Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: İç Dinamikler Demokratik Açılımı Zorunlu Kılıyor

ANKARAEski Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, son dönemlerde artan PKK saldırılarını demokratikleşme konusunda atılan adımlara bağladı. İç dinamiklerin demokratik açılımı zorunlu kıldığını vurgulayan Öneş, varlığını namlunun ucunda gören terör örgütü ve onu destekleyen iç ve dış unsurların bu adımlardan rahatsız olduğuna dikkat çekti. Demokratik açılımda geri adım atılmaması gerektiğine işaret eden Öneş, OHAL taleplerine de karşı çıktı. Sorunun mutlaka hukuk çerçevesinde ve hukuk kuralları içinde aranması gerektiğini ifade eden Öneş, Hakkari’deki son saldırıda istihbarat zafiyetinin konusunda mutlaka ilgili kurumlardan hesap sorulması gerektiğini kaydetti. Cihan Haber Ajansı’na konuşan Cevat Öneş, ilginç değerlendirmelerde bulundu. 41 yıl boyunca MİT’in tüm birimlerinde ve en üst görevlerde çalışan Öneş, PKK’nın eylemlerini artırmasını geniş bir perspektiften değerlendirmek gerektiğini dile getirdi. PKK da dahil demokratik süreçten rahatsız olan içeride ve dışarıda bazı odakların olduğunu kaydetti. Hükümetin bu sürece karşı çıkanları teşhir etmesini isteyen Öneş, “PKK etnik, az gelişmişlik, güvenlik ve uluslararası bölgesel boyutları da olan bir sorundur. Türkiye’nin demokratik standartları ile bağlantısı var. İktidar, sorunun siyasi, hukuki, siyasal ve kültürel bütün boyutlarını dikkate alan bir çözüm projesini acil olarak kapsamlı olarak hayata geçirerek toplumun desteğini almak ve bunun karşısında demokrasi dışı davranışları veya çözümü arzu etmeyenleri toplum karşısında teşhir etmelidir. Hükümetin atacığı böyle adımlarla, demokratik çözümü isteyenlerle bu süreci engellemek isteyen grupları teşhir etmesi gerekir. Bu hükümetin sahip olduğu bir tarihi sorumluluk ve avantajdır.” dedi. “PKK’NIN HİÇ BİR GEREKÇESİ KALMADI” Eski Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, PKK’nın geçmişe göre daha zor durumda olduğuna dikkat çekti. Bugün yapılan saldırıların gerçekçi sebeplere dayanmadığını dile getiren Cevat Öneş, bu durumu şöyle izah etti: “Bugün 2010 yılı içinde PKK’nın bu eylemliliğini silahlı sebep ve sonuçları itibarı ile ona haklılık kazandıracak hiçbir objektif ve subjektif sebep yoktur. PKK’nın silahlı eylemlerinin bugünkü Türkiye şartlarında hiçbir gerçekçi sebebi yoktur. Çünkü Türkiye demokratik süreç içinde gelişiyor. Eksikliği tartışılabilir, ama demokratik açılım adımının atıldığı, AB sürecini yaşayan, bölgesinde önem kazanan bir Türkiye’de demokratik yollardan mücadeleyi sürdürmek ve hak talep etmek daha doğru olur. PKK’nın etkilediği kitleden beslenen BDP’nin PKK vesayetinden kurtulması durumunda Türkiye partisi olması için uygun bir ortam var. Bugün yeniden silahlı yöntemleri uygulamaya koymayı kabul etmek mümkün değil.” “ATILAN ADIMLAR RAHATSIZ ETTİ” Öneş, son dönemlerde atılan demokratikleşme çabalarının PKK’yı endişelendirdiğini ifade etti. Bununla birlikte onu besleyen iç ve dış dinamiklerin de rahatsız olduğuna işaret eden Öneş, “Böylesine kapsamlı bir mesele içerisinde PKK’yı bugün objektif olarak değerlendirmek gerekiyor. Ortada fili bir durum var. PKK, 26 senedir dağda. Kendine ait bir dünya oluşturmuş ve bu dünyayı silahın namlusunda gören bir anlayışa sahip. Bu anlayış, çağ dışı kalmış Türkiye ve dünya şartları ile uyumlu değil. Ama fiili bir durum olarak karşımızda 4- 5 bin silahlı gücü elinde bulunduruyor. Bunun dışında etkileyebildiği bir taban da var. Bu zihniyetin artık demokratik kanalları açılması gerekir. Bu kitle üzerinde siyaset yapan bir parti var. Bunun üzerindeki vesayeti kaldırmak gerekir. PKK Kürt siyasetini de etkiliyor. PKK’nın etkilediği kitleler üzerinde bir manevi gücü olduğunu söyledi. 30 seneye yaklaşan PKK’nın ülkeler ve ilişki kurduğu ülkeler ve yabancı servislerin etkisi var, bağlantıları var. Onun için bu eylemleri bu çerçevede görmek lazım. Bunun dağdan inmesi için özel bir projeye ihtiyaç var. Bu da bugün iç siyasette istismar konusu yapılan hatta çözüm adımlarının atılmasında risk görülüğü için duraksamalara sebep oluyor. Böylesine bir sürecin Türkler ve Kürtler açısından getireceği değerleri görmemiz lazım. Bu günümüzün en acil meselesidir.” diye konuştu. “TÜRKLER İLE KÜRTLER BUGÜN BİRBİRLERİNE DAHA YAKIN” Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş, Kürt sorununda fırsatın kaçtığı yönündeki değerlendirmelere katılmadığını dile getirdi. Öneş, ülkenin iç dinamiklerinin iki halkı birbirine daha da kenetlediğini ifade etti. Bu konuda yapılan kötümser