CHP’li Tezcan’dan ABD’ye Tepki: “Kabul Edilebilir Bir Şey Değil”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, ABD’nin YPG’ye ağır silahlar vereceğini ilan etmesinin Türkiye için kabul edilebilir bir şey olmadığını belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanının bu kararın arkasından ABD ziyaretini ciddi olarak bir kere daha gözden geçirmesi ve yeniden değerlendirmesi gerekir diye düşünüyoruz” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantının gündemine ilişkin açıklamayı ise CHP’nin yeni Sözcüsü Bülent Tezcan yaptı. Kendisinden önce görev yapan parti sözcüsünün görevini layıkıyla çok güzel bir şekilde yürüttüğünü belirten Tezcan, “Emek verdi. Kendisinin isteği üzerine görevdeki boşalma meydana geldi. Bugün Sayın Genel Başkanımızın görevlendirmesiyle parti sözcüsü olarak bundan sonra çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Tezcan, konuşmasında bütün vatandaşların ve insanlığın Berat Kandili’ni de tebrik etti.

“HAKİMLER SAVCILAR KURULU OYLAMASINA KATILMAYACAĞIZ”

Gündemde yargıyla ilgili yoğun bir süreç yaşandığını söyleyen Tezcan, şöyle konuştu:
“Son anayasa değişikliği referandumundan mühürsüz seçimden aslında geçmediği halde geçmiş gibi bir gayri meşru sürecin başlamasıyla birlikte bu gayri meşru sürecin kurumları da gayri meşru şekilde oluşturulmaya çalışılıyor. Bu süreç içerisinde hızla oluşturulacak kurulların ilki Hakimler ve Savcılar Kurulu. TBMM’de bu konuda karma komisyon geçen hafta çalışmalarına başlamıştı. Dün ikinci toplantısını yaptı. 83 aday adayı müracaat etti TBMM’nin seçeceği 7 üye için. Karma komisyon bunları görüşecek. Müracaatlar bir ibret vesikasıdır” dedi.

Tezcan, “Dün karma komisyonda arkadaşlarımız bunu anlattılar ve oylamaya katılmayacağımızı ifade ettik. MYK’da da hem daha önce yaptığımız değerlendirmede bu mühürsüz seçimin gayri meşru yapılanmasının parçası olmamaya karar verdik. Bu çerçevede Hakimler Savcılar Kurulu oylamasına katılmayacağız. Komisyon çalışmalarına katıldık. Düşüncelerimizi söyledik. Kayıtlara geçirdik. Kendilerini baş başa bıraktık. Bu yapının kurucularını baş başa bıraktık” diye konuştu.

“ÇOK İLGİNÇ BİR TABLOYLA KARŞI KARŞIYA KALDIK”

Danıştayın 149. kuruluş yıldönümünün kutlamalarına değinen Tezcan, “Kutlamaların açılışına katıldık Sayın Genel Başkanımızla birlikte. Çok ilginç bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Sayın Danıştay Başkanının yaptığı konuşma, aslında Türkiye’de günümüzde hem yargının, hem özellikle yüksek yargının hangi noktaya geldiğini göstermesi açısından çok çarpıcıdır. 149 yıllık geçmişi olan Danıştayın başkanı bugün ne yazık ki bu anayasa değişikliğini değerlendirirken kuvvetler ayrılığının belirgin bir şekilde anayasa değişikliğinde ifade ettiğini söyleyebilecek duruma gelmiştir. Sanıyorum bunu söyleyebilmek için hukukçu olmak değil ama bugünün Danıştay başkanı olmak gerekiyormuş. Aynı Danıştay Başkanı konuşmasında bugün Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ile ilgili inceleme komisyonunun 685 sayılı KHK ile oluşturulmuş olmasını bir hukuk devletinin gereği ve hukuk devletinin önemli bir özelliği gibi göstermek ustalığını sergilemiştir. Bizim için hayret verici bir noktadır. Herhalde OHAL inceleme komisyonu gibi tam da KHK ile yargısal denetimin önünü tıkamak için binlerce, yüzbinlerce mağdurun hak aramasının önünü kapatmak için oluşturulmuş bir komisyonu hukuk devletinin bir gereği diye yutturmaya çalışmak sanıyorum bugünün Danıştay başkanlarına özgü bir yetenek olsa gerek. Bu tablo yargıda ve özellikle yüksek yargıda hangi noktaya düştüğümüzün, hangi acz içerisinde bulunulduğunun çarpıcı bir örneğidir” ifadelerini kullandı.

