Çin, Korona Pandemisi Sonrası Dünyayı Yeniden Şekillendirmek istiyor

Çin ile ilgilenen herkes, mutlaka Sunzi adını duymuştur. M.Ö 500 yıl öncedoğdu ve stratejik savaşta bir dahi olarak kabul edildi. En ünlü eseri “Savaş Sanatı”, bugünümüzde de, hala, iş dünyasında veya uluslararası politikada yönetici olan kişiler için, okunması gerekli kabul edilen bir başyapıttır.

Kitaptan en çok alıntı yapılan cümlelerden biri: Kendinizi ve rakibinizi tanıyorsanız, risk almadan yüzlerce savaş kazanabilirsiniz, şeklindedir. Bu cümleyi, Çin’in komünist liderliği ile yakinen çalışmak isteyen herkesin iyi anlaması gerekir. Çünkü küresel pazarda jeopolitik savaş alanının bir parçasıdır.

Kabul etmek gerekir ki, Çinli politikacıların gerçek niyetlerini anlamak kolay bir iş değil. Bir yandan, bu Çin dilinden kaynaklanmaktadır. Sonuçta, Dünyada Çinceyi akıcı konuşan çok az insan var. Öte yandan, bu durum Çin’in siyasi gerçeklerinden kaynaklanıyor. Parti genel merkezi, partinin tüm üyelerinin tek bir sesle konuşmasını şart koşuyor. Çizginin dışına çıkan, sonuçlarına katlanmak zorunda. Batılı ülkelerdeki politikacıların birçoğu, Çin hakkındaki bilgilerini, Çinli politikacıların halka açık konuşmalarından ve Çin’in İngilizce yayın yapan devlet medyasındaki raporlardan alıyor.

Ancak Çin’deki, Çinli uzmanlar arasında dış politika hakkında zaman zaman yapılan kamuoyu tartışmalarını dinlerseniz, farklı bir durumu gözlemleyebilirsiniz.

“Diğerinin aklından geçenleri bilen, bir adım öndedir” deyimi vardır. Bugün Çin hükümeti dış politika danışmanının düşüncelerini yakından inceleyeceğiz. Kendisi, bir videoda, Çin’in korona pandemisinden sonra, dünyayı nasıl şekillendirmesi gerektiğine dair bir stratejiyi ayrıntılı olarak kamuoyuna sundu.

Geçen seneden itibaren, kanalımı kesintisiz takip edenler Dr. Di Dongsheng ismini hatırlayacaklardır, kendisi Pekin’deki Çin Halk Üniversitesi’nde profesör. Geçen yıl Çin’de milyonlarca izleyiciye, Çin komünist liderliğinin ABD’yi etkilemek için Wall Street’i nasıl kullandığını anlattı.

“Kuşak ve Yol, Yeni İpek Yolu” yolu temalı bir videoda, Dr. Di ” Yeni İpek Yolu Girişimi” ile ilgili konuştuğu ve asıl hedefe işaret etti. Şimdiye kadar yeni İpek Yolu olarak adlandırılan rota, devasa bir altyapı projesi olarak biliniyordu – Yani, Pekin’in Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya kadar uzanan kara ve deniz ticaret yolları inşa etmek, ülke içinde ki fazla üretim için satış pazarları bulmak ve diğer ülkelerde doğal kaynaklar faydalanabilmek için kullanılıyordu.

Fakat Çin’in hedefleri bu saydıklarımız ile sınırlı mı? Bakalım Profesör Di, bu konuda ne demiş:  “Yeni İpek Yolu güzergahındaki birçok ülkeye gidiyoruz. Hedeflerimiz neler? Liberal ekonomistler sıklıkla bu ülkelerin enerjilerini ve madenlerini hedef aldığımızı söylüyorlar. Bu görüşü çok yüzeysel buluyorum. Daha önce de söylediğim gibi zenginliğin kaynağı maddi değildir, asıl zenginlik insan kaynağıdır. Yeni İpek Yolu güzergahındaki ülkelerin gençlerini kazanmak için çabalıyoruz. Onlar tüketmek istiyor, fakat paraları yok. Biz bu ülkelere borç para verebiliriz ve oraya yatırım yapabiliriz ve böylece para kazanabilirler. Bu gençleri istihdam sağlayabiliriz ve böylece düzenli gelirleri olur. Gelirleri ve paraları varsa, bizim ürünlerimizi satın alacaklardır ve biz de bundan maddi olarak faydalanabileceğiz.

Amaç, gelişmekte olan ülkelerin gençlerin Çin’deki sermaye, yani mal ve para döngüsüne entegre olmaları. Ancak, toplumumuzda yaşamalarına izin vermemeliyiz – Yani bu demektir ki, yabancı halkların doğrudan toplumumuza getirilmemesi gerekir. Farklı ırklardan, farklı kültüre sahip, çok dilli bir toplum, nihayetinde ciddi sosyal çatışmalara yol açacaktır.”