tablolara asla katılmadığını kaydeden Öneş, “Bu bir Türkiye’nin sorunudur. Türkiye insanlarının yaşamsal ve geleceği ile bağlantı bir sorun. Bunu çözmek durumundayız. Bu konuda çok umutluyum. Türkiye’nin iç dinamikleri ve toplumsal talebi silahların bıraktırılması barış şartlarının oluşturulmasını zorunlu kılıyor. Ve yarının Türkiye’sinde mutu olmak istiyor. Bu talepler karşısında siyaset uzak duramaz. Duraksamalar olabilir. Ama toplumsal talepler bu yöndedir. Bunu zaten Türkiye dinamikleri çözecektir.” ifadelerini kullandı. Öneş, Kürt sorunu çözüp PKK’yı dağdan indirecek demokratik açılımın ise mutlaka devam etmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda herkesin günlük siyasi hesapları bir kenara bırakarak aklı selim ile düşünmesi gerektiğinin altını çizen Öneş, ‘Demokratik açılım durdu mu?’ sorusuna şu cevabı verdi: “Gelişen iç konjonktürel şartlarda durmuş gibi görünüyor ama durmamıştır. Bunu şahsen çok önemsiyorum. Demokratik açılımın siyasi iktidar tarafından üstelik kendisini riske ederek böyle bir çözüm iradesini ortaya koyması ve bunun ortaya çıkardığı tartışma ortamını hazırlaması çok önemli. Bu fırsat kaçmış değil. Burada olabilirlikler Türkiye’nin demokratik standartları ile ilgilidir. Bu standartların derinleştirilmesi ve kurumsallaştırılması ile bu meselenin ortadan kalkacaktır.” Öneş, bu konuda siyasete büyük sorumluklar düştüğünü söyledi. Özellikle iktidarın gelişim dinamiklerini ve iyi okuması, iç siyasetinin çatışması, çözümleri engelleyici kavgalara kapılmadan bu açılıma daha hazırlıklı ve gelişmeleri öngören yeniden başlatma iradesini ortaya koyup adımlarını süratle atması gerektiğini ifade eden Öneş, “Türkiye’nin gerçek menfaatleri de bu istikamettedir. Siyasi iktidarını ve muhalefetin tekrar düşünüp özeleştiri yaparak, bunun Türkiye’ye kazandıracaklarını düşünerek yeniden değerlendirerek hiç olmazsa asgari müştereklerde buluşarak yeniden adım atılması gerekir. Ana muhalefet ve muhalefet partileri bu açılımın asgari müştereklerinde buluşmasa bile iktidarın evrensel değerler çerçevesindeki demokratikleşme adımlarını ve hedeflerini bir yol haritası içinde topluma sunması gerekir. Bunun içinde yep yeni bir anayasa yapımı da var, silahlı PKK mensuplarının dağdan indirilmesi de. Bu durumda iktidar güçlü olacağını toplumsal destek umulandan daha fazla olacağını düşünüyorum. Ortak payda demokrasi ama daha derin ve kimlikleri aşan bir yapı olması gerekir. Siyasetin geniş bir açıdan bakması durumunda bu soruları rahat çözer.” değerlendirmesinde bulundu. “OHAL TALEPLERİ GERÇEKÇİ DEĞİL” Öneş, son saldırının ardından dillendirilen OHAL taleplerini ise yanlış bulduğunu kaydetti. Bunun sorunu çözmek yerine derinleştireceğinin altını çizen Öneş şu görüşleri dile getirdi: “Çünkü Kürt sorunun çözümünde en önemli unsurlardan biri bu bölgenin psikolojik yapısıdır. Bunun çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Kürt meselesinin tarihi süreç içinde ortaya çıkan travmatik yapısını ve insanlarımızın algılamalarını, çözüm arayan siyasiler çok iyi değerlendirmelidir.” HAKKARİ SALDIRISI VE İSTİHBARAT ZAFİYETİ Öneş, Hakkari’de 11 erin şehit edildiği PKK saldırısında güvenlik ve istihbarat zafiyeti olup olmadığı konusunu da değerlendirdi. Bu konuda elinde somut belge olmadığı için kesin bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığına dikkat çeken Öneş, dar gruplar halinde hareket eden bir silahlı grubun eylemlilikte daima tehlikeli olduğunu ve acı sonuçlar verdiğine işaret etti. Tümgeneral Gürbüz Kaya’nın ‘Bir hareketlilik gördük ama çoban mı hayvan mı olduğunu anlayamadık’ yönündeki ifadelerini ise yanlış bulduğunu söyledi. Öneş, şunları söyledi: “Eğer böylesine bir zafiyetler varsa mutlak giderilmesi lazım. Siyasetin bu zafiyetleri gidermesi gerekiyor. Bu yine siyasetin görevi. O zaman güvenlikte, istihbarat da zafiyet varsa, tedbirlerde zafiyet varsa bunu çözecek olan siyasettir. Bunu hesabını verecek olan da, bunun hesabını soran da siyasettir. Güvenlik kurumlarının da denetlenebilir bir duruma getirilmesi gerekir. Hatası olan kurum varsa bunun hesabının da sorulması gerekir.” Öneş, yeni dönemde istihbaratın tek havuzda toplanması konusunda ise “İstihbaratın tek elde toplanması konusunda savunma, güvenlik ve istihbarat gibi devlet kurumsal ayakları yeterlilik, yasal yeterlilik, bunlar arasındaki koordinasyon ve bu mücadelenin gerektirdiği nitelikli istihbarat üretiminin önemi çok fazla. Bunlarla ilgili zafiyetin giderilmesi kaçınılmazdır.” dedi.   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.