Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin merakla beklediği korona virüsü toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısının ardından açıklamada bulundu.
Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’nde düzenlediği saat 14:00’da başlayan Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamadan satır başları şu şekilde;
“Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, hasretle selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında Çanakkale Deniz Zaferi’mizin 105’inci yıl dönümünde aziz şehitlerimizi hürmetle yad ediyorum. Asırlardır ülkemizin bağımsızlığı için canlarını feda eden bütün şühedaya, terörle mücadelede, 15 temmuz’da ve sınır ötesi harekatlarımızda şehit düşen tüm güvenlik güçlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. İstiklal Savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına da burada rahmetle yad ediyorum. Rabbim şehitlerimizin makamlarını ali, mekanlarını cennet eylesin.
Aziz milletim, değerli basın mensupları; insanlık tarihi boyunca her dönemde salgın hastalıklar ve tabii felaketler çok ciddi can kayıplarına yol açmıştır. Tarih kitaplarında Avrupa nüfusunun üçte biri ile üçte ikisi arasında bir bölümünün ölümüyle sonuçlanan salgın hastalıklardan söz ediliyor. Aynı şekilde kendi tarihimizde de İstanbul nüfusunun yarısına yakınının hayatını kaybettiği salgınlarla ilgili bilgilere rastlıyoruz. Dünyada ağır sonuçları olan salgınlar aynı zamanda büyük siyasi sosyal ekonomik dönüşümlerin de tetikleyicisi olmuştur. Osmanlı’nın Avrupa’nın fethi gibi insanlık tarihine damga vuran pek çok hadisede bunun izlerini görmek mümkündür.
Dünyamız 2012 yılında SARS ve MERS adlı salgın hastalıklarla mücadele etmiştir. Dünyamız 2009 yılındaki domuz gribi, 2014’teki ebola salgını, 2016’daki zika virüsü gibi tehditlerle yüzleşmişti.
Şu anda dünyada insan ölümlerin yol açan hastalıklar arasında bu tür salgınların payı oldukça düşüktür. Ancak önüne geçilmediği takdirde kitlesel ölümlere yol açma tehlikesi hala vardır. Özellikle son aylarda hep birlikte şahit olduğumuz gelişmeleri bu perspektiften değerlendiriyoruz. Ne tür sonuçlar ortaya çıkaracağını henüz bilemiyoruz. Sanayileşme ve bilgi devrimleriyle şekillenen bugünkü dünyanın nasıl bir geleceğe evrileceğini kestirmek şu anda zordur. Ancak artık hiçbir şeyin eskisi gibi gidemeyeceği de açıkça ortadadır. Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin bu fotoğrafı, özellikle kendi içinde avantajlı bir yerde durdurarak oraya bunu döndürmesi şart. Özellikle son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanlarında ve altyapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır. Dengeli politikalar, özel sektörün üretim gücünü desteklerken, diğer yandan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır.
Batı ülkeleri ise yıllarca tüm temel kamu hizmetlerini görünüşte özel sektöre terk ederek, ama aslında başından savarak vatandaşını adeta sahipsiz bırakmıştır. Liberalizmin en hararetli savunucusu olan Avrupa ülkeleri bugün hastanelerini ve diğer hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladı. İnsan hakları savunuculuğunu bırakmayan kimi ülkelerin de ‘ölen ölür kalan sağlarla devam ederiz ‘anlayışıyla hareket ettiğini görüyoruz.
Bunun için büyük ve güçlü Türkiye hedefimize 2053 ve 2071 vizyonlarımıza olan bağlılığımızı artırarak hep birlikte daha çok çalışacağız. Dünyanın yöneldiği istikamette önceden mesafe kat etmiş bir ülke olarak inşallah 21’inci asrı Türkiye’nin asrı haline getireceğiz.
