Corona Krizi Nedeniyle Ödüllü İnanması Zor Belgeseli Ücretsiz İzlenebiliyor
Birçok ödüle laik görülen İnanması Zor (Hard to Believe) belgesel filmi, Çin’deki yasadışı organ ticaretini aydınlatıyor. Çin’deki bu akıl almaz durum, dünya kamuoyunun tepkisini çekiyor, fakat nedense dünya medyası bu konuya gerektiği şekilde ilgi ve alaka göstermiyor.
2016 yılında yayınlanan İnanması Zor belgesel filmi, Çin’de devlet tarafından organize edilen, yasadışı organ kaçakçılığı hakkında bilgi veriyor. Ayrıca, dünyadaki birçok devletin ve uluslararası medyanın işlenen bu suç hakkında neden çekimser kaldığı konusuna da değiniyor.
Swoop Films tarafından yayınlanan bu belgesel, 2017 Londra Film Ödülü de dahil olmak üzere 18 ödül aldı. Belgeselin yapımcıları, insanların özellikle Covid-19 krizinden dolayı bunu bilmeye haklarının olduğunu düşündüklerini ve bu sebepten, filmi ücretsiz olarak internete koyma kararı aldıklarını duyurdular.
Belgesel film, son yıllarda Çin’de yasadışı organ nakli için yüz binlerce kişinin ameliyat masasına yattığını ve bu insanların gönüllü organ bağışçıları olmadığını ve yasadışı yöntemlerle zorla organlarının alındığını vurguluyor. Belgesel, bu insanların vicdan mahkumları olduğunu ve Çin hükümetinin onlarla yasadışı bir rant karteli oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Belgesel de müfettişler, görgü tanıkları, Falun Gong uygulayıcıları, doktorlar, politikacılar ve mağdurların akrabaları ifade vermektedir. Belgesel geniş kapsamlı bir şekilde grupların hepsine söz vermekte, çünkü ancak bu şekilde, olayın gerçek boyutu ve vahametin görülebilirdi. Uzman görüşleri ve diğer tanıkların ifadeleri, birbirini destekleyen nitelikte ve olayın ciddiyetini ortaya koyuyor. Böylece büyük resim ortaya çıkıyor ve bu cidden akıl almaz bir durum. Belgesel film şu sorunun peşinde: “Doktorluk mesleğini icra eden ve halk nazarında yüksek itibara ve saygınlığa sahip insanlar, nasıl olurda devlet tarafından organize edilen bir soykırımın parçası olur? Tarih kendini tekrar ediyor gibi, fakat daha vahim olanı ise, görünüşte dürüst ve ahlaklı olan insanların bu duruma göz yumması ve sessiz kalması.
Filmde 1999 belgelerine göre, Çin’de resmi olarak 150 nakil merkezi var ve her yıl yaklaşık 3.500 organ nakli gerçekleşmekte. 2006 yılında 600’den fazla nakil merkezi ve resmi olarak 20.000’den fazla organ nakli yapıldı. Bu süre zarfında, gönüllü bağışçıların sayısındaki artış göze çarpıyor.
Çin’de organları nedeniyle öldürülen ve hala öldürülmekte olan insanların çoğu Falun Dafa uygulayıcıları, fakat aralarında Uygur Türkleri ve diğer azınlıklar da mevcut.
Film yapımcısı Ken Stone, belgesel branşında iki kere Emmy Ödülü’nü kazanmıştır. Ken Stone bu belgeselde, Çin’deki durumu tüm çıplaklığı ile işlemiştir. Uygur Türkü olan Enver Tohti gibi doktorlara, bu ameliyatları yapmaları için Çin Komünist Partisi tarafından zorlanan insanlara, söz hakkı veriyor. Bu belgesel uzaktan bir bakış yerine, olaylıları yakından inceliyor. Bu suçları isteyerek veya istemeyerek işleyen ve artık vicdan azabı duyan insanlara söz hakkı tanıyor ve böylelikle bu, eşsiz bir belgesel halini alıyor.
Çeviren: Evren Durmaz, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.