Profesör Di’ye göre, korona pandemisinden sonra Çin sadece gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı projelerine dahil olmak ile kalmamalı, aynı zamanda, bu ülkelerdeki yoğun imalat sektörlerine de yatırım yapmalı. Kesin başarı sağlamak için, gelişmekte olan ülkelerde özel bölgeler kurmalı – Bunlar Çin yönetimi altındaki bir tür koloni olarak düşünülmelidir. Böylece Çin, her ülkedeki belirli bölgeleri yüz veya iki yüz yıllığına kiralayacaktır.

Corona krizi, zaten yoksul olan birçok ülkeyi sert bir şekilde vurdu. Afrika’daki birçok ülke veya Avrupa’daki Sırbistan, Çin kredilerinin geri ödenmesinde sorun yaşıyor. Pekin, iflas kurumunda sıkı önlemler alıyor. Örneğin Sri Lanka, altyapısını Çin kredileriyle modernize etti – ancak 2017’de, borcun bir kısmını ödeyemediği için, Hambantota limanının etrafındaki alanı, tam 99 yıl Çin’e bırakmak zorunda kaldı.

Bu şekilde Çin, borçlu ülkelerde birkaç özel ekonomik bölge kurma fırsatına sahip olacaktır.

Profesör Di’ye göre, bu büyük özel bölgeler şöyle anlaşılmalıdır: “Örneğin 10 milyon nüfuslu bir sanayi şehri kurulduğu takdirde, Çinlilerin oranı 1 milyonu geçmeyecektir. Peki diğer 9 milyon insan nerden gelecek? Diyelim 3 milyon Pakistan’dan, 3 milyon Hindistan’dan ve 3 milyon Mısır’dan veya Yemen gibi fakir ülkelerden. Bu ülkelerden gelen insanlar birbirleriyle iletişim kuramayacaktır. Bu nedenle, Çince onların ortak dili olacaktır. Burada siyasi ve yasal normlar Çin deneyimine ve yönetiminde olacaktır. Böylece benzersiz bir yerel system kurulur. Homojen bir kültür altında birleşmiş birkaç halktan oluşan özel bir bölge.

Bu homojen kültür, tabi ki sadece Çin kültürü olabilir. 80 yıl böyle devam edersek, bu yüzyılın sonuna kadar belki de her biri 10 milyon nüfuslu 100 tane sanayi şehri kurabiliriz.”

Çin sömürge bölgelerinin sakinleri hepsi Çin dilini konuşmalı, Çin parasını kullanmalı, Çin yönetimi altında ve Çin yasalarına göre yaşamalıdır. Yani bu durumdan anlaşılıyor ki, sadece Çin Komünist Partisi’ni öven şarkılar söyleyenlerin orada yaşamasına izin verilecektir.

Profesör Di Dongsheng’in Çin rüyasının bir kısmı, “yeni Çinli” olarak tanımladığı yeni bir etnik grubun ortaya çıkmasıdır. Bu yeni insanlar nasıl görünecek?

“80 yılık çalışma sonrasında, bu ‘Yeni Çinli’ grubu karışık ırk olacak. Onlar ‘karışık’ ten rengine sahip olmalarına karşın, hepsi akıcı Çince konuşacak. Fakat yiyeceklerinden hala köri kokusu yayılabilir. Yani yeni dünya düzeninde, bir milyar ‘yeni Çinli’ ve bir milyar ‘eski Çinli’ olacak. Yeni doğan Çinli çocuklar – daha geniş anlamda – dünyadaki tüm yeni doğanların yüzde 20’sinin oluşturacak.”

Çin bu şekilde,  demografik bir üstünlük elde ederek, kendini güvence altına almaya planlıyor. Fakat Çin bununla yetinmiyor, aynı zamanda, İpek Yolu Girişimi’ ile Çin Renminbisinin ana para birimi olduğu bir dünya inşa etmek istiyor.

Bilindiği gibi, rezerv para birimi yarışı, aynı zamanda finans dünyasında bir üstünlük savaşıdır.

ABD doları hala dünyanın önde gelen para birimidir. Pekin birkaç yıldır doları devirmeyi hayal ediyor.

Ancak dünyanın önde gelen para birimi olmak için Renminbinin her şeyden önce serbestçe konvertibl olması gerekir. Yani Çin’in döviz kurunu serbest bırakması gerekecek. Ancak Çin hükümeti, para biriminin kontrolünü kaybetmeye hiçbir şekilde hazır değil. Bu nedenle, Renminbi uluslararası kullanım için uygun değildir.

Bu nedenle Pekin şimdi gelişmekte olan ülkelerden 5 milyar insanı kendine mecbur bırakarak bağlamayı ve böylece en güçlü para birimi olarak Renminbi ile bir dünya inşa etmeyi hayal ediyor. Yeni bir Dünya düşünün ve bu dünyaya Çin hükmediyor.

Haber: Lea Zhou, “Lea’nın Görüşü” youtube kanalından, Epoch Times Almanca’dan çevirlmiştir.

Çeviren: Evren Durmaz, Epoch Times Türkiye

*Bu makalede yer alan görüşler yazarın görüşleridir, Epoch Times’ın görüşlerini yansıtmayabilir.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.