“Çin’deki İnsanlıkdışı Organ Nakli” En İyi Belgesel Seçildi
Çin’de Falun Gong uygulayıcılarından zorla organ alımı ile ilgili film “Davids and Goliath” Kanada’da 9. Hamilton Film Festivalinde en iyi belgesel ödülünü kazandı.
“Davids and Goliath” filmi, Kanadalı insan hakları avukatı David Matas ve Asya-Pasifik’ten sorumlu Kanada eski Dışişleri Bakanı David Kilgour’un Çin’deki zorla organ alımı uygulaması ile ilgili yaptıkları araştırmayı konu alıyor. Filmde, Çin’de organ nakli olan hastalar ile yapılan röportajlara da yer veriliyor.
Hamilton Film Festivali Yönetici Direktörü Nathan Fleet “Bu çok iyi bir belgesel, inanılmaz üzücü ve ürkütücü aynı zamanda. İzleyen herkeste çok iyi bir izlenim bıraktı. En iyi belgesel ödülü için seçim yapmamız zor olmadı” dedi.
Mart 2006’da, iki tanık Çin’in Liaoning Eyaleti Shenyang Şehrinde gözaltında tutulan Falun Gong uygulayıcıları hakkında şahitlik yaptı. Tanıklar, tutuklu uygulayıcıların canlı organ bankası olarak kullanıldığını, organ arayan bir hasta ile eşleştiklerinde organlarının zorla alındığını ifade ettiler. Buna benzer daha birçok tanık ifadesi de filmde yer aldı.
Falun Gong bir Qigong meditasyon uygulaması olup Temmuz 1999’dan beri uygulayıcıları, Çin Komünist Partisi tarafından Çin’de işkence görmektedir. Milyonlarca uygulayıcının Çin’de tutuklu olduğu tahmin edilmektedir. Uygulayıcılar, Çin devleti tarafından sistematik bir şekilde işkence görüyor ve beyinleri yıkanıyor. İşkence hakkında tüm bilgi ÇKP tarafından sürekli olarak sansürleniyor.
Matas-Kilgour raporu 2000-2005 yılları arası Çin’de gerçekleşen yaklaşık 41.500 organ naklinin kaynağının belli olmadığı tespitinde bulunuyor. Bu kadar yüksek sayıda organın büyük bir olasılıkla Falun Gong uygulayıcılarından çalındığı sonucuna varıyorlar. Amerikalı araştırmacı ve gazeteci Ethan Gutmann yaklaşık 65.000 Falun Gong uygulayıcısının 2000-2008 yılları arasında organları için öldürüldüğünü tahmin ediyor.
Matas ve Kilgour yaptıkları araştırma için 2010 yılında Nobel Barış Ödülüne aday gösteriliyorlar.
Belgeselin direktörü, Li Yun Xiang, bu insanlık suçunu ilk duyduğunda şok yaşadığını belirtti ve “Başta kabul edilmesi zor birşeydi, çünkü insan ahlakının temelini derinden sarsıyordu. Zaman geçtikçe, daha fazla delil ortaya çıktıkça, biliyordum ki yaşananlar gerçekti” dedi.
Li “Seyircilerin sorgulamadan filmi seyretmesini tavsiye ediyorum, başından sonuna kadar. Kanıtları tekrar düşünün ve kendiniz değerlendirmede bulunun” şeklinde konuştu.
Nathan Fleet filmin dünyada daha fazla insana ilham olmasını ve insanlığa karşı işlenen bu suçu durdurmasını temenni etti ve ekledi “Bu, tüm halka ulaşması gereken bir film, bunların yaşandığını ve nasıl yaşandığını daha fazla insanın bilmesi gerekir. Bu tür bir zulmün durdurulması gerekir.”