Ekim Geçidi Sergisi Sanatsız Cumhuriyet Olmaz Mesajı İle Kapandı
Kuratörlüğünü Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nurseren Tor’un yaptığı ve Cumhuriyet’in 101. yılına itafen Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğrencilerinin işlerinden oluşan Ekim Geçidi sergisinin kapanış etkinliği gerçekleştirildi. Serginin kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Tor ve Av. Bilgin Yeşilboğaz, Türkiye’de sanat alanındaki duruma eleştiriler getirirken Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün sanat anlayışına dikkat çekti. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Sanat Salonu’nda gerçekleşen kapanışta “Beşik – Eşik – Keşik” adlı üçleme eserin sahibi Hüseyin Emre , eseri ile ilgili bir canlı performans sundu.
Prof. Dr. Tor: “Bilim ve sanat birbiriyle iç içedir.”
Tor, yaptığı kapanış konuşmasında Avrupa tarzında resmin Cumhuriyet’ten önce başladığını ve Cumhuriyet ile güçlendiğini vurguladı. Atatürk’ün bu konuda verdiği büyük mücadeleye de değinen Tor,, sanayi, sınai, zanaat, sanat ve bilimin aynı kelimeden türediğini ve bunların ayrıştırılmaması gerektiğini söyledi. Bu konuda yıllardır mücadele verdiğini söyleyen Tor, verdiği mücadeleyi şu sözlerle aktardı: “Sanat ve bilim ayrıştırıldığı an bilim de yalnız kalmış olacaktır ve sanat ta ret edilmiş olacaktır. Bunun mücadelesini ben hep veriyorum. Bu mücadeleyi ilk üniversitede kazandım. Bu konuda bir mevzuat oluşturulurken bilim bilimseldir deniyordu ama sanat sanatsaldır denmiyordu. Bunu gerçekten çok cumhuriyetçi ve aydın olduğunu düşündüğümüz bir rektörümüz yapmıştı. Bilim ve sanat bunlar birbiriyle iç içedir. Sanatın bilimi olursa, bu sanat tarihidir ama sanat, sanatçı, sanat eseri başka şeylerdir. Yaratı gerektirir. Bu konuyu vurgulayarak bütün mevzuatlarda bilim ve sanatı bir arada kullandırmayı başardım. Bu savaşı kent için de vermemiz gerekiyor. Halkın bunu öğrenmesi lazım. Evine götürmesi lazım ve sanatla yaşaması lazım.” dedi.
Yeşilboğaz; “Bu tür sanatsal etkinlikler düzenlemek Cumhuriyet’e sahip çıkmaktır.”
Prof. Dr. Tor konuşmasının ardından sözü Mersin’de hak savunucusu kimliğiyle tanınan Av. Bilgin Yeşilboğaz’a bıraktı. Mersin’i sanatın ve çağdaşlaşmanın kenti olarak tanımlayan Yeşilboğaz, Türkiye’de olduğu gibi Mersin’in de bu konularda bir geriye gidiş yaşandığına dikkat çekti. Bu tür etkinliklerin Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkılması ve Cumhuriyet’in yaşatılması anlamında çok değerli olduğunu ifade eden Yeşilboğaz; “Çağdaşlaşma ve demokratikleşme ancak Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkmayla korunabilir ve daha ileriye götürülebilir. Bunun kurucu mimarı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata ve sanatçıya vermiş olduğu desteği hepimiz görüyoruz. Tüm devlet adamlarını dahi ötekileştirip, ‘Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız.’ diye sanatı ve sanatçıyı ayrı bir yere koyuyor. Hocam da burada söylendiği gibi herkesin mutlaka bir sanat eseri ile ilgilenmesini ve sanatçıların daha çok desteklenmesi gerektiğini yazmış, söylemiş ve hayatında da uygulamıştır.” dedi.
“Cumhuriyetin değerlerine ancak hep birlikte sanata ve sanatçıya sahip çıkarak ulaşabiliriz.”
Yeşilboğaz ise yaptığı konuşmada Atatürk’ün, “Sanatsız bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözleriyle sanatın ve sanatçının önemine vurgu yaptığını ve bunu topluma anlatmaya çalıştığını belirterek mevcut durumu eleştirdi. Devlet ve hükümeti idare eden kişilerin sanata, sanatçıya ve sanat eserlerine bakış açısını herkesin gördüğünü ama toplumun bunu reddettiğini ve sanata ve sanatçıya sahip çıktığını söyleyen Yeşilboğaz, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü; “Hukuçular da sanatçılar gibi siyasal iktidarların benimsemediği ve ötekileştirdiği bir diğer gruptur. Hukukçuyu ve yargıyı hiçbir iktidar sevmez. Hiçbir siyasetçi sevmez. Aynı zamanda sanatçıyı da sevmez. Çünkü ikisi de özgürdür. İkisi de insanları özgürleştirmeye; düşüncelerini yobazlıktan, bağnazlıktan ve dar kalıplardan kurtarmaya çalışan ve özgürlüğe götürmeye çalışan iki meslek grubudur. Bu yüzden bizi de istemezler, sanatçıyla istemezler. Çünkü yeni ufuklar açıldığı zaman, yeni vizyonlar oluştuğu zaman onların orada yerinin olmadığını görüyorlar. Bizler de görüyoruz. Bu yüzden toplumu aydınlatmak sizlerin ve bizlerin görevi.”
Sanat ve sanatçıların desteklenmesi anlamında da ciddi politikaların geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Yeşilboğaz, “Her kesime, sanatın ve sanatçının önemi, ilkokullardan başlayarak anlatımlı dersler yoluyla sunulması gerekiyor. Cumhuriyetin başından itibaren bugüne kadar geldiğimiz süreçte biz bu konuda çok da fazla yol almadığımızı görüyoruz ama toplumun çağdaşlaşmasına ve cumhuriyetin değerlerine ancak hep birlikte sanata ve sanatçıya sahip çıkarak ulaşabileceğimize inanıyorum. Sanatla kalın diyorum.” dedi.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.