“CUMHURBAŞKANI AYRILIRKEN DANIŞTAYDAN HAKİMLER SALONA HAPSEDİLDİ”

Tezcan konuşmasına şöyle devam etti:

“Çok tuhaf bir şeyle karşılaştık. Sayın Cumhurbaşkanının haberi vardır yoktur bilemem ama törenin bitiminde Cumhurbaşkanı ayrılırken Danıştaydan hakimler salona hapsedildi. Salonların kapısı güvenlik görevlileri tarafından tutuldu, Sayın Cumhurbaşkanı Danıştaydan ayrılırken hakimlerin çıkmasının hangi tehdit ve tehlikeyi oluşturacağını bilemiyoruz, salon çıkışları kapatıldı. Sayın Cumhurbaşkanı ayrıldı, ondan sonra hakimler yargıçlar salondan çıkarıldı. Tarihimizde yargı sürecinde yaratılan bu psikolojinin kara bir fotoğrafı olarak tarihin sayfalarına ne yazık ki bugünkü Danıştay açılış törenleri düşmüş oldu.”

“HÜKÜMETİ BU NOKTADA SORUMLU, DİKKATLİ, İLGİLİ DAVRANMAYA DAVET EDİYORUZ”

“OHAL KHK’ları bir hukuk devleti olmanın gereği gibi yutturmaya çalışan yüksek yargı anlayışı bir tarafta devam ederken, işlerinden ihraç edilip haklarını arama imkanı bulamayan kamu görevlilerinin her türlü demokratik yolu deneyerek haklarını arama mücadelesi sürdürdüklerini biliyoruz” diyen Tezcan, “63. gününe giren açlık grevinde 2 kamu görevlisi, bir üniversite öğretim üyesi ve bir sınıf öğretmeni, Nuriye Gülmen ile Semih Özakça Ankara Yüksel Caddesi’nde artık ölümle pençeleşecek kritik eşiğe doğru hızla sürükleniyor. Protestosunu açlık grevi ile yürütenlere hükümet ciddi ve vahşet derecesinde diye ifade edebileceğimiz bir ilgisizlik içerisindedir. Aileler hükümet yetkililerinin kendileri ile konuşmasını istiyorlar ama bugüne kadar dertlerini anlatabilmek için canını ortaya koyan evlatlarının kardeşlerinin derdini hükümet yetkilisine yüz yüze anlatabilmek için talep ettikleri randevuyu alamıyorlar. Öldükleri zaman mı hatırlayacaksınız. Bugün Sayın Genel Başkanımız Danıştay toplantısında konuyu önce Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş’a, arkasından da Sayın Başbakan Binali Yıldırım’a iletmiştir. Biz de bir kere daha hükümeti bu noktada sorumlu, dikkatli, ilgili davranmaya davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.

“SAYIN CUMHURBAŞKANININ ABD ZİYARETİNİ CİDDİ OLARAK BİR KERE DAHA GÖZDEN GEÇİRMESİ VE YENİDEN DEĞERLENDİRMESİ GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUZ”

Bugün Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyareti öncesi, tam da dışişleri bürokrasisindeki çürümüşlüğün çarpıcı neticeleriyle karşı karşıya kalındığını savunan Tezcan, “ABD’ye gönderilen ön inceleme heyeti, dışişleri kadrolarından oluşturulmadı. Dışişleri ağırlıklı oluşturulan bir heyet yerine Genelkurmay Başkanı ve MİT Başkanının içinde yer aldığı, bir ön inceleme heyeti gönderilerek orada hangi tabloda neyin mesajının dahi verileceği belli olmayan bir çarpık sürecin içine girilmiştir. Ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanı ABD’ye gitmeden önce henüz ön heyet oradayken ABD, YPG’ye ağır silahlar vereceğini ilan etmiş ve bu konuda karar vermiştir. Bu Türkiye için kabul edilebilir bir şey değil. Bu Türk dış politikası için, Türkiye’nin güvenlik anlayışı için Türkiye’nin bölgede söylediği bütün temel argümanlara karşı NATO müttefikimiz olan ABD’nin çok ciddi bir problemidir. Böyle bir tablo kuşkusuz hepimizin şiddetle reddedeceği ve karşı çıkacağı bir tablodur. YPG’ye ağır silahlar verilmesi demek hem bölge güvenliğinin hem de Türkiye’nin bütünlüğünün önemli ölçüde tehdit altına alınması demektir. Böyle ağır bir adımın karşılığında başta Cumhurbaşkanlığı makamı ve hükümet olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devletinin basiretsiz ve zayıf bir pozisyonda olması düşünülemez ve kabul edilemez. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanının bu kararın arkasından ABD ziyaretini ciddi olarak bir kere daha gözden geçirmesi ve yeniden değerlendirmesi gerekir diye düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“AİHM’İN İÇTİHAT DEĞİŞİKLİĞİ YAPMASINI SAĞLAYACAK BİR MÜRACAAT OLACAK”

Referandumla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat çerçevesindeki çalışmaların önemli bir noktaya getirildiğini ifade eden Tezcan, “Bir süreye daha ihtiyacımız var hazırlıkların tam olması için. Çünkü AİHM’in içtihat değişikliği yapmasını sağlayacak bir müracaat olacak. Bu nedenle ciddi hazırlık gerekiyor. O hazırlığımız devam ediyor” dedi.

