Çin, Neden Kanada Güzelinin Yarışmaya Katılmasına Engel Oldu?
Çin asıllı Miss Kanada Anastasia Lin, güzellik yarışması için davetiye alamayan tek güzel. İşte Çin’i korkutan Anastasia Lin’in hikayesi.
Miss World dünya güzellik yarışmasına bu yıl 112 ülkeden yarışmacı katılıyor. Yarışma Çin’in popüler turizm merkezi olan Hainan adasının Sanya şehrinde 21 Kasım tarihinde başladı. Büyük final 19 Aralık Cumartesi günü gerçekleşecek. Yarışmada Türkiye’yi Miss Turkey Ecem Çırpan temsil edecek.
Kanada güzeli Anastasia Lin hariç tüm yarışmacılara ev sahibi firma tarafından davetiye gönderildi.
Lin, Çin’in insan hakları ihlalleri konusunda cesurca konuştuğu için yarışma dışı bırakıldığını tahmin ediyor. Kasım ayında Londra merkezli Miss World Organizasyonu ile görüşerek davetiye alamadığını belirten Lin, duruma müdahale etmelerini istedi.
“Bunun bir idari mesele olmadığını düşünüyorum. Diğer tüm kızlar davetiyelerini aldılar. Davetiye alamayan tek kişi benim” dedi.
Fakat Miss World firmasından gelen cevap oldukça zayıftı.
Miss World firması, Washington Post gazetesine “Kime vize verileceği konusunda kontrolümüz yok. Maalesef bu şartlar altında organizasyon devam edecek” seklinde bir açıklamada bulundu.
Lin davetiye mektubu alamadığı için vize başvurusunu yapamadı. Vize alamadığı için doğal olarak yarışmadan elenmiş oldu.
“Sessizlerin Sesi Olmak”
Lin Mayıs ayında Kanada güzeli seçildi. Seçildikten hemen sonra güvenlik ajanları, Lin’in Çin’de yaşayan babasının evine giderek babasını tehdit ettiler. Amaçları insan hakları konusunda konuşan Lin’i susturmaktı. Lin, bundan önce Çin’deki insan hakları konularını ele alan bir çok filmde rol almıştı.
Ele aldığı meseleler arasında Çin devleti tarafından sıkı bir şekilde sansürlenen Falun Gong (Falun Dafa) uygulayıcılarına yapılan işkence de yer almaktaydı. Bir Falun Gong uygulayıcısı olan Lin, rol aldığı filmlerin yanı sıra, Çin’deki insan hakları ihlalleri konusunda cesurca konuşmuş ve işkence ile ilgili farkındalığı artırmak için aktif çalışmıştı.
Kanada güzellik yarışmasında, “Sessizlerin sesi olmak” sözü ile dikkatleri üzerine çekmiş ve bu sebeple Kanada güzeli seçilmişti.
Lin’i susturmak için Çin’de yaşayan babası güvenlik güçleri tarafından tehdit edilince, Kanada hükümeti Lin’e destek çıktı.
Kanada Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Amy Mills daha önce Epoch Times gazetesine yaptığı yazılı açıklamada “Kanada, Bayan Lin’in bu tür meselelerde farkındalığı artırma çabasını takdir etmektedir. Kanada, ayrıca Bayan Lin’in Çin’de yasayan ailesinin güvenliği konusunda da endişe duymaktadır” dedi.
Çin Komünist Partisi yabancı akademisyenler, gazeteciler, kurumlar da dahil olmak üzere siyasi işkenceleri ve devlet suistimallerini açığa çıkaran kişileri ve grupları korkutmak ve cezalandırmak ile tanınmakta.
Örneğin, Brad Pitt, Christian Bale, Harrison Ford ve Richard Gere gibi ünlü Hollywood yıldızları, Çin’in insan hakları ihlali konusunda konuştukları için kara listeye alınmışlardır.
Lin “Ben Kanada’yı temsil eden bir yarışmacıyım. Kanada değerlerini en iyi şekilde temsil edeceğimi düşünerek, Kanadalı yetkililer beni seçti. Şimdi ise, Çinli yetkililer, vicdanıma sadık kaldığım ve kendi fikrimi açığa vurduğum için bana karşı ayrımcılık yapıyor ve ülkemi temsil etmeme izin vermiyor” dedi.
