Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabinesi Toplantısı’nın Ardından Açıklamalarda Bulundu

Kabine toplantısının ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin şehit edilmesiyle Gazze krizinde yeni bir sınır daha aşıldı” dedi.

Beştepe’de Kabine Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantı sonrası konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu sert ifadelerle eleştirdi. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan davaya değinen Erdoğan, 7 Ağustos’ta davaya müdahillik dilekçesinin verileceğini aktardı. Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde İnsan Hakları Eğitim Programı’na da katıldı. Burada ki konuşmasında Erdoğan, sosyal medya platformlarına tepki gösterdi.

Sosyal medya şirketlerinin militanlaştığını söyleyen Erdoğan, “İsrail’i eleştiren basit bir cümleye bile hemen sansür uygulamayı kendileri için görev addettiler.” dedi.

Dijital bir faşizm ile karşı karşıya olunduğunu ifade eden Erdoğan, sosyal medya şirketlerinin ABD ve Avrupa’da kurallara uyma noktasında gösterdiği hassasiyeti Türkiye’de göstermediğini söyledi.

“Arzu edilen iş birliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin haklı talepleri karşılanır, hassasiyetlerine saygı gösterilirse mesele zaten kendiliğinden hal yoluna girecektir.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan önemli satırbaşları şöyle:
İnsan hak ve hürriyetlerinde son 22 yılda sessiz devrimlere imza atmış bir kadro olarak, eğitim programımızın insan haklarıyla ilgili bilincin artmasına ve bu alanda partimizin başarılarla dolu tarihinin daha iyi anlaşılmasına katkı yapacağına inanıyorum. İnsan hakları fikrinin muhafazası, geliştirilmesi, saldırılar karşısında korunması toplumsal barışın teminatıdır. İnsan Hakları Eğitim Programımız titizlikle hazırlanmış içeriğiyle inşallah bu amaca hizmet edecektir.

Çevremizde vuku bulan gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Programımızı dünyada son derece ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönemde icra ediyoruz. Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi bir güç boşluğu var. Sadece güç boşluğu değil, bir ahlak ve vicdan kaybıyla da karşı karşıyayız. Bu boşluk günden güne tebarüz ediyor. Kendini net olarak hissettiriyor. Hepimizi ürkütmesi gereken kan, zulüm, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi.

İnsanlığın kendi ortak güvenliğini temin etmek için tesis ettiği kurumlar, normlar, kurallar günden güne irtifa kaybediyor. İnsan hakları, demokrasi, hukuk ve küresel adalet gibi asırların birikimi olan kavramların içi boşaltıldı, yıpratıldı. İtibar ve güven kaybına uğradı.

İnsanlığın çok acı tecrübeler sonrasında inşa ettiği kural temelli sistemin yıkılışına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Buna mukabil, bu kötü gidişatı tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Ne Srebrenitsa Soykırımı’ndan ne Irak’ın işgalinden ne Suriye ihtilafından ne de Rusya-Ukrayna savaşından maalesef gerekli dersler çıkarılmadı.

İsrail, Gazze’deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yolu deneyecektir

“Bölgemiz gerçekten sancılı günler yaşamaktadır. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, iki buçuk yılını doldurdu. Savaşın kısa vadede sona erme ihtimali henüz ufukta görünmüyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılar onuncu ayını geride bıraktı. Hamas, Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin şehit edilmesiyle Gazze krizinde yeni bir sınır daha aşıldı. Netanyahu yönetiminin kural tanımaz, hukuk tanımaz, saldırgan tavrı bölgemizi kötü senaryolarla karşı karşıya bırakıyor. Amerika başta olmak üzere, batılı aktörler ne yazık ki İsrail’in ve bir avuç fanatik siyonistin esiri olmuş durumda. Ateşkes görüşmelerinden umutları yeşertecek bir sonuç çıkmadı.

Hamas’ın yapıcı tavrına rağmen Netanyahu yönetimi katliam politikasını sürdürme niyetinde olduğunu defaatle gösterdi. Üzerinde etki sahibi güçlerin tavşana kaç, tasıya tut politikası sürdükçe İsrail, Gazze’deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yolu deneyecektir. Türkiye olarak bölgemizdeki gelişmeleri anbean takip ediyoruz. Son on ayda 40 bin masumun hayatına mal olan bu barbarlığın bir an önce sona ermesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Daha evvel Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararımızı açıklamıştık. Bununla ilgili somut adımımızı Çarşamba günü atıyoruz. Meclis hukuk heyetimiz 7 Ağustos tarihinde Lahey’de davaya müdahillik dilekçemizi Adalet Divanına teslim edecektir. Türkiye adına resmi başvurumuzu inşallah böylece yapmış olacağız.”

Amerika ve Avrupa’daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni mesele Türkiye olunca, vatandaşlarımızın mağduriyeti olunca, bizdeki katalog suçlarla mücadele olunca bilinçli bir şekilde esirgiyorlar. Arzu edilen iş birliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik.

Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok

Türkiye egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, bir tedbir uyguluyor ancak şirketlerden önce meselenin önüne arkasına bakmayan muhalefet partileri hemen ayağa kalkıyor. Sosyal medya platformlarının rezilliklerini eleştirmeyenler, bu platformların estirdikleri faşizme laf etmeyenler nefes nefese klavye başına geçip sosyal medya hesaplarından Türkiye’yi şikayet sırasına giriyorlar.

Sosyal medya platformlarının arz ettiği tehlikelere işaret etmek asla sansürcülük değildir. Asıl sansürcülük bunlara gözlerini kapamaktır. Biz böyle bir tutarsızlığın içinde yer almayacağız. Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok. Türkiye’nin haklı talepleri karşılanır, hassasiyetlerine saygı gösterilirse mesele zaten kendiliğinden hal yoluna girecektir.


Gelinen noktada sosyal medya şirketlerinin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandıklarına bizzat şahit oluyoruz. Sosyal medya platformlarının bu tavrına esasen yeni tanıklık etmiyoruz. Daha önce Türkiye ile ilgili meselelerde aynı çifte standarda defalarca maruz kaldık. Halen de maruz kalıyoruz. Uyarılarımıza rağmen, FETÖ’den PKK’sına kadar, tüm terör örgütleri, bu mecralarda istedikleri gibi at koşturuyorlar. Yine bu platformlarda, ülkemizin ortak değerlerine, milletimizin inancına, mukaddesatına, alenen hakaret ediyorlar. Suç ve terör şebekeleri, bu mecralarda, istedikleri propagandayı yapıyorlar. Yalan, provokasyon ve kışkırtma, bu platformların en belirgin özelliği haline geldi.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.