Deprem Verileri Açısından Laodikya Antik Kenti

Laodikya Antik Kenti

Denizli’nin Eskihisar Mahallesi’ndeki Laodikya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof.Dr. Celal Şimşek, antik kentte bin 400 yıl önce olan depremlerin kalıntılarını bulduklarını söyledi.

Laodikya Antik Kenti’nde son zamanlarda yapılan kazılarda deprem bölgesi Denizli’nin geçen yıllarda da depreme maruz kaldığı ve Laodikya Antik Kenti’ni deprem yüzünden terk ettiği ortaya çıktı. Şimşek, bu yılki en önemli buluntularının 265 metre uzunluğunda 130 metre genişliğinde kutsal agora olduğunu söyledi. Bunun yanında Denizli’nin binlerce yıldan bu yana deprem bölgesi olduğuna dair buluntular elde ettiklerini belirten Şimşek, “Denizli bölgesi binlerce yıldan bu yana depremlerle yıkılıp tekrar tekrar ayağa kaldırılan bir bölge. Özellikle antik dönemden günümüze depremlerin ne zaman olduğunun çoğunu biliyoruz. Agustus döneminden M.S. 7 yüzyıla kentin terk edilinceye kadarki süreçte yaşanan depremler ve bunun arkasından tekrar kentin kuruluşunu biliyoruz. En önemli depremleri sıralayacak olursak M.Ö. 27 yılındaki deprem, M.S. 47 yılındaki deprem, M.S. 60 yılındaki depremki bu depremde hemen hemen kent tamamiyle yıkılmış ve tekrar ayağa kaldırılmıştır. Bunun arkasından imparator Valens zamanında 268-270 yıllarındaki deprem. Yeni keşfettiğimiz bir deprem de özellikle İmparator Diegledyan zamanında M.S. 300 yıllarında olmuştur. Bu depremin önemi kutsal Agora’nın güney duvarı 12-13 sıra olarak tamamıyla kuzey yönüne doğru yıkılmış olarak tespit ettik. Duvar altında ve üstünde çıkan sikke buluntuları ve diğer arkeolojik metaryeller depremin tarihini doğrulamamızı sağladı.”

Bu depremlerin Laodikya Antik Kenti’ne büyük zarar verdiğini kaydeden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu depremlerin arkasından M.S. 494 yılı depreminde tamamıyla kent yıkılıyor ve tam toparlanamıyor. Bu yıkımn arkasından itibaren Laodikyalılar Denizli’ye, Kaleiçi, Hisarköy ve Babadağ’ın yamaçlarına taşınıyorlar. Bu gidiş sırasında buradaki mimari blokların bir kısmının kaplamalarını söküyorlar. Tekrar geri geliriz düşüncesiyle evlerin, dinsel yapıların ve dükkanların kapılarını örüyorlar. Fakat bir daha geri gelemiyorlar. Çünkü imparator Fokas döneminde M.S. 602-610 depreminde kent yerle bir oluyor ve bir daha yerleşme olmuyor.”

Bu bölgedeki depremlerin her zaman olduğunun antik kazı çalışmalarında da ortaya çıktığını ifade eden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: “Dolayısıyla bizim burada 700 yıllık bir zaman diliminde ve hangi aralıklarla olduğunu tespit etmemiz bölgenin depremselliği açısından önemli diye düşünüyorum. Çünkü, özellikle antik dönemde olan depremler çok şiddetli olmuş burada. Yapılardaki yıkımlara ve bunun arkasından tekrar tamiratlara ve özellikle mimari blokların çok kalın ve kenetler kullanılarak yapılmasından anlıyoruz. Aletsel ölçüm 100 yıldan fazla değil ama antik kentteki depremlerin 7 ve üzeri şiddetinde olduğunu söyleyebiliriz.”

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.