Bilindiği gibi yeni koronavirüs veya Kovid19 hastalığı ilk olarak 2019 Aralık ayında Çin’in Vuhan şehrinde tespit edildi. Ocak ayının birinci yarısında hastalığın tam teşhisinin konmasının ardından ilk ölüm haberi geldi. Hastalık, Tayland, Japonya ve Amerika’da da görüldü. Ocak ayında da Çin yönetimi virüsün görüldüğü şehirleri karantina alınmaya başladı. Kovid19 Avrupa’da ilk olarak 27 Ocak’ta Fransa’da tespit edildi. DSÖ, Ocak ayının sonunda acil durum ilan etmeye karar verdi. Şubat ayı başında Çin’de ölümler hızla artarken; Avustralya, Kanada, Almanya, BAE, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden yeni vaka haberleri geldi.
Yolcu gemilerinden sınır kapılarına, uçaklardan trenlere kadar tüm ulaşım araçlarında karantina tedbirleri yaygınlaştırılmaya başlandı. Şubat 10’una gelindiğinde teşhis konulanların sayısı 40 bini geçerken, ölenlerin sayısı 1000’e yaklaştı. Ve SARS salgınındaki can kaybını geride bıraktı. Fransa, Güney Kore gibi Çin dışındaki ülkelerde ölümlerin başlamasıyla fatura ağırlaştı.
İran’da ve hemen ardında İtalya’da virüs salgınının hızla yayıldığını görüldü. Şubat’ın son haftasında virüs Güney Asya’dan Kuzey Avrupa’ya kadar geniş bir alanı etkisi altına almıştı. Suudi Arabistan 27 şubat itibariyle umre ziyaretlerini askıya almaya başladı. İran ve İtalya’daki ölümler dikkat çekici biçimde arttı. DSÖ, 11 Mart’ta dünya çapında koronavirüs pandemisi ilan etti. Pek çok ülke sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı.”
Bugün itibariyle dünyada kovid19 hastalığı teşhis edilen kişi sayısı 200 bine, bu hastalıktan ölen kişi sayısı ise 8 bine yaklaşmıştır. Hastalık teşhisi konanların 80 bini iyileşirken, kalanların tedavisi sürmektedir. Her ülke kovid 19 tehdidine karşı mücadele etmektedir. Kimi hızla sınırları kapatıp sıkı karantina yöntemlerine başvururken, kimileri de hastalığın serbestçe seyrine izin vererek doğal bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi tercih etmektedir.
Türkiye en başından itibaren gelişmeleri izlemiş, tedbirlerini de süratle alarak hayata geçirmiştir. Henüz işin çok başında 6 Ocak’ta bir operasyon merkezi, 10 Ocak’ta da Bilim Kurulu oluşturarak gelişmeleri an be an takibe aldık. 14 Ocak’ta Kovid19 hastalığı rehberini hazırlayarak herkesi tüm süreçlerle ilgili bilgilendirdik. 20 Ocak’tan itibaren Çin’in Vuhan şehri, Myanmar, Singapur, Tayland, Amerika, Rusya’dan gelen tüm yolcuları ülkemize girişte taramadan geçirmeye başladık. YÖK’ten ve 12 üniversiteden akademisyenlerden oluşan Bilim Kurulu’nun tedbirlerini süratle hayata geçirilmesini temin ettik. 27 Ocak’ta Dışişleri bakanlığımız seyahat uyarılarını yayınlamaya başladı.
Çin’in Vuhan kentindeki vatandaşlarımızı ülkemize getirerek karantinaya aldık. Karantina sonunda bu yolculardan hiçbirinde hamd olsun virüs çıkmadı. Riskli bölgelere yapılan tüm uçuşlarda yolcuların termal kamerayla taranması ve uçakta bilgilendirilmesi işlemine geçtik. 3 Şubat’ta Çin’e tüm uçuşları durdurduk. Aşamalı olarak önlemleri genişlettik.”
“SINAVLARI DA İLERİ BİR TARİHE ERTELEMEYİ GÜNDEMİMİZE ALABİLİRİZ”
“23 Şubat’ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran’dan ülkemize olan tüm hava, kara ve demiryolu geçişlerini kapattık.
27 Şubat’ta İran, Irak ve Gürcistan’la olan 8 sınır kapımızda Sahra Hastaneleri kurduk.
29 Şubat’ta İtalya ile ülkemiz arasındaki tüm yolcu trafiğini durdurduk.