Lin “Eğer herkes ilkeleri korumak adına Çin rejimine karşı dik dursaydı, Çin insanlara bu şekilde zorbalık yapmaya cesaret edemezdi” diyerek sessiz kalanları eleştirdi.
Çin’den Kanada’ya Göç
Anastasia Lin annesi ile birlikte 2004 yılında Çin’i terk ederek Kanada’ya yerleşti. Kanada’da annesi ona küçük bir kitap hediye etti. Kitapta Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin, devlet medyası ve internet yasaklarını kullanarak sansürlediği bilgiler yer almaktaydı.
Küçük, yeşil kitap ÇKP’nin Falun Gong (Falun Dafa) uygulayıcılarına yaptığı zulmü detayı ile anlatıyordu. Falun Gong, “doğruluk, merhamet ve hoşgörü” prensiplerini temel alan bir egzersiz ve meditasyon uygulamasıdır.
ÇKP eski lideri Jiang Zemin, 1999 yılında Falun Gong’un prensiplerinin Komünist partisinin ateist ilkelerine ters geldiğini ilan etmiştir. O zamanlar 100 milyon kişi tarafından uygulanan Falun Gong’u yok etme kararı almıştır. Bunu yapabilmek için, Çin propaganda sistemini kullanarak Falun Gong’u karalayan haberler ve yalanlar üretmiştir.
ÇKP 1999 yılından beri bu barışçıl uygulamayı karalamakta, uygulayıcılarına işkence yapmakta, onları hapse atmakta ve aynı zamanda kar amacı ile organlarını çıkarıp satmaktadır. Bugün Falun Gong, Çin’de zulüm gören en büyük grup olarak bilinmektedir.
Lin, Kanada’ya taşındıktan sonra ÇKP’nin gerçek yüzünü görmeye başlıyor. Rejim, insanlara inançları yüzünden işkence yapıyor, demokrasi için çağrıda bulunanlara baskı yapıyor ve devlet medyası ve sansür sistemini kullanarak insanların gözlerini karartıyor.
Lin, Çin rejiminin sansürsüz tarihini öğrenmek için zaman ayırıyor ve öğrenme sürecinin onun için hiç de kolay olmadığını ifade ediyor.
“Tiananmen Meydanı katliamı videosunu izlediğimde, çok ağladım” diyor.
Lin “Kendi ana vatanımı, toprağımı, kültürümü, dilimi, Çin yemeğinin kokusunu özlüyorum” diyor ancak buna rağmen insan hakları konusunda susmayacağını da belirtiyor.
Çin rejimine boyun eğmenin, Çin’in zorbalığa devam etmesine müsaade etmek anlamına geldiğini ifade ediyor.
Günümüzde ÇKP, Batı filmlerine, haberlere ve siyasi tartışmalara sansür getirmiştir. Lin, açık bir şekilde karşı gelerek, sadece kendisine ve inançlarına karşı değil aynı zamanda aldatılmış Çin halkına karşı da sorumluluk üstleniyor.
Lin “Gerçek mutluluğa odaklanmak gerekiyor. Ne olduğumuza ve neye sahip olmamız gerektiğine değil” diyor.
“Su an aynen bu şekilde hissediyorum” diyor ve ekliyor “Bu mesele ile tek başıma mücadele ediyorum. Fakat beni motive eden şey, edindiğim misyon.”
Vizyona girecek bir Kanada yapımı filmde Lin, Çin’de işkence gören bir Falun Dafa uygulayıcısını canlandırıyor. Filmde Çin polisinin işkencesini anlatan tecavüz ve şiddetli dayak başta olmak üzere çok zor sahneler de bulunuyor.
Rolü oynamak hiç kolay olmasa da üstlendiği misyon kendisi için çok anlam ifade ediyor. “Günün sonunda eve döndüğümde, çok tatmin edici bir iş yaptığımı hissediyorum” diyor.
Hem aktris hem de insan haklarını savunan güzellik kraliçesi olarak Lin “sessizlerin sesi” olmaya kararlı. “Sesini duyuramayan çok insan var, ve hala karanlıkta olanların ışığı olmak istiyorum” diyor.