Dr. Zheng Zhi, Çin Devletinin Yasa Dışı Organ Kaçakçılığına Tanıklık Etti
Dr. Zheng Zhi, bundan 29 yıl önce beş cerrah ve birkaç hemşirenin eşliğinde, silahlı askerler tarafından korunan bir minibüse bindi. O gün yaşayacaklarının tüm hayatını değiştireceğini tahmin bile edemezdi. Sonraki 29 yıl boyunca, yaşadıkları asla peşini bırakmadı. Dr. Zheng tüyler ürpertici, akıl almaz bir suça tanık oldu.
Olay 1994 yılında gerçekleşti. Dr. Zheng, Çin’in en büyük askeri hastanelerinden birinde stajyerdi. Geçtiğimiz Temmuz ayında The Epoch Times’a verdiği özel bir röportajda Dr. Zheng Zhi, ilk defa gerçek ismini kullanarak 29 yıl önce yaşadıklarını kamuoyu ile paylaştı. O gün, bildiği tek şey “gizli bir askeri görevin” parçası olduğuydu. Olay, Çin’in kuzeydoğusundaki Dalian kenti yakınlarında, bir askeri hapishane bölgesinde meydana gelmişti.
Minibüsün dört tarafı, meraklı gözlerden korunmak için, açık mavi kumaşla kaplanmıştı. Kapılar açıldığında dört güçlü adam ortaya çıktı. Kolları ve bacakları ince iplerle bağlanmış bir adamı içeri aldılar. İpler adamın etinde derin kesikler oluşturmuştu. Adam, 18 yaşlarında bir delikanlıydı. Ameliyat ekibine önceki gün organlarının “sağlıklı ve taze” olduğu söylenmişti.
Bir doktor, Dr. Zheng’e adamın hareket etmesini engellemek için bacaklarını tutmasını söyledi. Elleri ile adamın bacaklarına kavrayıp aşağı bastırdığı anda, dehşetle bacakların sıcak olduğunu fark etti.
Ardından doktorlardan biri adamın karnını kesti, diğer ikisi de karnını açıp böbreklerini aldılar. Adamın bacakları seğiriyordu ve boğazı da hareket ediyordu ama ses çıkaramıyordu.
Başka bir doktor, Dr. Zheng’e “şah damarını ve atardamarlarını kesin, çabuk!” diye emretti. Bu emri yerine getirdi ve birden her tarafı kan oldu, tüm önlüğü ve eldivenleri kanla kaplandı. Sonra, adamın gözlerinin çıkarılması talimatını aldı.
Dr. Zheng adamın yüzüne baktı. Kocaman bir çift göz ona bakıyordu. Röportajda o anı, “Tarif edilemeyecek kadar korkunçtu. Doğrudan bana bakıyordu. Göz kapakları hareket ediyordu, adam hâlâ hayattaydı” diye anlattı. Bu olay olduğu zaman, masum insanlardan alınan organların kâr amacıyla satıldığından haberi yoktu. Bir gün, bu “öldürme sektörünün” varlığına bu şekilde tanık olacağını bilmiyordu.
Paniğe kapılan Dr. Zheng, diğer doktorlara “Bunu yapamam” diye bağırdı. Bütün vücudu titriyor, terliyor ve felç geçirmiş gibi kıpırdamadan oturuyordu. Bunun üzerine, karşısında oturan doktor iki parmağıyla adamın göz kapaklarına bastırarak, diğer elindeki hemostatik pens yardımı ile adamın gözlerini çıkarttı.
Adam artık hareket etmiyordu. Ceset siyah plastik bir torbaya yerleştirildi. Minibüsün önündeki askerler cesedi alıp götürdü. Minibüs, Dr. Zheng’in eğitim gördüğü Shenyang Askeri Bölge Genel Hastanesine geri döndü. Oradaki hemşireler kana bulanmış tıbbi ekipmanları temizlediler.
