CHP Lideri Kılıçdaroğlu Gazetecilerin Yıpranma Hakkı Geri Verilmeli Dedi
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İş Dünyası Birimi tarafından düzenlenen “İş Dünyası ve Meslek Örgütlerinin Sorunları ve Çözüm Yolları” konulu toplantıda açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin bölgesinde onurlu ve barış içinde yaşayan bir ülke haline gelmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, sanayicinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu görevlisi olduğunu ve sanayicinin kendisi için değil, ülkesi için çalıştığını ifade etti. Katma değer oluşturan teknolojiye sahip olunması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “Televizyonu Amerikalılar buldu. Ama ABD şu an televizyon üretmiyor. Kimileri ‘şu kadar buzdolabı sattık’ diye övünüyor. Ama katma değeri yüksek mallar üretmeliyiz. İnsanlığın gelişime bakarsak avcılıktan, tarım toplumuna, ardından da sanayi toplumuna geldik. 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başlangıcında dünya bilgi toplumuna gidiyor. Türkiye gerçekten ilk 10 ekonomisine girecekse, bilgi toplumu olmak zorundadır. İşin özü budur. Biz çok güçlü bir toplumuz. Tuttuğunu koparan bir insan gücümüz var. Başarıya aç gücümüz var. Bunu bilgi ile birleştirirsek bölgede ve dünyada söz sahibi olursunuz” diye konuştu.
İstanbul’da bir girişimcinin İnsansız Hava Aracı ürettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, fakat bu sanayicinin Türkiye’ye bu aracı satamadığını söyledi. Türkiye’de sanayiciye verilen destek konusunda bir problem olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bu fabrikanın İstanbul’daki fabrikasını gezdim. Uluslararası ihaleye giriyor, ABD’li yatırımcılarla rekabet ediyor ve kazanıyor. Ancak Türkiye’ye satamıyor. Bugün bir fabrikayı gezdim. Kendi alanında Avrupa’da bir numara. Ama kendi ülkesine satamıyor. Neden? Türkiye, otobüs üretiminde Avrupa’nın en büyük merkezi. Dünyanın her ülkesine ihracatımız var. Ama biz gidiyoruz, Hollanda’dan tanesine bir milyon 200 bin avro vererek otobüs alıyoruz. Bu işte hata var. Aldığımız otobüsler Hollanda’ya göre tasarlanmış. Hollanda’da dağ yok. Daha sonra bu araçlar İstanbul’da çalışmıyor. Hesabını soran var mı? Yok. Milliyetçi isek önce benim sanayicim kazanacak. Yazık günah değil mi? O sebeple olaya farklı pencereden bakmalıyız. Sanayicimizi destekliyoruz. Önündeki engelli kaldıracağız. Finansman gücü sağlayacağız.”
“Ülkemizi seviyoruz. Daha iyi bir Türkiye için mücadele etmek istiyoruz. Eğer iktidar olursak, ilk yapacağımız iş siyasi ahlak yasasını çıkarmak olacaktır. Siyasetin arınması ve temizlenmesi lazım. İhracatta belli bir rakamı aşan sanayicimize yeşil pasaport vereceğiz. Kamu görevlisine veriyorsanız ona da vereceksiniz” diye konuştu.
Bir sanayicinin “CHP her şeye karşı çıkıyor” sitemi üzerine Kılıçdaroğlu, “Biz ana muhalefet partisiyiz. Muhalefetin temel görevi, muhalefet etmektir. İktidarı alkışlamak değil. Aksi halde demokrasi olmaz. Sadece muhalefet ederek öneri getirmezsek, eleştiri doğrudur. Yeni CHP, her soruna çözüm üreten bir partidir. Her sorun için çözümümüz var. Yoksulluk, sanayi, milli eğitim konusunda çözümümüz var. Kuşkusuz tartışılabilir her şey. Bizim çözümlerimizi iktidar ‘hayalci’ diye eleştirdi. Ama bizim 5 projemizi iktidar kullandı. Ama biz seviniyoruz. Kentsel dönüşüme karşı değiliz. Kentsel dönüşüm insanları mağdur etmemeli. Yerinde dönüşüm olmalı. Bir kentte insanlar olduğu sürece o kentte rant olur. Sorun şu? Bu rantı kim paylaşacak. O bölgenin insanları rantı oluşturdu. Rantı da o insanlar almalı. Bunu yapmak çok zor değil” ifadelerini kullandı.
