Gazze’den Sonra Sırada Kıbrıs Mı Var?

Kıbrıs Gazisi Emekli Kıdemli Albay Mehmet Atıf Ürük Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da Enerji Savaşı ve Kıbrıs konulu söyleşide konuşuyor. (Fotoğraf: G. Hakan Koçman)

Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti Mersin Şubesi’nin davetlisi olarak Mersin’de konuşan Kıbrıs Gazisi Emekli Albay ve Yazar Mehmet Atıf Ürük Kıbrıs konusunda önemli uyarılar yaptı.

Kıbrıs Gazisi Emekli Kıdemli Albay Mehmet Atıf Ürük Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti Mersin Şubesi’nin düzenlediği söyleşiye Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Kıbrıs ile ilgili önemli bilgiler verdi. Çilekeş Ada Kıbrıs, Kıbrıs Gerçeği, Kıbrıs Şehitleri, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da Enerji Savaşı kitaplarının yazarı olan Ürük, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki enerji savaşları ve bu bağlamda Kıbrıs’ın jeopolitik ve jeostratejik önemi hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Bir kitapevinde gerçekleştirilen etkinliğe Kıbrıs gazilerinin yanı sıra eski Mersin Ticaret Odası Eski Başkanı Ayhan Kızıltan, Turan Devleti Teşkilatları Mersin İl Başkanı Tevhide Öz, Akdeniz Uluslararası Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı Dr. Cenk Kırıtoğlu, Mersin’de Tarih ve Sanat Grubu kurucusu Nevzat Çömlek, Şair ve Yazar Hüseyin Sungur, Yazar Mehmet Ali Elçin, Yazar Bekir Zorba ve konuya ilgi duyan pek çok kişi katıldı.

Ürük konuşmasının başlangıcında özellikle Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’nun tarihi önemine ve buradaki enerji kaynaklarının yoğunluğuna dikkat çekti.  Basra Körfezi, Süveyş Kanalı ve İskenderun üçgeni içerisinde kalan ve Bereketli Hilal olarak adlandırılan bölgenin önemini vurguladı. İçerisine Türkiye’nin Güney Anadolu Bölgesi, Arap Yarımadası, Sina çölü, Kıbrıs, İsrail, Lübnan, Gazze Şeridi, Filistin, Suriye, Kuzey Mısır, Irak ve İran’ı da alan bölgenin kalbinin İskenderun oluğunu söyleyen Ürük,  bölgenin pek çok medeniyetlere ev sahipliği yapmasının yanı sıra hidrokarbon enerji kaynakları bakımından son derece zengin olduğunu aktardı. Bölgenin tarih boyunca jeopolitik ve jeostratejik olarak pek çok ülkenin de ilgi alanı olduğunu ifade eden Ürük, Birinci Dünya Svaşı’ndan günümüze kadar bu bölgede yaşanan savaşların aslında temelinde hidrokarbon rezervlerine hakim olma amacının yattığını söyledi.

Girit’in Dörtte Üçü Türkiye’nin

Ürük, şu anda Doğu Akdeniz’deki en önemli konunun İsrail petrol ve doğalgaz rezervlerinin Avrupa’ya iletilmesi olduğunu ifade etti. Son zamanlarda bölgede yaşanan hareketliliğin sebebinin keşfedilen hidrokarbon kaynakları olduğunu aktaran Ürük, bu kaynakların çıkarılması ve aktarılması konusunda Türkiye’nin Akdeniz’e en uzun kıyı kesimi olan ülke olarak hak sahibi olduğunu vurguladı. Israil kaynaklarının Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Girit üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması projesi olan EASTMED projesinin Türkiye’nin Libya ile yaptığı Deniz Sahası Anlaşması ile engellendiğini ifade etti.  Bu bağlamda taraflarının AB, ABD, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi olan bu projenin şu anda rafa kaldırıldığını söyledi.