Hastaneye vardıklarında iki ameliyathanenin de ışıkları açıktı. Bir grup doktor organ nakline başlamak için bekliyordu.
Dr. Zheng bir şey yapamayacak kadar bitkin durumdaydı. Başhekim ameliyat masasına yakın durmasını istedi, ama o biraz daha uzağa oturdu. Nakil işlemini uzaktan takip etti. Operasyonun ardından, sağlık personeli lüks bir restorana gitti ve sessizce yemek yedi. O gün Dr. Zheng tek bir lokma bile yiyemedi ve sonunda eve geldiğinde ateşi çıktı.
Çaresiz, korku ve acı dolu, o çift göz.. Bu görüntü o günden beri Dr. Zheng’in peşini bırakmıyor.
“Işığın altında genç bir adam yatıyordu. Henüz hayattayken organları zorla çıkarılmış bir adam.”
Milyarlarca dolarlık bir sektör
Bu olayların yaşandığı o dönemde, buna benzer ameliyatlar seyrek gerçekleşiyordu. Ancak o zamandan bugüne kadar organ ticareti, hızla, geniş çapta yayıldı ve milyarlarca dolarlık bir sektör haline geldi. Organları alınan kurbanlar öncelikle inanç mahkûmlarıydı. Özellikle de iyi sağlıkları ile öne çıkan ve zulüm gören Falun Gong uygulayıcılarıydı. Son yıllarda, giderek daha fazla Uygur Türkü de hedef grup haline geldi.
Falun Dafa olarak da bilinen Falun Gong, içsel gelişime yönelik manevi bir uygulamadır. Çin geleneğine derinden kök salmıştır ve “Doğruluk – Merhamet – Hoşgörü” evrensel değerlerine dayanmaktadır. Beş yavaş ve rahat egzersiz yolu ile doğrudan fiziksel sağlığa hizmet eder. Bu uygulamanın Çinli kurucusu Li Hongzhi, Falun Dafa’yı ilk olarak 1992 yılında halka tanıtı.
Fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki muazzam etkisi nedeniyle uygulama 1990’larda Çin’de popülerlik kazandı. On yılın sonunda Çin’de 70 ila 100 milyon arasında insan Falun Dafa’yı uygulamaktaydı. Çin rejimi ve o zamanki parti lideri Jiang Zemin bunu bir tehdit olarak algıladı. Bu nedenle 1999 yılında Jiang, manevi değerlere bağlı bu topluluğu ortadan kaldırmak için ülke çapında bir zulüm başlattı.
Dr. Zheng’in bahsettiği, o kötülüklerinin yaşandığı hastanenin bulunduğu şehirde, aynı zamanda kötü şöhretli Sujiatun Toplama Kampı da bulunuyordu. Birkaç ihbarcı, 1999 yılında zulmün başlamasından bu yana, orada gözaltında tutulan birçok Falun Gong uygulayıcısının organları için topluca katledilip öldürüldüğünü açıkladı. Zalim entrikalarının uluslararası çapta duyulmasının ardından bu yeraltı kampı artık kapatıldı. Ancak Çin’de bu türden faaliyetlerin yürütüldüğü sayısız başka kurum var.
“Bir Falun Gong Uygulayıcısından taze bir böbrek”
Diğer birçok cesur tanık gibi, Dr. Zheng de zamanın geçmesiyle birlikte bu zulmü açığa çıkarmanın ne kadar değerli olduğunu fark etti ve gördüklerini kamuoyu ile paylaşmaya karar verdi. Ancak gerçekleri ilk kez açıklamasından önce, Dr. Zheng bundan çok korkuyordu. 2015 yılında deneyimini ve hikâyesini ilk kez, takma bir isim kullanarak aktardığında, konuşmakta çok zorlanıyordu.
