Falun Gong’a Yapılan İşkence Pekin’deki Güç Savaşını Kızıştırıyor
Çin Rejimi Krizde
Wang Lijun/ Bo Xilai skandalı Çin Komünist Partisi yönetiminin gizli perdesini sonuna kadar açtı. Liderlik değişiminin gerçekleşeceği bu hassas dönemde güç kavgasını bu kadar derinleştiren, karmaşık ve çözümsüz hale getiren şey ise bazı üst düzey parti yöneticilerinin Falun Gong işkencesine derinden karışmış olmaları.
Wang Lijun olayından sonra Çinli yöneticiler arasındaki siyasi kavga büyüdü, Bo Xilai’in görevinden alınmasına sebep oldu. Ardından siyasi darbe söylentileri ortaya atıldı ve en son Çin İç Güvenlik Bakanı Zhou YongKang’ın tutuklandığı dedikoduları yayıldı. Daha birçok insanın bu olaydan etkileneceği belirtiliyor.
Chongqing eski Vali Yardımcısı ve Emniyet Müdürü Wang Lijun 6 Şubat tarihinde ABD Konsolosluğu’na sığınma talebinde bulunmuştu. Bu yakın Çin tarihinde hiç görülmemiş ve Çinli politikacılar için çok utanç verici bir olaydı. Olaydan 24 saat sonra Güvenlik Bakanlığı yetkilileri tarafından Pekin’e götürülen Wang’dan daha sonra hiç haber alınamadı.
Farklı gruplara ait Çin Komünist Partisi (ÇKP) liderleri son zamanlarda güç pozisyonlarını korumak ile meşgul. Fakat ÇKP içindeki iktidar mücadelesinin yoğun ve yeni bir zirveye ulaşmış olmasının yanı sıra yaptıkları hamleler dış dünyaya açılmakta.
Pekin’i en çok endişelendiren olay ise Xi Jinping’in ABD ziyareti sırasında Wang Lijun tarafından ABD hükümetine bilgi sızması. Xi Jinping, Ekim ayındaki 18. Parti Kongresi’nde ÇKP Başkanlığı’na getirilecek. Bill Gertz’in Washington Free Beacon’daki raporuna göre bir ABD devlet yetkilisi Bo Xilai ve Zhou Yongkang’ın Xi’nin iktidara gelmesine engel olup, koltuğunu ele geçirmeye çalıştığını belirtmişti.
Bu durum olayları daha da kızıştırdı. ÇKP yetkilileri ABD hükümetinin sessiz kalmayacağını çok iyi biliyor. Wang tarafından ABD hükümetine sızdırılan bilginin içeriğinin ne olduğu konusu Parti yöneticilerini oldukça endişelendiriyor.
Doğal olarak, 25 üyeli ve Komünist Parti işlerini denetleyen Politbüro’nun her üyesinin, ÇKP yönetimini sürdürmeye dair ortak bir hedefi var. Onlar da biliyor ki eğer Wang Lijun olayı iyi ele alınmaz ise ciddi sonuçlar doğuracak. Rejim sadece düşmekle kalmayacak, aynı zamanda bu olay hayatlarına da mal olacak.
Eski emniyet müdürü olarak Wang’ın, ‘siyahı vurmak’ kampanyası adı altında bazı iş adamlarını yasadışı tutuklamak ve işkence yapmak gibi birçok suça karıştığı biliniyor.
Wang, aynı zamanda, Falun Gong uygulayıcılarına işkence yapılması ve binlerce uygulayıcıdan canlı organ çalınması işi ile de doğrudan alakalı.
İşlenen birçok suçta, Wang’ın arkasında Bo Xilai vardı. Bo, 15 Mart tarihinde Chongqing Komünist Partisi Başkanlığı görevinden alındı ve şu an ev hapsinde olduğu söylenmekte.
