CHP “Tutuklu Gazeteciler Raporu”nu Açıkladı
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba, Nurettin Demir ve Özgür Özel ile birlikte “Tutuklu Gazeteciler Raporu”nu açıkladı. “Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi: Türkiye” başlıklı raporu tanıtmak için düzenlenen basın toplantısında Kılıçdaraoğlu Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda 105 yıl geriye gittiğini iddia etti.
Kılıçdaroğlu “24 Temmuz 1908’de ilk kez bu ülkede sansür memuru görmeden gazeteler özgürce yayınlandı, 24 Temmuz 2013’te oto sansür ya da sansür uygulanıyor Türkiye’de gazetecilik mesleğinde. İleriye doğru giden değil geriye doğru giden bir süreci yaşıyoruz” dedi.
Konuşmasında Kılıçdaroğlu medya sahiplerini de eleştirdi ve şunları söyledi: “Kamudan ihale alayım diye önce gazeteye sahip oluyorsunuz. Televizyonunuz oluyor. İktidar yandaşlığı yapıyorsunuz ve sonra öyle bir noktaya geliyor ki, bir ihale alıyorsunuz, yanına bonus olarak da bir gazete ve televizyon veriliyor size. Bana uygun yayınlar yapın diye. Benim istediğim yayınları yapın diye. Halk gerçekleri görmesin diye.”
CHP milletvekilleri tarafından hazırlanan raporda Nisan 2013 tarihi itibariyle cezaevlerinde gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanmış ve hüküm giymiş gazeteci sayısının 65 olduğu ve bu sayının her geçen gün değiştiği belirtildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin 2005’te 98. sıradayken 154. sıraya gerilemiş olduğu da kaydedildi.
Raporda ayrıca şu sözlere yer verildi: “Dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke olarak tanınan Türkiye’de basını, baskı altına almak için gazetecileri cezaevine kapatma yöntemi benimsenmektedir. Gazeteciler iki farklı gerekçeyle cezaevinde tutulmaktadır. İktidarın gerekçesinin dayanağı terörizm ile devlete karşı işlenen suçlamalardır. Kürt kökenli gazeteciler terörizmle ilgili suçlamalarla, öteki muhalif gazeteciler de hükümet karşıtı komplolara katılmak suçlamasıyla içeride tutulmaktadır.”
31 Ocak 2013 itibariyle hükümlü 20, tutuklu 51 olmak üzere toplam 71 gazetecinin cezaevinde olduğu bunlardan 21’nin kadın olduğu raporda belirtilmiştir. Cezaevindeki gazetecilerin 47‘sinin KCK-PKK-DYG, 9’nun DHKPC, 7’sinin Ergenekon ve 8’nin diğer örgütler ile ilişkilendirildiği bilgisi de yer almaktadır.
Raporda “Hepsinin Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında “örgüt” bağlantısı bulunduğu iddiası sözkonusudur. Ayrıca uzun yargılama ve tutukluluk süreleri tüm gazeteciler için ortak bir durumdur” ifadesi de yer almaktadır.
Raporda cezaevindeki gazeteciler ile bilgilere ve yapılan röportajlara da yer verilmiştir. Yapılan röportajda tutuklu gazeteci Mustafa Balbay “Cumhuriyet Gazetesi yazarıyım, gazeteyi bombalayanlarla aynı örgütün üyesi olmaktan yargılanıyorum. Bundan daha ağır işkence olur mu?” yorumu yapmıştır.
Raporda son olarak şu ifadelere yer verilmiştir: “Günümüzde siyasal iktidarı eleştirenler de iktidarın belirlediği çizginin dışına çıkan gazeteciler de zapturapt altına alınmaya çalışılmaktadır. Bunun için iki yol benimsenmektedir. Birinci yol gazeteciyi, köşe yazarını kovmakla tehdit etmek ve bu doğrultuda basın patronlarına sürekli seslenmektir… Benimsenen diğer bir yöntem ise, zapturapt altına alınamayan, muhalif olan gazetecileri, yazarları, yayıncı ve basın emekçilerini TMK’ye dayanarak örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklatıp hapse atmaktır.”