Olayları anlatırken, bazen iki eliyle masanın kenarını tutuyordu. Birden huzursuzlaşıyor, ayağa kalkıp tekrar oturuyordu. Anlatması gereken şeyin “çok korkunç” olduğunu söyleyip duruyordu. Dr. Zheng titreyen bir sesle genç adamın gözlerinin nasıl çıkarıldığını anlatırken, gözleri yaşlarla dolup taşıyordu.
Hastanede çalıştığı süre boyunca Dr. Zheng, üstlerinden ayrıcalıklı muamele gördü. Bunun nedeni babasının yerel komünist iktidar çevresindeki nüfuzuydu. Geleneksel Çin tıbbında deneyimli bir doktor olan babası, yerel yetkililer arasında büyük talep görüyordu. Bazı askeri liderler Zeng ailesinin yemek masasına sıklıkla misafir oluyorlardı. Bunu bilen hastane yetkilileri Dr. Zheng’e çok iyi davranıyordu. Diğer birçok doktorun reddedildiği ameliyatlara katılmasına çoğu zaman izin veriyorlardı.
Minibüsün arka koltuğunda organ alındığına şahit olduğu, o tahlisiz olaydan kısa bir süre sonra Dr. Zheng hastaneyi terk etti. Dalian’ın kuzeyinde, arabayla yaklaşık dört saatlik mesafedeki Liaoyang şehrinde, çocuk doktoru olarak çalışmaya başladı. Ancak yaşadığı vahşet, düşüncelerine kazınmıştı. Olayın görüntüsü onu hiç bırakmadı ve içgörü kazandıkça olayın vahametini daha iyi kavradı.
2002 yılında Dr. Zheng bir subaya, tıbbi muayene için hastaneye kadar eşlik etti. Daha önce stajını tamamladığı hastaneye gittiler. Oradaki doktor adama yeni bir böbreğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Bir askeri personel “Size yüksek kaliteli bir böbrek bulacağız” dedi; “Bir Falun Gong uygulayıcısından taze bir böbrek.”
Dr. Zheng, Falun Gong uygulayıcılarının ana organ kaynağı olarak kullanıldığını ilk kez bu şekilde öğrendi. Dönüşte eve giderken subay Dr. Zheng’e böbrek nakli hakkında ne düşündüğünü sordu. Dr. Zheng ise: “Yapmayın.. Bu bir cinayet olmaz mı?” diye yanıt verdi.
Bunun üzerine subay, organ naklini reddetmeye karar verdi. Sonrasında üç yıl daha diyaliz hastası olarak yaşadı ve 2005 yılında vefat etti. Bu vaka sayesinde Dr. Zheng, Çin’de yasa dışı organ naklinin ne kadar yaygın olduğunu anladı. Dr. Zheng, The Epoch Times’a “Polisler ve üst düzey yetkililer bu olaydan haberdar. Orduda da oldukça iyi biliniyor. Bu yeni bir şey değil” dedi.
Ordu, daha fazla para kazanmak amacıyla, taze organları ülke içinde hızlı bir şekilde taşımak için havalimanlarında birçok “yeşil bölge” ve otoyol kurmuş. Özellikle askeri hastanelerin bulaşıcı hastalıklar bölümleri, zorla organ nakillerinin yapıldığı bir yer haline gelmiş.
Dr. Zheng “Uygun bir organ bir ila iki haftada, en geç bir ay içinde bulunur” dedi.
Wuhan: Büyük bir organ kaynağı
Başka bir tanıdığı Dr. Zheng’e onu daha da çok şaşırtan bir şey söyledi. Bu adam, Çin’i yöneten seçkin kesimin çekirdeğini oluşturan, yedi üyeli Politbüro Daimi Komitesi’nin danışmanıydı.
