Daha Fazla Ülke COVID-19 nedeniyle Çin’in Borç Tuzağına Düşebilir

Fotoğraf: Pixabay

Çin devasa altyapı projelerine destek sağlamak amacıyla, düşük gelirli ülkelere Köprü ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative-BRI) üzerinden milyarlarca dolar kredi verdi. Bugünkü COVID-19 salgını, gelişmekte olan ülkelerde yaklaşan borç krizinden kaynaklanan endişelerin artmasına neden oldu. Bu ülkelerin çoğu zaten Çin’e olan borçları altında ezilmeye başlamıştı.

2013 yılında Çin’de kurulan “Tek Köprü, Tek Yol” veya “Yeni İpek Yolu” girişimi olarak da adlandırılan BRI, dünyanın en iddialı ve tartışmalı kalkınma programlarından biridir. Girişimin son yıllardaki eylemleri, Pekin’in yağmacı kredi uygulamaları nedeniyle bir “borç tuzağı” olarak algılanmaktadır.

Uluslararası Finans Enstitüsü (Institute of International Finance-IIF) tarafından yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre, birçok düşük gelirli ülkede dış borçların en büyük kalemini BRI oluşturmaktadır.

Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca Çin, 2019 yılında verdiği 5,5 trilyon doları aşan borç – IIF raporuna göre küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 6’sından fazlası- ile, dünyanın en önemli bir borç verenlerinden biri haline geldi.

BRI, son yıllarda Çin’in borç verme faaliyetlerini yönlendirmede önemli rol oynadı ve Pekin’i düşük gelirli ülkeler için dünyanın en büyük alacaklısı haline getirdi. Rapora göre girişim, piyasaya çıkışından bu yana 112’den fazla ülkedeki denizaşırı yatırım ve inşaat projelerine 730 milyar dolardan fazla borç verdi.

BRI’ya borçlu ülkeler arasındaki Cibuti, Etiyopya, Laos, Maldivler ve Tacikistan, Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF) tarafından “yüksek borç tehlikesi riski” ile derecelendirilmiştir. Bu da büyük borçları ödeme konusunda başarısız olmaları ya da sorunlarla karşı karşıya kalmaları muhtemel anlamına gelmektedir.

Ayrıca, Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü tarafından yayınlanan yakın tarihli bir akademik çalışma, Çin’in denizaşırı kredi alacaklarının rapor edilenden daha yüksek olabileceğini düşündürmektedir. Çalışmada, Çin kredilerinin yüzde 50’sinin IMF veya Dünya Bankası’na bildirilmediğinden “gizli” olduğu belirtiliyor. Çin’in şeffaf olmayan borç verme uygulamaları, fakir ülkelerin borç açıklarını artırmaktadır.

Yaklaşan bir mali krizin ortasında, şu anda Sri Lanka’nın Çin’e olan borcu giderek artıyor. Nikkei Asian Review’in bildirdiğine göre, borç altında ezilen ülkede bu yıl 4,8 milyar dolar kredi geri ödemesi yapılmasına rağmen, Çin ile en az 1 milyar dolarlık ek kredi için anlaşmaya varıldı.

Sri Lanka, Çin borçları kapanına sıkışıp kalmış ve stratejik varlıklarını Çin’e devretmek zorunda kalmış ülkelere belirgin bir örnektir. Çin’deki bir devlet şirketi, ülke kredilerini temerrüde düşürdükten sonra, 2017 yılında Sri Lanka’nın güney Hambantota limanının kontrolünü 99 yıllık bir kontratla ele geçirdi.

ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı genel müdür yardımcısı Bonnie Glick, The Epoch Times’ın Amerikan Düşünce Liderleri (American Thought Leaders) programına verdiği bilgide şunları söyledi: “Limanlar hemen hemen bütün ülkelerde iki amaçla kullanılır – hem sivil kullanım için hem de askeri kullanım için”.

 “Çin dünya haritasına oldukça stratejik yaklaşarak, ilk önce en değerli limanlara bakıyor ve bu ülkelere yakınlaşıyor.”

Glick aynı şeyin, Çin’in ayrıcalıklı bir liman inşa ettiği Doğu Afrika ülkesi Cibuti’de de yaşandığını belirtti. Ülke, ABD’nin güçlü savunma çıkarlarına sahip olduğu Kızıldeniz’in girişinde yer almaktadır. Dünyanın petrol ihracatının yaklaşık yüzde 10’u ve tüm ticari malların yüzde 20’si Cibuti’ye yaklaşarak Süveyş Kanalı’ndan geçmektedir.

Glick, BRI’dan “Tek köprü, tek yol, çözülemez borca tek yönlü yolculuk” diye bahsederek, “Cibuti kredisini temerrüde düşürdü ve nihayetinde Çin Cibuti limanındaki operasyonların kontrolünü aldı” dedi.

Borç Hafifletme

Hem Dünya Bankası Grubu hem de IMF, Çin de dahil olmak üzere G-20 ekonomilerini, dünyanın en yoksul 76 ülkesine borç yardımı sağlamaya ve pandemi ile savaşmak için para kaynaklarını yeniden yönlendirmelerine izin vermeye çağırdı.

Çin, G-20 ülkeleri tarafından kararlaştırılan ve en yoksul ülkelerin talebi üzerine borç geri ödemelerinin dondurulmasına imkan tanıyan, borç işleminin askıya alınması sözleşmesini imzalamıştır. Borçlar, 1 Mayıs’tan 2020’nin sonuna kadar ertelenecek.

Glick’e göre, Çin’in borç affına ilk tepkisi olumlu oldu.

Ancak daha sonra Çin’in “borcu affetmek için ne tür bir borcun dikkate alınacağına dair her türlü koşulu koymaya başladığını, borç sahiplerini borçlu tutmak için şartları dikkatli bir şekilde oluşturmaya çalıştığını” söyledi.

BRI’nın devasa inşaat projeleri, büyük ölçüde Çin yerel yönetimi ve devlet kontrolündeki kurumlar aracılığıyla finanse edilmektedir.

Trump yönetimi, Çin’in gelişmekte olan pazarlardaki varlığını artırma hedeflerine karşı sert bir tavır sergiledi ve pandemi dönemi bu endişeleri artırdı.

Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, tüm dünyanın Çin Komünist Partisi’nin geliştirdiği tehditlere karşı uyandığını söyledi.

20 Mayıs’ta gazetecilere verdiği demeçte “Çin, 1949’dan beri acımasız, otoriter ve komünist bir rejim tarafından yönetiliyor. Birkaç on yıl boyunca, rejimin ticaret, bilimsel değişim programları, diplomatik ilerlemeler yoluyla daha çok bize benzeyeceğini düşüncesiyle, gelişen bir ülke olarak DTÖ’ye (World Trade Organization-WTO) girmesine izin verdik” dedi.

“Bu olmadı. Pekin’in özgür ülkelere ideolojik ve politik olarak ne derecede düşmanlık güttüğünü anlayamadık.”

Yazan: Emel Akan, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.