Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada, “Bunca yıl siyaset yaptım. Tek hayıflandığım konu şöyle dişime göre bir muhalefet bulamayışım.” ifadelerini kullandı.
AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
“Geçtiğimiz hafta grup toplantımızın ardından bakanlarımızla bir araya geldik. Çarşamba günü il başkanlarımızla gündemdeki meseleleri istişare etme imkanı bulduk. Perşembe günü çiftçilerimizle hasret giderdik. Cuma günü İzmir’de dolu dolu bir gün geçirdik. Dün de Katar’da toplantımızı gerçekleştirdik. Katar Emiri’yle ikili ve heyetler arası görüşmeleri yaptık. Bunların yanında çok sayıda görüşme ve toplantımız oldu. Bölgesel ve uluslararası konuları değerlendirdik.”
“AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bize düşen görev milletimizin bu güvenine, desteğine layık olacak işler yapmaktır. Büyük kongre sürecine büyük önem veriyorum. Gönül bağı güçlü dava bilincine sahip teşkilatla yolumuza devam edeceğiz. AK Parti kademelerinde görev yapmış her arkadaşımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Ülkemizin her bölümünde özellikle 81 vilayetin tamamında hizmet etme kabiliyeti, kapasitesi yüksek, dava bilincine sahip bir teşkilatla yolumuza devam edeceğiz. Partimizde sadece görev değişikliği olur. Her AK Partili davamızın ve hedeflerimizin tabii neferidir. “
CHP Hakkında Konuşması
Milletimiz CHP merkezli bir kavganın içinde bulundu. Bir CHP’li casus filmlerine taş çıkartırcasına bizimle görüşmüş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evidir. CHP’lilerin de buraya gelme hakkı vardır. Çeşitli vesilelerle gelenler olmuştur. 15 Temmuz’un ardında Bay Kemal de anlık gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce Külliye’ye değil, Genel Merkezimizde görüşme yaptık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu da geldi, kabul ettik. Seçim sonrası tüm büyükşehir belediye başkanlarını kabul ettik. Başka vesilelerle gelenler arasında mutlaka CHP üyesi olanlar mevcuttur. Külliye benim şahsi malım değildir. Bu milletin varlığıdır.
Türkiye’nin tüm meselelerini, ülkenin ikinci büyük partisinin yöneticileriyle konuşmaktan kaçınmayız. Son günlerdeki tartışma bambaşka mecrada seyrediyor. CHP’nin halini göstermesi bakımından ibret verici olarak kısaca bir özetlemek istiyorum. Londra’da tedavi gördüğü anlaşılan, mesleki kariyeri örnek gösterilemeyecek bir gazeteci var. Bu kişi CHP Genel Başkanı’nın yeni amiral gemi olarak sıfatlandırdığı gazetede bir iddia ortaya attı. CHP plakası değiştirilmiş araçla bizimle görüşmüş ve farklı plakalı bir araçla çıkıp gitmiş. Güya bu görüşmede biz ‘CHP Genel Başkanı olman gerekir’ demişiz.
Bu iddianın neresini düzeltelim bilemiyoruz. Her şeyden önce böyle bir görüşmemiz olmadı. Gizli saklı hiçbir CHP’li yanımıza gelmedi. Külliye’ye giren araç da çıkan araç da bellidir. Ama herhalde bunlar kendi merkezleri gibi zannediyorlar burayı. Hiçbir CHP’liye genel başkan olması yönünde telkinde bulunmadım, çünkü sayın Kılıçdaroğlu’ndan daha ideal bir genel başkan olmaz. CHP’nin başında kimin olduğundan bize ne? Bu CHP Genel Merkezi’ni, CHP’ye oy verenleri ilgilendirir. Olmayan bir görüşmeyi ortaya atılan gazeteciyi siciline binaen mazur görmek mümkün. Peki bu iddianın üzerine “doğrudur” diyerek adeta tüy diken genel başkanı ne yapacağız? İddia öyle saçmaydı ki, ilk duyduğumda cevap vermedim. Buna rağmen CHP Genel Başkanı, “Herkes konuşuyor, Erdoğan niye konuşmuyor” diyecek kadar seviyeyi düşürdü. Meselenin dallanıp budaklanması üzerine, “Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum” diyerek iddiayı yalanladım. Buna rağmen kendisi çıkıp delikanlıca hata ettim, özür dilerim diyemedi.
Bunca yıl siyaset yaptım. Tek hayıflandığım konu şöyle dişime göre bir muhalefet bulamayışım.
CHP’nin siyaset üretme gücünün, kendi iç kavgalarında sergiledikleri şenlikten ibaret olduğunu tüm Türkiye bir kez daha gördü. Yalanla, iftirayla, içi boş ithamlarla ülkemizi meşgul ettikleri için milletimizden özür dilemeleri gerekir. CHP kendi kendine bir orta oyunu oynadı ve artık bitti.
CHP’liler kendi iç hesaplaşmalarını varsın gerçekleştirsinler. Bunların parti sözcüleri de, bizzat kendilerinin de tek mesleği var: Yalan. Yalan üzerine bu süreci inşa etmeye çalışıyorlar. Ama artık milletin yakasından düşsünler.
Şimdi diyorlar ki: Biz bu şartlarda Ankara’yı yönetemeyiz. Şu andan itibaren parayı yönetme sanatını ortaya koyman gerekir.
Bırakın doları moları; paramıza, Türk Lirası’na dönelim. Türk Lirası artık kaybettirmiyor. Milliliğimizi, yerliliğimizi burada da gösterelim.
Arifiye’deki tank palet fabrikası satılmamış, 25 yıllığına Katar ve Türk sermayesinin ortaklığıyla şu anda çalıştırılan BMC firmasına tahsis edilmiştir. Burada satış kesinlikle yok. “
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.