Hakan Ali Toker’in Türk Milletine İthaf Ettiği 100. Yıl Marşı’nın Video Çekimi Ankara’da Gerçekleşti
Ünlü piyanist Hakan Ali Toker’in bestelediği ve Cumhuriyet’in 100. yılına ithaf ettiği 100. Yıl Marşı’nın video çekimi, iki günlük yoğun provaların ardından bu haftasonu sona erdi.
Uluslararası çapta konserler veren piyanist ve besteci Hakan Ali Toker, Türk Milleti’ne armağan etmek üzere Cumhuriyet’in 100. yılında coşkulu bir marş besteledi.
Yaklaşık 140 kişilik müzisyen ekibi tarafından icra edilen marşın kaydı, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda gerçekleşti.
Türkiye’nin Zonguldak, Hatay, Yozgat, Samsun, İzmir, İstanbul gibi pek çok şehrinden gelen müzisyenler, Hakan Ali Toker’in sosyal medya hesaplarından duyurusu sayesinde projeye katıldı.
Orkestra şefliğini, marşın bestecisi Hakan Ali Toker, Ç. Esin Akıllı’nın desteğiyle üstlenirken, koro şefliğini Çiğdem Aytepe aldı.
Tamamen gönüllü olarak gelen kalabalık tarafından icra edilen marşın provalarında, sabır ve özveri ile çalışıldı.
Öğleye doğru 11’de Devlet Konservatuvarı’nda bulunan koro ve orkestra, yoğun çalışma programının ardından 17.00’de çalışmaları bitirdi.
“İnanıyorum ki Başardım”
Epoch Times’a konuşan Hakan A. Toker, “Bu yıl pek çok sanatçı 100. Yıl Marşı adında eserler ortaya koydu, siz neden marş yazma gereği duydunuz, sizin marşınızın diğerlerinden bir farkı var mı?” sorusuna yanıtı şu şekilde oldu;
“Bu yıl yazılmış olan 100. Yıl temalı eserlerin bir kısmını dinledim. Sürekli yenileri yaratılıyor; yaratan herkesin gönlüne, eline sağlık. Ancak en az bir tane Türk ulusunun duygularına tercüman olan, Türkiye’nin bugünkü koşullarını gözardı etmeyen ama karamsar da olmayan, umut veren ve marş niteliğinde (şarkı, türkü değil marş niteliğinde) bir esere ihtiyaç olduğunu gördüm. Böyle bir eser göremedim. 100. Yıl Marşı adı altında 100. Yıl şarkıları yazılmış. Marş niteliğinde olanların da içlerinde kalitesi içime sinen bir tane bulamadım. Aslında benim 100. Yıl Marşı yazmaya niyetim yoktu. Ama bu tür eserler çoğaldıkça ve bazıları yaygın eleştirilere maruz kaldıkça dayanamadım. Gerçekten bir eksik olduğunu düşündüm ve söylediğim niteliklerde bir marş yazdım. İnanıyorum ki başardım.”
“Gösterdiğim yön Atatürk’ün gösterdiği yönden başka bir şey değil”
Toker konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Yüz yıldır Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıları ve bizi hep bekleyecek olan tehlikeleri dile getiren; ancak bunları karamsar değil, umutlu bir pencereden ele alan; daha iyi bir Türkiye için ne yapılması gerektiğine dair yön gösteren sözler yazdım. Gösterdiğim yön Atatürk’ün gösterdiği yönden başka bir şey değil.
Bu eserin video kaydının hayata geçiriliş biçiminin özel bir tarafı var. Bu kayıt için Türkiye’nin dört bir yanından 140 kadar müzisyen gönüllü olarak bir araya geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Sevda Cenap And Vakfı’nın ayni destekleri ve onlarca yurtsever, Atatürkçü vatandaşımızın katkılarıyla bu müzisyenlerin ulaşım ve konaklama masrafları karşılandı. Müzisyenlerin çoğu Ankaralı Atatürkçülerin evlerinde misafir edildi. Kimse bir ücret almadı.”
Toker, “Gönüllülük esasına dayanmasını özellikle istedim; böylelikle projede yer alan herkesin Atatürkçü olmasını garantiye almış oldum. Bütün koro ve orkestra üyeleri, bütün teknik ekip, projeye ayni veya maddi sponsorluk yapan her birey ve kuruluş, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, laik Cumhuriyet taraftarından oluşuyor. Bu sayede bu marşı herkes ortak duygularla icra etmiş oldu.” şeklinde konuştu.