ÇKP üst yöneticilerinin yürütülen ‘siyahı vurmak’ kampanyasını desteklemedikleri için bu konuda mutabakata varmaları mümkün. Ancak Falun Gong işkencesi ve özellikle canlı organ çalma suçunda üst yönetim ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafta Jiang Zemin, Zhou Yongkang, Li Changchun, Jia Qinglin ve Luo Gan; diğer tarafta ise Hu Jintao, Wen Jiabao, Xi Jinping, Li Keqiang ve He Guoqiang yer almakta.
Falun Gong işkencesinin ÇKP üst yöneticilerinin savuşturamayacağı önemli bir sorun olduğu çok bariz.
Falun Gong işkencesinde aktif rol oynadıkları için Wang Lijun, Bo Xilai, Zhou Yongkang, Li Changchun, Jia Qinglin ve Luo Gan Jiang “Jiang [Zemin] grubunda” birleşmekte. Temmuz 1999’da işkence emrini veren kişi Jiang’di.
Zhou Yongkang ve Jiang grubundaki diğerleri, zulmün devam etmesi ve görevi bıraktıktan sonra işlenen suçlardan sorumlu tutulmamak için, Bo Xilai’i dokuz üyeli Politbüro Daimi Komitesi’ne sokmaya çalışıyorlardı. Bo’yu korumak, kendilerini korumak anlamına geliyor. O sebeple Zhou, Li ve diğerleri Bo Xilai’in cezalandırılmasını istemiyor, hatta işi daha da zorlaştırmaya çalışıyor.
Öbür taraftan “Genç” kanatta yer alan Hu Jintao, Wen Jiabao, Xi Jinping, Li Keqiang ve He Guoqiang Falun Gong işkencesi hakkında sessiz duruyor. Gelecek iktidarı korumak için Bo’yu indirmek istiyorlar ancak ne şekilde ceza verecekleri konusunda anlaşmaya varabilmiş değiller.
Hu Jintao iktidarın sorunsuz bir şekilde devredilmesinden yana. Jiang grubu ile çatışmak istemiyor.
Wen Jiabao ise Bo’nun hapis cezası alması konusunda kararlı duruyor. Wen, kar amaçlı canlı organ naklinin insani bir şey olmadığını fark edecek kadar vicdanlı görünüyor. Wen, 10 yıldan fazla süre böyle bir vahşete göz yumdukları için tarihe cevap veremeyeceklerini düşünüyor. Bu nedenle, ilk iş olarak Bo’yu sorumlu tutarak, bu sorunu çözmek istiyor.
Geleceğin prensi Xi Jinping ise, kendisi ile ilgili Bo Xilai and Zhou Yongkang tarafından darbe planlandığını ABD hükümetinden öğrendikten sonra, gelecekte problem yaşamamak için Bo’dan kurtulması gerektiğini biliyor.
Ayrıca Genç Kanatta yer alan Li Keqiang ve He Guoqiang ise parti yönetiminde devam edecekler ve hırslı diktatör Bo Xilai’ın üst seviyeye yükselmesini istemiyorlar. Ancak Falun Gong meselesinde, Jiang grubuna karşı belirgin bir tavır almak istemiyorlar.
ÇKP üst yönetiminin her üyesi kendi ajandası ile meşgul ve diğerlerini yıpratmak için her türlü yola başvurmakta. Bu da Wang Lijun olayı ile patlak veren parti içi çekişmeyi daha da dramatik ve karmaşık hale getiriyor.
Bu çekişmenin sonu nereye varacak? Bunun cevabı birkaç faktöre bağlı: Hu ve Wen ne kadar kararlı davranacak, Jiang grubu uzlaşacak mı, ÇKP üst yöneticilerinin tutumu, ABD hükümeti elindeki belgeleri ne kadar zamanda açığa çıkaracak, vs.
Bo Xilai’ın cezalandırılması bu siyasi çekişme için önemli bir sonuç olur. Ancak Çinliler’in dediği gibi “İnsanların kalbini kazanan, ülkeyi de kazanır; insanların kalbini kaybeden, ülkeyi de kaybeder.” Ne tarafa giderse gitsin, kazanan taraf olmayacak. ÇKP’nin iç iktidar savaşı sonucu ne olursa olsun, ÇKP’nin nihai kaderi olan dağılmayı değiştirmeyecek.