Fazıl Say’a Tükenmek Bilmeyen Eleştiriler

Geçtiğimiz günlerde Fazıl say, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılı’na ithafen, milletine armağan ettiği 100. Yıl Marşı’nı halka sundu. Marş haberini aylar öncesinden duyurmaya başlamıştı. İnsanlarda uyanan merakında katkısı olacak ki bir gün içerisinde marş hem yüzlerce insan tarafından söylenmeye başladı hem de pek çok insan internet üzerinden bolca eleştirdi.

Eleştirilere baktığımda genelde ya Fazıl Say ile kişisel çatışması olanlar ya da yargılamayı veya yapılan işi sürekli aşağılamayı seven internet gençliği oluyor. Yani Cumhuriyet’e, milletine, emeklere saygı duyulması pek umurlarında değil gibi. Zaten projede Genç Nesil adı altında liseli gençlerden tutun orta yaşlı, yıllardır yoğun deneyimi olan 230 müzisyen toplanmış. Cumhuriyet’i yaşatmaya, halka umut vermeye ve özgürlüğün sıcacık coşkusunu ortaya koymaya yüreklerini koymuş. Bu vizyonla ortaya çıkan bir iş nasıl güzel ve saygı duyulası olmasın.

Fazıl Say çok çalışmış. Gecesini gündüzüne katmış besteye çalışmış. İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile yaptığı bir konuşmada son bir ayda yetiştirdiğini söylüyor.

İlk 1 buçuk dakikasını “La la la” ve sonra “Ver ver ver” diye söylersin diyor. Melodisi de, sözleri de hemen zihne dolanıveriyor. Bu bile eleştirildi. Halbuki marşlar olabildiğince basit tutulur. “LA La La” tadında nidalar halka coşkuyu ve cesareti verir, tek kelimelik sözler beyinlerde yer edinir. Çünkü marşları söyleyen halkın arasında müzikten hiç anlamayanlar olabilir, çocuk yaşta olabilir, çok yaşlı olabilir, okuma-yazma bilmeyenler olabilir. Bu yüzden daha önce dinlediğim marşların ortak özelliği elden geldiğince basit tutulmasıdır. Ve zaten ne kadar basit olursa da o kadar yürekten olur. Açıkcası marşın kısa süreçte okullarda ve çeşitli kamu yerlerinde söylenmesi halinde çabucak zihne dolanacağını ve insanların yüreklerine işleyeceğini; marştaki cesaretin, birlik olma tutkusunun, heyecanın insanların karakterini de geliştireceğini düşünüyorum. Hatta şimdiden ilkokul çocuklarının bile koridorda ‘Şimşek’ diye bağırış seslerini duyabiliyorum.

 İcra edilen sanat, her zaman için tabii ki eleştiriye açık olur. Ancak artık yıpratmak, yargılamak, almak yerine biraz fedakarlığa, vermeye mi odaklansak… Kıskançlığın soğuk kuyusunda kendimizi karanlıkta tutmak yerine, birbirimize el verip karanlığımı yıksak.

Cumhuriyet’in 100. Yılı’na ithaf edilen, Fazıl Say’ın resmi hesabından paylaşılan 100. Yıl Marşı’nı aşağıda dinleyebilirsiniz.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.