2 Mart’ta, umreden dönen herkesin sağlık muayenesinden geçirilmesini kararlaştırdık ve vatandaşlarımıza 14 günlük karantina kuralına uymalarını tavsiye ettik.
6 Mart’ta, son 14 gün içerisinde İtalya’da bulunan yabancı uyrukluların ülkemize girişini yasakladık, ülkemiz vatandaşları için de 14 günlük evde karantina zorunluluğu getirdik.
10 Mart’ta, Sağlık Bakanımız, ülkemizde ilk defa, Avrupa’dan gelen bir vatandaşımızda KOVİD-19 testinin pozitif çıktığı bilgisini kamuoyuyla paylaştı.
12 Mart’ta, şahsımın başkanlığında yapılan toplantıda, oldukça önemli tedbirler alarak, hemen uygulamaya geçirdik.
Bunlar arasında, okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi, kamu çalışanlarının yurt dışı görevlerinin ertelenmesi, spor müsabakalarının seyircisiz oynanması gibi hususlar da yer alıyordu.
Altyapısı uygun Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerimizi, dezenfektan ve cerrahi maske üretimi yapabilecek hale getirdik.
Uzaktan eğitimi, hem internet, hem televizyon aracılığıyla vererek, tüm çocuklarımızın erişebilmesine imkân sağladık.
Haziran ayında yapılacak Liselere Geçiş Sınavı ve üniversiteye giriş sınavının soru hazırlıkları da, tatil süreleri göz önünde bulundurularak yapılacaktır.
Gelişmelere göre, bu sınavları da ileri bir tarihe ertelemeyi gündemimize alabiliriz.
13 Mart’ta, ülkemizdeki vaka sayısı 5’e çıktı.
Aynı gün, yine şahsımın başkanlığında yapılan kapsamlı bir toplantıda yeni kararlar aldık.
Almanya, Fransa ve İspanya dâhil 9 Avrupa ülkesi ile olan havayolu ulaşımını durdurduk.
Hastanelere ziyaretçi sınırlaması getirdik.
Kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verdik.
Özel kreşleri, gündüz bakımevlerini, özel çocuk kulüplerini tatil ettik.
Kışlalardaki askerlerin çarşı izinlerini durdurduk.
Ceza-infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verdik.
Acil olmayan duruşmaların ve diğer adli işlemlerin ertelenmesinin yolunu açtık.
Kültür-sanat faaliyetlerini Nisan sonuna kadar erteledik.
İlaçları rapora bağlı yaşlıların ve kronik hastalığı olanların, rapor süresi bitiminde hastaneye gitmeden ilaçlarını almaya devam edebilmelerine imkan tanıdık.
Nisan ayı sonuna kadar programlanan tüm ulusal ve uluslararası bilimsel faaliyetleri, açık-kapalı toplantıları, kongreleri, konferansları, askeri tatbikatları, bedelli askerlik celplerini tehir ettik.
İhracatçılarımızın alınan önlemlerden etkilenmemesi için, gümrük kapılarında gereken her türlü tedbiri aldık.
Salgının yaygın olduğu İran üzerinden yapılan Orta Asya ihracatlarının TIR güzergâhlarını Gürcistan ve Azerbaycan’a yönlendirdik.
Bakü-Tiflis-Kars demiryolundan yapılan seferleri günlük 2 bin 500 tondan 6 bin tona çıkartacak çalışmaları başlattık.
İtalya ve Fransa’ya yapılan Ro-Ro seferlerini, insan teması olmaksızın gerçekleşir hale getirdik.
Vatandaşlarımıza fahiş fiyatlarla mal satmaya çalışan firmalara yönelik denetimleri yoğunlaştırdık ve cezai müeyyideleri etkinleştirdik.
İş dünyasıyla, ortaya çıkan yeni durum karşısında alınabilecek tedbirleri sürekli istişare ettik ve çözümleri hızla hayata geçirdik.
14 Mart’ta, umreden dönen bir vatandaşımız yeni vaka olarak kayıtlara geçti.
15 Mart’ta, umreden dönen vatandaşlarımızın, öğrenci yurtlarında karantinaya alınması uygulamasını başlattık.
Sadece Ankara ve Konya’da, umreden dönen 10 bin 330 vatandaşımızı karantinaya aldık.
