Çin’den Sızan Belgeler Uygur Türkleri’nin İddialarını Doğruladı

Çin’de Müslüman Uygur Türkleri’nin toplandığı kampların ne amaçla kullanıldığı ve insanlara bu kamplarda neler yapıldığını gösteren yeni belgeler ortaya çıktı.

Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu tarafından yürütülen bir araştırma, daha öncesinde eski tutukluların yaşadıkları, uydu fotoğrafları ve  muhafızların refakatinde gerçekleştirilen ziyaretler yoluyla bilinen ve batılı hükumetlerin modern zamanların en büyük  felaketi olarak niteledikleri bir olayın detaylarını gün yüzüne çıkardı.

Kısa adı ile ICIJ olarak bilinen konsorsiyumun ifadesine göre bu olayı ortaya çıkaran belgeler, sürgün edilmiş Uygurlardan oluşan bir ağ yoluyla kendilerine ulaştı.  Dokümanlar ve onların önemi hakkında haber yapmak için ICIJ’e bağlı 75 gazeteci ve 17 medya kuruluşu bir araya gelerek aralarında Kazakistan, Türkiye, Almanya, İsveç, Kanada, Japonya, Kore, Hollanda ve ABD’nin de bulunduğu 10 ülkeden 40 Uygur ve çok sayıda uzman ile görüştü.  

2017 tarihli, toplam 24 sayfadan oluşan belgelerde ülkenin batısında Müslüman Uygur Türklerinin tutulduğu toplama kamplarına ışık tutan önemli bilgiler yer alıyor.

Belgelerde kampların nasıl yönetildiği ve Uygur Türklerine verilen cezaların mahkeme kayıtları da bulunuyor.

Sızan belgelerde, asıl amacın ‘ideolojik dönüşüm’ olduğu belirtiliyor ve firarlara karşı dikkatli olunması için vurgu yapılıyor.

Belgelerde, “Firarların önlenmesi, gözetleme kuleleri, rutin kontrol, kapıların iki kez kilitlenmesi zorunluluğu” maddeleri sıralanıyor.

Öte yandan, ‘yurtların ve sınıfların’ kör nokta olmayacak şekilde güvenlik kameralarıyla izlenmesi gerekliliği vurgulanırken, Pekin’in üst düzey teknolojiyle kamplardaki kişileri izlediğine dair bilgiler bulunuyor.

Çin Hükumeti Belgeleri Yalanladı

ICIJ medya ortağı The Guardian’ın belgelerle ilgili sorularına cevap veren İngiltere Çin Büyükelçiliği,  “Sözde belgeler tamamen uydurma ve yalan haberdir. Öncelikle Sincan’da sözde ” toplama kampı” yoktur. Terörizmi önlemek amacıyla kurulmuş mesleki öğretim ve eğitim merkezleri vardır.”  ifadeleriyle cevap verdi. Cevabın devamında ise “Önlemeye yönelik yöntemlerin dini gruplar ile hiçbir ilgisi yoktur. Dini özgürlüğe Sincan bölgesinde tamamen saygı duyulur… Eğitim alan kişiler mesleki öğretim ve eğitim merkezlerinde çeşitli kurslara tabii olurlar ve onların kişisel özgürlükleri tamamen garanti altındadır.”  ifadelerine yer verildi.

Uzmanlar ve Akademisyenler Belgeleri Doğruladı

Bölge ve kamplar hakkında bir otorite olan Alman akademisyen Adrian Zenz, 2017 yılına ait bir telgraf olan en uzun belgenin tasnifinin “İfşa edilmesi ulusun güvenliğine ve çıkarlarına ciddi zarar verebilecek önemli ulusal sırları”  ihtiva ettiğini gösterdiğini söyledi.

Zenz da dahil olmak üzere, belgeleri gözden geçiren dilbilimciler, belge ve Sincan uzmanları belgelerin özgün olduğuna emin olduklarını dile getirdiler. Eski tutuklular da belgelerin içeriğini doğruladılar.

Belgeleri İmzalayan Zhu Hailun

Belgelere göre BM’nin, insan hakları örgütlerinin ve birçok ülkenin tepkisini çeken söz konusu kampların başında gelen isim ise, Türkçe’ye iyi şekilde hakim olan bir Han Çinli, Zhu Hailun.

Belgeler, 2017 yılında Çin Komünist Parti Hukuk işleri Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Hailun tarafından imzalanıyor.

Henüz 20’li yaşlara girmeden Çin Komünist Partisi tarafından Doğu Türkistan’a gönderilen Haulin’in seveninden çok sevmeyeni bulunuyor.

Çin Komünist Parti Hukuk İşleri Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Hailun’un imzasını Uygur dil bilimcisi ve o dönem Kaşgar bölgesinde tercüman olarak çalışan Abdulveli Ayup doğruladı.

Ayup yapılan bir röportajda, “Gece yarısı baskınlar düzenliyordu. Hepimiz sanki onun askerleriydik. Han Çinliler bizim topraklarımızı kontrol etti. Bu topraklarda kalmamız gerektiğini biliyorduk.” diyor.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.