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Tezcan, MYK revizyonu beklentisi olup olmadığının sorulması üzerine, “Tüzüğümüze göre MYK oluşturmak Sayın Genel Başkanımızın yetkisindedir. Şu ana kadar genel başkanımızın mevcut MYK’yı değiştirme konusunda herhangi bir niyeti, ifadesi ve adımı olmamıştır. Şu ana kadar görünen böyle bir tablo yoktur”cevabını verdi.

“SAYIN GENEL BAŞKANIMIZ PARTİ İÇİNDE YARIŞMAK İSTEYEN HERKESİN ÖNÜNÜ AÇAN BİR SİYASETÇİDİR”

CHP’li Muharrem İnce’nin attığı tweetinde genel merkez yönetimini basiretsizlikle suçladığının hatırlatılması üzerine Tezcan, “Sayın İnce, kendi siyasi yaklaşımı doğrultusunda değerlendirmeler yapabilir. Bugüne kadar özellikle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu döneminde, parti içi tartışma, ifade ve düşünce özgürlüğünün en geniş şekilde yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Sayın Genel Başkanımız parti içinde yarışmak isteyen herkesin önünü açan bir siyasetçidir. Parti disiplini içinde atılan bütün adımlar meşru adımlar olarak kabul edilir. Disiplinle ilgili yapılan çalışmalar meselenin parti içi yarış olma ötesinde, partinin disiplin kurallarına aykırı, çalışma tarzı, söylemlerine aykırı tutumlar çerçevesinde başlatılan soruşturmalardır. Onların da yetkili organları vardır. Bu noktada daha önce çeşitli beyanlar nedeniyle çeşitli partili arkadaşlarımız hakkında yapılmıştır. Bundan sonra da bu çerçevede dikkat edilecektir. Ben Sayın İnce’nin şu ana kadar ki beyanlarında benim görebildiğim kadarıyla disiplin soruşturmasını başlatacak bir şey göremedim” dedi.

“SAYIN GENEL BAŞKANIMIZIN ŞU VEYA BU ŞEKİLDE KURULTAY İSTEYEN YA DA BAŞKA BİR ŞEY SÖYLEYENLERLE İLGİLİ ’SARAYIN İŞARETİ İLE HAREKET EDİYORLAR’ SÖZÜ YOKTUR”

Tezcan, şunları kaydetti:

“Sayın Genel Başkanımızın şu veya bu şekilde kurultay isteyen ya da başka bir şey söyleyenlerle ilgili ’sarayın işareti ile hareket ediyorlar’ sözü yoktur. Bir tarafta saray organizasyonu vardır. Bir tarafta da düşüncelerini söyleyenler vardır. Onların düşüncelerini söylemesi bazen saray organizasyonun arzu ettiği çerçeveyle örtüşebilir. Bizim dikkat çektiğimiz nokta budur. Bu çerçevede her partili, partinin geleceğiyle ilgili düşüncelerini paylaşacaktır. Bir partilinin olağanüstü kurultay talep etmesinde bir mahsur yoktur. Ama olağanüstü kurultayın nasıl toplanacağı tüzüğümüzde 3 ayrı şekilde ifade edilmiştir. Sayın Genel Başkan çağırabilir, Parti Meclisi toplayabilir, kurultay delegelerinin yarıdan bir fazlası seçimli olağanüstü kurultay çağrısı yapabilir. Arkadaşlarımız bu 3 yetkili kurumdan şu ana kadar Sayın Genel Başkan’ın bu yetkisini kullanmasını istiyorlar. Onların bunu isteme hakları ne kadar makul ve meşru kabul edilebilirse, Sayın Genel Başkan’ın da ‘olağan kurultay takvimi başlamıştır, bundan sonra artık olağanüstü kurultay yapmanın parti yararı açısından yararlı olduğunu düşünmüyorum’ deme hakkı vardır. Partide olağan kurultay takvimi başlamıştır. Olağan kurultay takvimi içerisinde partinin bütün değişim ve yenilenmeye ilişkin söylemini ilçe kongrelerinden başlamak üzere hatta mahalle delege seçimlerinden başlamak üzere ifade edebilme imkanı vardır.”

Ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcılığına kimin getirileceğinin sorulması üzerine Tezcan, “Ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcılığıyla ilgili tasarruf tamamen Sayın Genel Başkanımızın takdirindedir. Kendisi oraya bir arkadaşımızı görevlendirebilir. Boşta bırakabilir. Henüz o konuda bir tasarrufu yoktur. Paylaştığı bir şey de yoktur” dedi.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.