Bar, gazino, gece kulübü gibi eğlence yerleri ile müze ve kütüphanelerin faaliyetlerini durdurduk.
Aynı gün, Avrupa’dan ve Amerika’dan gelen yeni vakaların belirlenmesiyle KOVİD-19 teşhisi konan hasta sayısı 18’e ulaştı.
16 Mart’ta uçuşların durdurulduğu ülkelerden gelen her vatandaşımızın 14 gün karantinada tutulmasını kararlaştırdık.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, Cuma namazlarının ve vakit namazlarının cemaatle kılınmayacağını, herkesin namazını evinde veya isterse camide ferdi olarak eda edebileceğini açıkladı.”
“KORUYUCU MASKE VE KOLONYA DAĞITACAĞIZ”
“Kimi Avrupa ülkelerinin, dezavantajlı grupları, özellikle de yaşlıları adeta gözden çıkartan anlayışlarına asla katılmıyoruz.
Tam tersine bizim kültürümüzde, yaşlılarımızı el üstünde tutmak, dünya ve ahiret saadetinin temel şartlarından biri olarak kabul edilir.
Bunun için yaşlılarımızı koruyacak ve kollayacağız.
Bilim Kurulumuzun önerisiyle, önce İstanbul ve Ankara’da başlatılacak bir çalışmayla, 65 yaş üzerindeki tüm yaşlılarımıza koruyucu maske ve kolonya dağıtacağız.
Yalnız yaşayan 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasında, devlet kadar, yakınlarına ve komşularına da görev düşüyor.
Bu insanlarımıza hep birlikte yardımcı olarak, süreci suhuletle geçirmelerini temin etmeliyiz.
Kamu bankalarımız 76 yaş üzeri emeklilerimizin maaş ödemelerini, istelerse evlerinde yapacaklar.
Huzurevlerimizdeki doktor sayısını da artırarak, yaşlılarımızın sağlığını daha yakından takip edeceğiz.”
“100 MİLYAR LİRALIK KAYNAK”
Bunun için bizim tüm senaryolara hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Ancak, bu dönemde de gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışan bir ülke konumunda bulunduğumuz bir gerçektir.
Hindistan Borsası’nın yüzde 18, Japonya’nın yüzde 20, Amerika’nın yüzde 21, İngiltere’nin yüzde 22, Almanya’nın 26, İtalya’nın yüzde 32 değer kaybettiği 28 Şubat-16 Mart tarihleri arasında, bizim kaybımız yüzde 17’de kaldı.
Aynı tarihlerde Türk Lirası olarak da, gelişmekte olan ülkelerin hepsinden daha iyi bir direnç gösterdik.
Şimdi ekonomimiz için koruma kalkanı olacak bir paketi devreye alıyoruz.
Dün Merkez Bankamız piyasalar açısından oldukça önemli bazı adımları atarak, likidite sıkıntısı yaşanmayacağının garantisini ortaya koydu.
Bu kapsamda Merkez Bankamız, ihracatçımız için de çok önemli uygulamalar başlattı.
Nisan, Mayıs ve Haziran ayı vadeli açık reeskont kredi anapara ve faiz ödemeleri Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ertelenerek, azami vade 1 yıl uzatıldı.
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında vadesi dolan reeskont kredilerinin taahhüt kapama süresi de yine 1 yıl uzatıldı.
Böylece, ihracatçımız bu süreçteki belirsizliği böylece rahat bir şekilde atlatabilecek.
En büyük önceliğimiz üretim ve istihdamın sekteye uğramamasıdır.
İnşallah bu süreçten, kamu-özel sektör dayanışması ile daha da güçlenerek çıkacağız.
Birazdan açıklayacağımız paketteki imkanlardan istifade edecek firmalar için ön şartımız, istihdam kaybına yol açmalarıdır.
Finansal kurum ve kuruluşlarda kredi limiti olan firmaların, likidite ve nakit ihtiyacına yönelik taleplerinin hızlıca karşılanması, ayrıca kredi limitlerinin kullandırılmasında kısıtlamaya gidilmemesi önemlidir.