Konuşma sırasında Dr. Zheng, Kuzeydoğu Çin’deki Falun Gong zulmünün çok ciddi boyutlarda olduğunu söyledi. Tanıdığı, buna hemen cevap vermedi. Ancak ayrılmadan önce Zheng’e döndü, içini çekerek ve her kelimede duraklayarak şöyle dedi:
“Hubei Eyaleti, Wuhan Şehrinde, Kamu Güvenlik Bürosunun arka bahçesinde, gözaltında tutulan çok sayıda Falun Gong uygulayıcısı var. Bazıları reşit değil”.
“Ben oradaydım ve her şeyi gördüm” diye ekledi ve ardından tekrar sustu. Bu konuyu bir daha konuşmadılar. Ancak bu insanların toplu bir organ kaynağı olduğu düşüncesi Dr. Zheng’e ağır geldi. Duydukları, Falun Gong uygulayıcılarından zorla organ toplandığına dair yeni bir kanıttı.
Tanıklık Kararı
Tanıdığının söyledikleri Dr. Zheng’de “bir göreve sahip olma hissi” uyandırdı. Konuyu uluslararası alanda duyurmak istedi ve sonunda 2005 yılında Tayland’a göç etti. Orada mülteci statüsü aldı ve 2007’de Kanada’ya taşındı.
Kanada’ya gelişinden bu yana geçen sekiz yıl boyunca Dr. Zheng, hikâyesini anlatacak bir medya kuruluşu aradı. Yanlış seçim yaparsa başını belaya sokmakla kalmayacaktı, konu hak ettiği ilgiyi de göremeyecekti.
Hikâyesini 2015 yılında The Epoch Times gazetesine ilk anlattığında çok korkmuştu. Geçtiğimiz Temmuz ayındaki ikinci röportajda “İlk röportaj sırasında nasıl hissettiğimi anlatamam” dedi.
Sözlerine, “Söylediğim her kelime, her cümle, bir ölüm kalım kararı gibiydi. Hayatım da dâhil, sahip olduğum her şeyden vazgeçmem gerektiğini hissettim” diye devam etti.
Dr. Zheng misillemelerden çok korkuyor. “Sıradan insanlar Çin Komünist Partisinin ne kadar kötü olduğunu hayal bile edemezler” diyor. Ancak bu mesele onun için kendi hayatından çok daha büyük ve önemli. Doktor, “İnsanları katletmek ve kâr amacıyla organlarını almak, akıl almaz bir suçtur” diyor.
Dr. Zheng yaşadığı olayların kayıtlarını dikkatli bir şekilde tuttu. Bir gün Çin Komünist Partisi düştüğünde ve sorumlular hesap verdiğinde ifade vermek istiyor. “Adalet bir gün kötülüğe galip gelecektir” diyor.
Karanlık sırlar ortaya çıkıyor
Dr. Zheng, 2006’dan bu yana, rejimin acımasız uygulamalarını ifşa etmek için The Epoch Times’a gelen çok sayıda tanıktan biri. O tarihten beri çok sayıda bağımsız rapor, bu suçun ciddiyetine ve kapsamına ışık tuttu.
Sujiatun’daki organ toplama olayıyla ilgili ilk tanık ifadelerinin ardından, Temmuz 2006’da eski Kanada Dışişleri Bakanı David Kilgour ve insan hakları avukatı David Matas “Kanlı Hasat” isimli raporu hazırladılar. Daha sonra 2016’da gazeteci ve yazar Ethan Gutmann’ın, “Katliam: Toplu Katliamlar, Organ Toplama ve Çin’in Muhalif Sorununa Gizli Çözümü” adlı kitabı yayınlandı.
Kilgour ve Matas’ın kanıtları arasında, Çinli organ nakli doktorlarıyla yapılan telefon görüşmeleri de yer alıyor. Görüşmeler sırasında doktorlar, Falun Gong uygulayıcılarından organ topladıklarını itiraf ettiler. Soruşturma için Çin’deki yüzlerce hastaneyle temasa geçildi.
