılan o ritüele, mezun olduğunda en büyük hayali onun, kılıç çekmek ve o yemini yapmak. Geçen seneye kadar yapmışlar. Bu sene de yapmak istiyor. Öğretmenlerine gidiyor, komutanlarına gidiyor, ‘Biz de yapalım’ diyor. ‘Efendim yap diyen varmış, yapma diyen varmış’. Tamamı yalanmış. O çocuklar, komutan diyor ki ‘Mikrofondan yapamazsınız, resmi törende yapamazsınız’. Bir kenarda, bir köşede törenden sonra yapıyorlar. İhraç etmek bu çocukları… Yahu okul birinciliği, derste iyi olacak, yabancı dilde iyi olacak, sporda iyi olacak, atıcılıkta iyi olacak, disiplinde iyi olacak. Her şeyi dört dörtlük olacak ki birinci olacak. Kolay mı yetişti, kolay mı yetiştirildi? Okul birincisini, en liyakatlisini kendince mülakatta eliyor, mülakatta. O yüzden milletimize diyoruz ki, ‘Biz bu teğmenlere sahip çıkacağız’. Yok attılar. Geçmişte de sahip çıktık. Bundan sonra da sonuna kadar sahip çıkarız. Seneye, iki seneye, üç seneye iktidar olunca, böyle haksızlıkla atılan kim varsa onu biz geri alırız ama bu arada geçen süre, meslekte onlara çok şey kaybettirir, devrelerinin çok gerisine düşerler. Yoksa şunu söyleyeyim, ‘Recep Tayyip Erdoğan, atma, yapma, kul hakkına girme. Ama girersen, günü geldiğinde şu yemin törenini göreceksin’. O kararı verenler, o karara sessiz kalanlarla atılan teğmenlere hep beraber kılıç töreni yaptıracağız. Sonra o karara sessiz kalanların hepsine emekliye yollayacağız.”
“EMEKLİLERİ ÇOK, ÇALIŞANLARI AZ AMA EMEKLİSİNİ BU HALE KOYMUYORLAR”
“Şunu da söylemek lazım, Sosyal Güvenlik Kurumu’nu olur olmaz yalanlarla ‘Siz batırdınız’ falan diyenlerin SGK‘yı getirdiği durum ortada. Prim tahsilat verimliliği diye bir şey kalmadı, şu anda yüzde 55’lerde olması gereken, daha önce olan tahsilat oranı, yeni af beklentisiyle yüzde 10’a düşmüş durumda. Kayıt dışı istihdam, eksik ücret bildirimi, günübirlik yapısal çözümler içermeyen ve kötü ekonomi politikalarının sonucu olarak iş yaşamında çok olumsuz etkileri var. İşgücüne katılım oranı düşük, işsizlik oranı ise yüksek. Artan göçmenlerin, kayıt dışı istihdamda oluşturduğu risk her gün büyüyor. Bu tablo, sosyal güvenlik sistemini çökertmiş durumda. İktidar Partisi önce EYT’yi suçladı, emeklilikte yaşa takılanları. Ve burada büyük bir yalan attılar, ‘Aktif çalışanlarla emekliler arasında dengesi Türkiye’den bozuk bir ülke yok’ dediler. ‘Bakın’ dedim, baktık. Yunanistan bizden kötü, Avusturya bizden kötü, İsveç bizden kötü. Ama onların emeklileri bizimkilerin kat kat üzerinde. Euro ile karşılaştırıldığında beş kat üzerinde maaş alıp, yazın tatilini dünyanın başka ülkelerinde yapıp, torunuyla çocuğuyla çok mutlu bir emeklilik yaşarken bizimkiler bu halde. Yani şunu söylüyorlar, yalan. Türkiye’de evet aktüel denge çok iyi değil, ‘Bu kadar bozuk olan başka ülke yok’ diyor. Komşu Yunanistan’dan Norveç’e kadar bizden bozuk birçok ülke var. Emeklileri çok, çalışanları az ama emeklisini bu hale koymuyorlar.”
“MİLLİ EĞİTİMİ TARİKATLARA PEŞKEŞ ÇEKEN BAKAN”
“Bakanlığı döneminde eğitimde fırsat eşitliği yerlerde sürünen, öğrencileri okulda aç bırakan, milli eğitimi vakıf-dernekler adı altında tarikatlara yönettiren, onlara peşkeş çeken bir bakanla karşı karşıyayız. Yusuf Tekin sen öğrencilerin yüzde 31’i kahvaltı yapmadan okula giden bir Milli Eğitim Bakanısın. Sen öğrencilerin yüzde 25’inin ‘Okulda en az bir kez birinin elinde bıçak gördüm’ dediği bir dönemde Milli Eğitim Bakanısın. Sen öğrencileri kantine gidince tost alamayan, iki günde bir tost alsa ya da bir tostu ortadan ikiye bölüşse yanında ayran içemeyen öğrencilerin Milli Eğitim bakanısın. Sen okullarda öğrencilere yemek dağıtma sözünü seçimden sonra unutan, ‘Yemek dağıtalım’ dediğimizde biz ‘Türkiye’deki okullarda öğlen üç kap sıcak yemek verelim, çorba verelim, temiz su verelim’ dediğimizde o kapıları bize kapatan, inat uğruna öğrencileri aç bırakan, kötü suya muhtaç bırakan bir Milli Eğitim Bakanısın. Okulları pislik götürürken bütün yaz durup durup durup okullar açılınca o pisliği görünce ‘30 bin eleman almak lazım’ diye başvuruda bulunup, o sırada Cumhuriyet Halk Partililer tuvaletleri, okulları, her yeri temizlemek için el uzatınca, ‘Kamera olmadan, rozet takmadan, gitsin belediyelerimiz ne gerekiyorsa yapsın’ dediğimizde çocukları hastalığa, pisliğe terk edip inadından o okulları seçilmiş belediye başkanlarına kapatan birisin.”