Eserin video kaydı, ekim ayında Hakan Ali Toker Youtube kanalından yayınlanacak: https://youtube.com/@HakanAToker/
Eserin notaları ve piyano eşliğinin kaydı; marşı öğrencilerine öğretmek, törenlerde söyletmek isteyecek tüm müzik öğretmenlerinin ve tüm Türk halkının kullanımına, bestecinin internet sitesinden karşılıksız olarak sunulmuş durumda: http://hakanalitoker.com/marslar.html
“Cesaret istiyor”
Projede koro şefliğini üstlenen Çiğdem Aytepe, koronun hazırlanması ve organize edilmesi sürecinde görev aldı. Aytepe çalışmalarda nasıl bir süreç gerçekleştiğini ve böyle bir projede yer almanın onda neler hissettirdiğini Epoch Times’a şu şekilde anlattı:
“100. Yıl Marşları hepimiz için önem taşıyordu elbette. Fakat 100. Yıl için marş yapacağız diye pek çok besteci bu işin belki de öneminden ve özünden uzaklaştı. Çok az iş gerçekten yüreğimize su serpecek, bizleri mutlu edecek düzeydeydi. Bunların en başında gelen marşlardan biri de bence Hakan Ali Toker’in marşı. Eseri gördüğümde çok mutlu oldum, diğer marşlara göre eserin sözleri bambaşka şeyler ifade ediyor. Çünkü Türk halkının düşüncelerini yansıtmak çok önemli. Yüz koca yıl geçti ve yüz koca yılda neler yaşadık hepimiz. Bütün bunları ifade eden bir şarkı, bir marş olması bence en önemli şey. İşte bu, bu projeye katılan kişileri bir araya getirdi, güçlendirdi.
Aynı zamanda bu sözleri yazmak büyük bir cesaret istiyor. Açık bir şekilde marşta diyorki “100 yıl boyunca yıkılmak istendi.” Yüz yıl önce de yıkılmak isteniyordu, şimdi de isteniyor, bütün bu süreçte de istendi ve bundan sonra istenecek. Burada Anadolu halkının, bu topraklarda yaşayan insanların, Türkiye topraklarında birleşen kişilerin ne dediği, ne şekilde bir araya geldiği çok önemli. Bunu söyleyen az kişi var ve Hakan Ali Toker bunu söylemiş ve birlikte söyletiyor herkese. Bu gerçekten cesaret isteyen bir şey. Gerçek çünkü. “
“Birbirimizi dinlediğimiz sürece her şey yoluna girdi”
Projede koordinatör ve orkestra şefi yardımcısı olan Çınar Esin Akıllı, Epoch Times’a şu şekilde konuştu:
“Buradaki görevim, kayda geçmeden önce orkestrayı çalıştırıp, hem koronun dengesi hem de orkestranın dengesini ardından da birbirinin arasındaki uyumu sağlamaktır. İlk gün deşifre yaptık sonrasında koro ile birleştik. Türkiye’nin her bir yanından İzmir, Hatay, Antalya, İstanbul gibi pek çok şehirlerden gelen müzisyenler tek bir amaç için geldi. Bir 100. Yıl Marşı. Bu milli mücadele ruhunu sesimizle, notalarımızla bu insanlara duyurmak için geldik. Bunun için İstanbul’dan kalkıp buraya geldim. İyi ki geldim ve çok güzel insanlarla tanıştım.
Daha da güzeli, sabit bir orkestra ile çalıştığımda az çok ekolünü bilirim. Örneğin CSO, Bilkent Senfoni, örneğin Borusan Filarmoni… Ancak burada her şehirden ayrı ayrı müzisyenler var. Tamamen bu işe gönlünü vermiş fakat farklı müzisyenler. Nasıl çaldıklarını bilmediğimiz toplama bir orkestra ile tabi ki iş ve uyum biraz daha zor oluyor. Ancak birbirimizi dinlediğimiz sürece her şey yoluna girdi. O yüzden mutluyum. Böyle bir projede yer aldığım için, hem orkestra da yer alıp hem de Hakan Ali Toker’e teslim ettiğim için gerçekten çok mutluyum. Umarım çok iyi bir şekilde yankılanır ve herkes bu marşı öğrenir. Çünkü bizim bunlara çok ihtiyacımız var.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.