Aynı şekilde Çin’in Yol ve Kuşak projesine alternatif olarak geliştirilen ve Hindistan’ı Avrupa’ya bağlayacak olan IMEC projesinin de bu sebeple askıya alındığını hatırlatan Ürük, her iki projenin de Girit üzerinden Yunanistan’a bağlanan projeler olduğunun altını çizdi. Girit toprağının dörtte üçünün Türkiye’ye ait olduğunu söyleyen Ürük, 1913 Londra, Bükreş ve Atina Antlaşmalar ile 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlasmasina göre Girit’in sadece 1/4’nün Yunanistan’a ait olduğunu ve bu konuda biran önce uluslararası alanda adımların atılması gerektiğini belirtti. Ürük, konunun Doğu Akdeniz’in hakimiyeti açısından çok önemli olduğunu hatırlattı.

İsrail’in bir hedefi de Gazze’deki doğalgaz

Ürük sözlerini şöyle sürdürdü: “ Filistin’in Gazze şeridindeki doğalgazı kullanılmadı. İsrail’in Filistin ile yaptığı anlaşmaya göre İsrail bu doğalgazı çıkaracaktı. İsrail Filistin’e doğalgazı çıkartacak ve çıkardığı doğalgazdan pay alacaktı. İsrail özellikle bu süreci bekletti; doğalgazı çıkarmadı. Şimdi bu yatakların tamamını almak niyetinde. Tabii Amerika Birleşik Devletleri de buradan istifade etmek istiyor.” dedi.

Bölgede çıkarılan doğalgazı Güney Kıbrıs ve Girti üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması çalışmaları için de Ürük, “Türkiye Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ülkedir. Doğu Akdeniz’de Minhasır Ekonomih Bölgemizi (MEB) ilan ve tescil etmemiz lazım” diyerek bu tescilin BM’lye bildirilmesi gerektiğini söyledi. Basının da konuyu aylarca gündeme getirmesine rağmen bunun yapılmadığını ifade eden Ürük, haklarımıza sahip çıkmalıyız uyarısında bulundu.

Gazze’den sonra hedef Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olabilir  

“Eğer İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri Gazze’de istediğini elde edebilirse bundan sonraki hedef Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir.” diyen Ürük,  Filistin’de hayata geçen sürecin KKTC için de başladığını söyledi. Ürük konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Günümüzde KKTC’de CHABAD tarikatı mensubu on binlerce Yahudi var. Çoğunlukla Rusya, Ukrayna ve Doğu Avrupa Yahudilerinin mensubu olduğu bu CHABAD tarikatı 2003 yılında İsrail’den Kıbrıs’a geliyor. Günümüzde Kıbrıs’ta Yahudiler adadaki Yahudi hayatını canlandırmaya çalışıyorlar. İran başta olmak üzere İngiltere, Rusya, Ukrayna, Polonya ve İsrail’den gelen on binlerce Yahudi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne özellikle de Katpas bölgesine geldi ve İskele ve Tatlı Su mevkilerinde büyük araziler almak sureti ile siteler yapmaya başladılar. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde özellikle son 20 yıl içinde, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekati ile alınan ada ne yazık ki 51 yıl sonra sessizce işgal ediliyor. Çünkü bu plan içinde Büyük Orta Doğu Projesi var.

Doğu Akdeniz enerji savaşının tam merkezinde bulunan Kıbrıs küresel güç olarak devletlerin ilgi alanındadır. Günümüzde de Doğu Akdeniz’de egemenlik kurmak isteyenler bu bölgededir. Bu nedenle bölgede Amerika Birleşik Devletleri’nin de güçleri var. Yunanistan’da bölgede. Bütün bunlar hedefin, Türkiye’yi Doğu. Akdeniz’den dişlama projesi olduğunu akla getiriyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şayet düşerse Doğu Akdeniz de Türkiye için düşer. O kadar önemli. Bu nedenle Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının ben Filistin gibi olmamasını diliyorum.”

Ürük, konuşmasının devamında Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili yaşananlar ve anektodlara da yer verdi. “Geçmişini bilmeyen uluslar geşleceğe yön veremez. Tarih yazılırsa bilinir, okunursa öğrenilir.” diyen Ürük, özellikle gençlere tarihlerini öğrenmek için okumaları gerektiğini hatırlattı.  

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.