“GAZETECİ, ÖĞRENCİ, SİYASETÇİ, HER MUHALİF AJAN”
“Geçtiğimiz salı günü, buradan şunu demiştim, gruptaki milletvekillerimizin gözüne bakarak, arkamdaki grup başkanvekilinin, karşımdaki grup başkanvekillerinin ve grubumuzun gözünün içine bakarak… ‘Bir yasa getirdiler. Adı; Etki Ajanlığı. Bu yasa ile güya MİT, Türkiye’deki üçüncü ülkelerin, birinci ülkelere yaptığı operasyonlarda filan filan’… Ama bir yazmış AK Parti grubu, herkes ajan. Gazeteci ajan, televizyoncu ajan, öğrenci ajan, siyasetçi ajan, her muhalif ajan. Dedim ki, ‘Arkadaşlar kırmızı alarm ilan ediyoruz. Bu yasa geçmeyecek. Geçmemesi için elden gelen ne varsa yapılacak’. Grup mesajı aldı. Burada bu talimata kararlı gözlerle, inançla, alkışla mukabele ettiler. Geçen hafta mücadele verildi, Etki Ajanlığı Yasası geri çekildi. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Hepinizle gurur duyuyorum arkadaşlar. Şimdi derler ki, ‘CHP yazsın getirsin o zaman’. Meramımızı nasıl anlatacağımızı, o yazıyı yazmak muhalefetin işi değil. Biz iktidara bütün eleştirilerimizi, uyarılarımızı yaptık. Taslağı hazırlasınlar, ajana ‘ajan’ desinler. ‘Efendim üçüncü ülke, Türkiye üzerinden bomba ile bir başka ülkeye gidecek. Yakalayınca sadece patlayıcı maddeden ceza veriyoruz’. Yazın oraya ne yazacaksanız. Ama MİT’in istediği veya devletin güvenlik güçlerinin istediği öğrenciyi, öğretmeni, öğretim görevlisini, siyasetçiyi, gazeteciyi tehdit etmeyen, kısıtlamayan, ‘ajan’ demeyecek, sadece bu durumu tanımlayacak maddeyi yazacak akıl, beceri, erdem, lügat bu ülkenin bürokrasisinde var. Yazsınlar, alın getirin. Oturmaya, konuşmaya, düzeltmeye, en uygun hale getirmeye biz varız. Ama sakın ha sakın geçen haftakine benzer bir metnin orasını, burasını değiştirip, aynı niyetle gelmeyin. Kırmızı alarm kalkmadı, sadece sarıya çevirdik. Gerektiğinde yeniden ilan ederiz, aynı mücadeleyi tekrar veririz.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, laiklik ve kurucu iradeyi hedef alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında, “Bak CHP ne ahır yaptı camiyi ne de camiyi kapattı. Köyde cemaat yokken; camileri, ezanı, bayrağı, milleti kurtarmak için cepheye giden cephaneler akşam ıslanmasın, tutukluk yapmasın diye camide barındırıldı. ‘Buraları ahır yaptılar’ diyen, yalan atana diyorum ki, ‘Senin yaptığın, çocukları aç bırakmanın, hasta etmenin milyon günahı var’” dedi. TSK’dan ihracı istenen teğmenler hakkında, “Mustafa Kemal’in teğmenlerine sahip çıkmak bu milletin askerlik kadar kutsal vatan borcudur. Seneye, iki, üç seneye iktidar olunca, haksızlıkla atılan kim varsa geri alırız. Erdoğan, atma, yapma, kul hakkına girme. Ama girersen atılan teğmenlere hep beraber kılıç töreni yaptıracağız” ifadelerini kullanan Özel, pazarlardan iktidara ses yükselten vatandaşa dikkat çekerek, “Tayyip Bey pazara gidebiliyor mu? Esnafın hatırını sorabiliyor mu? İşçi ile konuşabiliyor mu? Milletin arasında karışıp ‘Geçinebiliyor musunuz?’ diye sorabiliyor mu? Soramıyorsa onun dediği gibi, ‘Sokağa gidemiyorsa sandığa gidecek, erken seçime gidecek.’ Tayyip Bey ya vatandaşa git hatrını sor, helallik iste. Yapamıyorsan sandık işte orada. Sandığı bekliyoruz, erken seçim istiyoruz” çağrısını yaptı.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.