Çin’in Kötü İnsan Hakları Siciline Rağmen Dublin Pekin İle Kardeş Şehir Olmak İstiyor
2008 yılında Olimpiyat Oyunlarına hazırlanırken Dublin’deki bazı konsey üyeleri Pekin ile kardeş şehir ilişkisi oluşturmaya çalıştılar. Dünya, Pekin’in protestoları bastırmak için Tibet’e tank göndermesini şok içinde izlerken bu plan rafa kaldırıldı. Şimdi kardeş şehir olma planları tekrar gündeme geldi.
Fine Gael Dublin Şehir Konseyi’nden Dr. Bill Tormey kardeş şehir projesini destekleyen konuşmalarından birinde, Çin’in insan hakları durumundan bahsetmektense, Dublin’in Pekin ile daha güçlü bir ilişki kurması sonucu elde edebileceği kazanç üzerine yöneldi.
Konsey Üyesi Tromey, “ Pekin ile kardeş şehir olma projesinin her iki şehire de gelecekte politik, eğitimsel, ekonomik ve kültürel yarar sağlayacağı açıktır.” dedi.
Geçen birkaç sene, Çin’deki komünist rejiimin kendi vatandaşlarına nasıl davrandığını göz önünde bulundurmadan Pekin ile kardeş şehir olma fikrinin getireceği kazançlar üzerine yoğunlaşmanın ne kadar dar görüşlü bir düşünce olduğunu ispatladı.
Uluslararası Af Örgütü tarafından 2009 yılında yayınlanan Çin ile ilgili hazırlanan en son raporda, “ Pekin’deki Olimpiyat Oyunlarının, otoritelerin insan hakları savuncuları, dini uygulayıcılar, etnik azınlıklar, avukat ve gazeteciler üzerindeki kontrolü arttırmaları ile beraber tüm ülkedeki baskının artmasına sebep olduğu…” yazılıydı.
Olimpiyat oyunları sırasında Tibet’in üzerine tanklar ve askerler göndermesi sonucu yabancı uyruklu kişilerin ve medyanın ortaya çıkması sırasında Dublin, Pekin ile kardeş şehir olmayı düşünüyordu ama olayın Çin’de nasıl ele alındığını gördükten sonra plan rafa kaldırılmıştı.
Dublin şehrinde bulunan bazı konsey üyeleri ise iki şehri birleştirme planı için ciddi endişeler taşıyor. Yaklaşan genel seçimlerde Kuzey Merkez Dublin İşçi Partisi için yarışacak olan Cllr Aodhán O’Riordáin bu konu ile ilgili olarak“ Dublin Şehir Konseyi’nin yürürülüğe koymayı düşündüğü Pekin ile kardeş şehir olma planı ile ilgili ciddi endişelerim var” dedi.
Son yıllarda Çin’de birçok gelişme yaşanmış olmasına karşın asıl mesele Çin’in dünyadaki en baskıcı ve otoriter ülkelerden biri olması ve en temel sivil özgürlükler dediğimiz temellerin Çin’de var olmamasıdır.
O’Riordáin, “ Keyfi tutuklamlamalar, Tibet ve Xinjiang’daki ve Falun Gong hareketine karşı var olan baskıcı eylemler ve diğer politik karşı çıkışlar karşısında dehşete düşmekteyim. Bütün düşünce ve vicdan suçluları koşulsuz serbest bırakılmadığı sürece, böyle bir kardeş şehir olma anlaşması üzerinde kesinlikle düşünmememiz gerekir” dedi.
Kardeş şehir olmanın sadece ticari bir anlaşma olmadığına da dikkat çeken O’Riordáin, bunun aynı zamanda bir dayanışma anlaşması olduğunu ve kültürel, sosyal ve insan hakları konuları ile ilgili olarak aynı anlayışa sahip olunan bir kardeşlik anlaşması olduğunu da hatırlattı.
Asya Araştırma Derneği (AAR) yönetici yardımcısı Zhang Erping de konsey üyesi O’Riordáin ile aynı görüşte. Epoch Times’a konuşan Erping, Komünist Çin’in Pekin ile Dublin’i kardeş şehir yapma çabalarının komünist rejim için bir meşrutiyet kazanma amacı olduğunu söyledi. Pekin’in dünyadaki başlıca şehirler ile kardeş şehir olmaya çalışarak uluslararası kamuoyunda meşruluk kazanmaya çalıştığını söyleyen Erping aynı zamanda acınacak durumda olan insan hakları siciline karşı yapılan eleştirileri susturma çabası olduğunu da sözlerine ekledi.
Üzücü olarak, birçok demokratik şehir yönetimlerinin ticari çıkarlar karşısında vicdanlarına karşı gelerek kardeş şehir olduklarını söyleyen Erping, koyun postuna bürünmüş bir kurdun her zaman için tehlikeli olduğunu belirtti.
Aslında henüz geçen ay, Pekin Belediye Başkanı Guo Jinlong, Polonya’ya bir ziyareti sırasında, Polonya Falun Dafa Derneği tarafından Pekin’deki Falun Gong uygulayıcılarına karşı yapılan zulme karıştığı için dava edilmişti.