American Journal of Transplantation’da (Amerikan Organ Nakli Dergisi) 2022’de yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, nakil amacıyla Çin’de yaşayan insanlardan organ toplandığına dair güçlü kanıtlar bulunuyor. Kurbanlar bu süreçte öldürülüyor.
Çin’deki Yasa Dışı Organ Alımı ve Ticareti Aleyhine Çıkarılmış Yasalar
İsrail 2008 yılında organ nakli turizmine karşı bir yasa çıkardı. Bu yasaya göre, Çin’de organ nakli yaptıran İsrail vatandaşlarına tedavi masrafları geri ödenmemektedir. Daha güncel bir örnek ise, 2013 yılında İspanya da yürürlüğe giren bir kanundur. Bu ülkede Çin’den organ satın alan kişiler hakkında dava açılmaktadır.
Fransa, Katar, Kanada ve Avustralya gibi diğer ülkeler de yasalar çıkardı. Bu tür uygulamalara katılan organ kaçakçıları, doktorlar ve organ alıcıları ağır para cezaları ve hapis cezalarıyla karşı karşıya kalıyor.
Avrupa Parlamentosu Aralık 2013’te “Çin’deki yasa dışı organ ticaretini” kınayan bir kararı kabul etti. 2019 yılında Londra merkezli bağımsız bir mahkeme, Çin’de inanç mahkûmlarının organları için öldürüldüğünü doğruladı. En çok sayıdaki kurbanlar, Falun Gong uygulayıcılarıdır. Mart 2020’de açıklanan nihai karara göre “uygulamaya son verildiğine dair hiçbir kanıt yoktur.” Karar, 300 sayfalık tanık ifadelerinden oluşuyor.
ABD’deki milletvekilleri de yasal yollara başvurdu. Amerikalıların “organ nakli turizmi” için Çin’e gitmesini ve suça ortak olmasını engellemeyi amaçlıyorlar. Mart ayında ABD Temsilciler Meclisi, iki partinin katılımıyla 2023 tarihli “Zorla Organ Toplanmasını Durdurma Yasası”nı ezici bir çoğunlukla kabul etti. Bu yasa, organ toplamanın sorumlularını cezalandırmaya yönelik.
Doktorlar Sessizliğin Sona Ermesini İstiyor
Sadece yasama organlarında değil, tıp mesleğinde de kararlı adımlar atıldı. ABD merkezli tıp derneği Zorla Organ Toplamaya Karşı Doktorlar (Doctors Against Forced Organ Harvesting-DAFOH), bu konuda öncülük ediyor.
DAFOH Genel Müdürü Dr. Torsten Trey, Dr. Zheng’in anlattıklarını “uygulamanın Çin’de 2002’den – yani konuyla ilgili ilk araştırma raporunun yayınlanmasından dört yıl öncesinden – beri yaygın olduğuna” dair kanıt olarak görüyor.
Dr. Trey, Dr. Zheng’in bunları yüksek sesle dillendirmesini takdir etti ve Dr. Zheng’in kamuoyuna anlattıklarının “tarif edilemeyecek kadar büyük bir zulüm” olduğunu söyledi. “Uluslararası tıp camiasının, Çin’in acımasız organ toplama politikasına karşı neden harekete geçmediği, açıklanabilir bir durum değil. WMA (Dünya Hekimler Birliği-World Medical Association) nerede? DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü-WHO) nerede?” diyen Trey, diğer Çinli doktorları da, Dr. Zheng’i takip ederek gerçekleri anlatmaya çağırdı.
Dr. Trey: “Sessiz kalmak, suça ortak olmaktan başka bir şey değil” dedi.
Bu makale ilk olarak theepochtimes.com’da şu başlıkla yayınlanmıştır: ‘He Was Alive’: Tormented Chinese Doctor Recounts Harvesting Organs in Back of Van’.
Yazan: Eva Fu, The Epoch Times
Çeviren: Evren Durmaz, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.