Halkların Köprüsünden Çağrı: “Sınırları Açın”
Halklararası Dayanışma Köprüsü Derneği İstanbul, Ayvalık, Kuşadası, Datça, Mersin, Bodrum, Çanakkale’de eş zamanlı bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında Suriye, Afganistan ve Ortadoğu’daki savaşların emperyalist güçlerin çıkar savaşları olduğu ve bu savaşlar sonucunda milyonlarca insanın öldüğü ve bunun yanında milyonlarcasının da mülteci konumuna düştüğü ifade edildi.
Türkiye’nin de, Suriyeli mültecilere çalışma, barınma sağlık ve sosyal entegrasyon gibi konularda hizmet sağlamakta yetersiz kaldığı için onurlu bir yaşam olanağı sunamadığı ve bu insanların Avrupa’ya geçişlerinin de engellenmeye çalışıldığı bu yüzden mültecilerin risk alarak onurlu bir yaşama kavuşmak için yasa dışı yollarla Avrupa’ya ulaşmaya çalıştıkları dile getirildi.
Birleşmiş Milletler’in geçen ay yayımlanan 2015 yılı başlangıç verilerini içeren rapora da atıfta bulunulan açıklamada zorla yerinden edilmiş insan sayısının bu yıl 60 milyona ulaşarak rekor düzeye geldiği bildirildi. Türkiye’deki yaklaşık mülteci sayısının 3 milyon, Avrupa’ya geçebilen mülteci sayısının ise sadece 1 milyon olduğuna vurgu yapılarak şu anda Suriye içerisinde 7 milyon insanın yerinden edildiğini ve böyle devam edildiği takdirde bu sayıya bir 7 milyon daha ekleneceği ifade edildi.
Konu ile ilgili olarak da Suudi Arabistan, Katar gibi zengin devletlerin ve BM’nin bu konuda üstüne düşeni yapmadığı belirtilerek; “Avrupa Birliği mülteci politikasını değiştirmek ve bu krizi çözmek zorunda. Aksi halde Akdeniz’deki ölümlerden ve Balkanlar’daki kaostan sorumlu olacaktır” ifadeleri yer aldı.
Türkiye’nin doğusunda devam eden çatışmaların da yüzbinlerce Kürt vatandaşı zorla yerinden etme yolunda ilerlediğini ve bunun sorumlusunun da devlet olduğu ifade edilen bildiride tıpkı sürecin 90’larda yaşandığı gibi zorla bir iç göç yaratarak yüzbinlerce Kürt vatandaşı zorla yerinden etme yolunda ilerlediği söylendi ve “Tüm bu savaşların emperyalist yeniden paylaşım savaşları olduğunu ve emperyalist ülkelerin büyük çıkarları için yapıldığını biliyoruz. Bu paylaşımdan pay kapmaya çalışan, İŞİD ve benzeri gerici güçleri destekleyen bölge ülkeleri de masum değildir! Savaşları durdurmadan, yeni savaşları önlemeden mülteci kriziyle baş edilmesi olanaksızdır.” denildi.
Ayrıca “İnsanların mülteci konumuna düşmesinde pay sahibi olan ülkeler, bu yetmezmiş gibi 3 milyar Avro rüşvet karşılığı bu insanları ikinci kez ölüme mahkûm kılabilmekte ve Türkiye de bu para karşılığında kendi topraklarının toplama kampı olmasını pişkinlikle kabul edebilmektedir.” ifadelerine de yer verildi.
Bildirinin sonunda çözüm önerisi olarak savaşların derhal sona erdirilmesi ve Avrupa’nın mültecilere kapılarını açması gerekliliği savunuldu.