Finans kuruluşlarından, bu ortamda istihdamın muhafazası ve ekonomik büyümenin sürdürülmesi için kredi şartlarının esnetilmesine yönelik adımlar bekliyoruz.
Tüm finans kuruluşların; kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma uygulamalarından özenle kaçınmasını istiyoruz.
Bunun yanında, kurumsal firmaların, KOBİ’lerin, bireysel kesimin, geçici iş ve ciro kaybı veya benzeri nedenlerle gelir kaybı yaşayanların, kredi borçlarıyla ilgili taksit, öteleme, yapılandırma, düzenleme taleplerine süratle ve olumlu cevap verilmelidir.
Türkiye Bankalar Birliğinin bu konuda aldığı tavsiye kararına, tüm finans kuruluşlarının uyacağına inanıyoruz.
Biz de bu süreci yakından takip edeceğiz.
Ekonomik İstikrar Kalkanı adını verdiğimiz bir paketle, KOVİD-19 salgınının etkilerini azaltmak için toplamda 100 milyar liralık bir kaynak setini devreye alıyoruz.
Bu çerçevede devreye sokacağımız tedbirler şunlardır:
1- Perakende, AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon ve Etkinlik-Organizayon sektörleri için Muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerini 6’şar ay erteliyoruz.
2- Konaklama vergisini Kasım ayına kadar uygulamayacağız.
3- Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemelerini Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için 6 ay süreyle erteledik.
4- İç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indiriyoruz.
5- KOVİD-19 salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay öteleyecek ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği sağlayacağız.
6- İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği vereceğiz.
7- Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini beyan ederek talepte bulunan esnaf ve sanatkârların Halkbank’a olan kredi borçlarının, Nisan, Mayıs ve Haziran anapara ve faiz ödemelerini 3 ay süreyle ve faizsiz olarak erteleyeceğiz.
8- Kredi Garanti Fonu limitini 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartacak, kredilerde önceliği gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lere vereceğiz.
9- Vatandaşlarımız için uygun ve avantajlı şartlarda sosyal amaçlı kredi paketleri devreye alınmasını teşvik edeceğiz.
10- 500 bin liranın altındaki konutlarda kredilendirilebilir miktarını yüzde 80’den yüzde 90’a çıkartacak, asgari peşinatı yüzde 10’a düşüreceğiz.
11- Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülmesini sağlayacağız.
12- Stopaj gibi kaynağında yapılan kesintilerin ödemelerini içeren içeren muhtasar beyannamelerin sürelerini 3 ay erteliyoruz.
13- Asgari ücret desteğini devam ettireceğiz.
14- Mevzuatımızdaki esnek ve uzaktan çalışma modellerinin daha etkin hale getirilmesini temin edeceğiz.
15- Kısa Çalışma Ödeneğini devreye alacak, bundan faydalanmak için gereken süreçleri kolaylaştırılacak ve hızlandırılacağız. Böylece faaliyetine ara veren işyerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği verirken, işverenlerin de maliyetini azaltmış olacağız.
16- En düşük emekli maaşını 1.500 liraya yükseltiyoruz.
17- Emeklilerin bayram ikramiyesini Nisan ayı başında ödüyoruz. Yine emeklilerimizin maaş promosyon ödemelerinin de, şubelere gitmelerine gerek kalmaksızın, doğrudan hesaplarına yatırılmasını sağlıyoruz.
18- Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayırıyoruz.
19- İstihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresini 4 aya çıkartıyoruz.
20- Küresel tedarik zincirlerindeki aksama ihtimaline karşı hem üretimde, hem de perakende de belirlediğimiz önceliklere göre alternatif kanallar geliştireceğiz.
21- Tek başına yaşayan 80 yaş üstü yaşlılarımız için, sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan periyodik takip programını devreye alıyoruz.
Alınan kararların milletimize ve ekonomimize hayırlı olmasını dilerim.
Basın toplantımıza iştirakiniz ve dikkatiniz için sizlere teşekkür ediyorum.
Hiçbir virüsün Türkiye’den, Türk Milletinin birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden, aldığımız ve alacağımız tedbirlerden daha büyük olamayacağını tekrar ederek, hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.