Sanayicinin en acil sıkıntısının gittikçe azalan rekabet gücü olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Şu anda sanayicinin önündeki en ciddi sorun, uluslararası rekabet gücünü kaybetme riskidir. Türk Lirası’nın değerlenmesi rekabet gücünü düşürüyor. Asgari ücretteki vergi yükünü düşürmeliyiz. Bunu periyodik süreç içinde yapabilirsek sanayici rekabet gücünü yakalayacak. Asgari ücret üzerinde vergi düşerse Hazine’de büyük kayıplar olmaz. Devlet katlanabilir. Bunu yaparsak da ihracat artacak ve daha fazla geliri hazine kazanacak”.
Kadın istihdamı konusundaki soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bir kadın cumhurbaşkanının olması gerektiğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Maalesef kadın sosyal hayattan hızla çekiliyor. Bu bize yakışan tavır değil. Kadının hem kamuda hem özel sektörde istihdam alanında çalışabileceği ortamı oluşturmalıyız. Bu teşvik edilebilir. Niye kadın vali yok. Yargıtay’da kadın sayısı düştü. Kadının kamuda etkin bir süreçte yer almasını istiyoruz. Kadınların siyasette daha fazla olması lazım. Son CHP kurultayında yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik. En çok kadının görev yaptığı parti şu anda CHP’dir. Yeter mi? Bir şeyi söylemeden geçemiyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Çağdaş, bilgili, çok iyi yetişmiş, Türkiye’nin imajını iyi temsil eden kadın cumhurbaşkanına ihtiyacımız var” açıklamalarında bulundu.
Muhtarlarla ilgili soruya Kılıçdaroğlu, demokrasinin en saf ve en güzel yapıldığı seçimin muhtar seçimi olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Ama milletvekili seçimi böyle mi? Hayır. Siyasi parti lideri oturur. 550 kişilik listeyi hazırlar. ‘Bunları seçeceksiniz’ der. Bu, darbe hukukunun getirdiği bir seçim modelidir. Bunun kesinlikle değişmesi lazım. Vatandaşın kendi milletvekilini seçebileceği bir seçim sisteminin Türkiye’ye mutlaka gelmesi gerekiyor. Bursa’dan Başbakana da açık çağrı yapıyorum. ‘Vatandaş, doğrudan kendi milletvekilini seçsin’ diyorsanız, bununla ilgili tasarıyı parlamentoya getirirseniz, CHP 135 milletvekili ile buna ‘evet’ diyecek. Bu tasarıyı oylayacağız, kabul edeceğiz” dedi.
Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkileri değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Churcill, ‘İngiltere’nin düşmanları ve dostları kimlerdir?’ sorusuna ‘İngiltere’nin dostu ve düşmanı yoktur. Çıkarları vardır’ demiştir. Bir ülkenin dış politikasını başka ülkenin çıkarları üzerine inşa ederseniz, kaybeden siz olursunuz. Suriye konusu buna örnektir. Kraldan fazla kralcı geçindik. Suriye ile neredeyse kavga noktasına geldik. Savaşacağız neredeyse. Kaybeden kim? Türkiye ve Suriye. Kazanan kim? Savaşın kazananı olmaz. Gaziantep’ten Mersin’e kadar o şeritte herkes kaybetti. Lokantacısı da sanayicisi de zararda. Yeni bir dış politikayı oluşturmak zorundayız. Bütün komşularımızla barış içinde olmalıyız. İran ve Irak 8 yıl savaştılar. Türkiye tam bir tarafsız bir ülke olarak kendini korudu. Ne İran’dan ne Irak’tan hiçbir zaman eleştiri almadık. Türkiye olarak sadece ‘savaşı bırakın’ dedik. Şu anki politika yanlış. Bunun faturasını sanayici ödüyor” şeklinde konuştu.
Gazetecilerin hakları konusunda Kılıçdaroğlu, “Medya çalışanlarının yıpranma gibi sosyal güvenlik hakkı vardı. Hükümet onu aldı. Hiçbir zaman onlar ‘sabah 8’de işe gideyim, akşam 17.00’de eve gideyim’ demedi. Savaş mı var, gazeteci oradadır. Patlama mı var, gazeteci oradadır. Gazetecilik, dünyanın her yerinde özel korumaya alınan bir meslektir. Onların yıpranma haklarının teslim edilmesi lazım. Bununla ilgili kanun teklifi verdik. Yerel medyanın ayrıca korunması gerek. Medyanın özgür olması gerek. Medyanın halka doğru haber vermesi gerekiyor. Halkın gözü ve sesi olmalı. O sebeple medyanın özel bir sorumluluğu var” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından CHP İl Başkanı Metin Çelik, Kılıçdaroğlu’na çiçek takdim etti. Kılıçdaroğlu, partililerle selamlaştıktan sonra karayoluyla Ankara’ya hareket etti.