İleri Yaşlarda Hareketsizlik ve Diyabet: Zamanlama Önemli mi?

Araştırma sonuçlarına göre, uzun süreli oturma ile kan basıncı ve yorgunluk hissi artmaktadır.

Yetişkinler her zamankinden daha fazla zamanlarını oturarak geçiriyorlar ve çok azı gün boyunca ne kadar oturduğuna dikkat ediyor.

Sürekli oturmak sadece baş ağrısına neden olmaz. Diyabet ve obezite ile de ilişkisi vardır. (Stockfour / Shutterstock)

Bir dakikanızı ayırın ve oturma nedenlerimizi düşünün. İlk olarak, muhtemelen bunu okurken oturuyorsunuz. En yaygın oturma eylemlerinden bazıları şunlardır: yemek yemek, araç kullanmak, telefonla konuşmak, bilgisayar, televizyon veya mobil cihaz izlemek ve kitap okumak. Şimdi bir dakika da, hayatınız boyunca ne kadar oturduğunuzu düşünün.

Yaşlı Amerikalılar zamanlarının çok büyük bir kısmını oturarak geçiriyorlar. (Matthew Mclaughlin / Figshare, CC BY-SA)

Gerçek şu ki, insanların oturarak geçirdikleri süre yıllar geçtikçe artmıştır. Günümüzde internet alışverişi ve hazır yemek servisi gibi yenilikler sayesinde, birçok yaşlı yetişkin gün boyunca daha sık ve daha uzun sürelerde oturmaktadır. Bugün itibariyle ortalama yaşlı bir yetişkin, gününün uyanık geçen süresinin % 56 ila % 86’sını oturarak harcıyor. Bu kadar çok oturuyorlar.

Araştırma ekibimiz sağlıklı yaşlanmayı inceliyor ve uzun süreli oturmanın kalp hastalığına ve diyabete ne kadar katkıda bulunabileceğini araştırıyor. Yakın tarihli çalışmamız, yaşlı yetişkinlerin oturma sürelerinin giderek artmasının, yaşlanırken diyabete yakalanmaya neden olabileceğini düşündürmektedir.

Otururken Neler Olur?

Kalkmadan uzun periyotlarda oturduğunuzda, bacakların büyük ağırlık taşıyan kasları hareketsiz kalır. Hiçbir hareket olmadan bu kaslar, kanınızda bulunan şekerleri ve yağları verimli bir şekilde kullanamazlar – ve teorik olarak bu, kilo alımı ve diyabet gibi metabolik hastalıklara yol açabilir.

Aynı zamanda atardamarlarınızdaki kan akışının azalması, kan damarı duvarlarında hasara neden olan koşullara sebep olur. Bir yaşam süresi boyunca bu tür hasarlar, kalp hastalığı ve periferik arter hastalığı (atardamar tıkanıklığı) ihtimalini artırır. Ayrıca, bacak kaslarınız uzun süre çalışmadığında, kanlar damarlarınızda birikir ve bu da kan pıhtılaşması veya derin ven trombozu riskini artırır. Ayağa kalkmak ve etrafta dolaşmak bu süreçleri durdurabilir, ama çoğu zaman oturmaya devam ederiz.

Kan akışı “çalkantılı” hale gelebilir, bu da atardamarlara zarar verir. www.pexels.com

Oturma Kalıpları

Oturma kalıpları, insanların gün boyunca nasıl oturduklarını açıklar. Bazı insanlar genellikle bir seferde uzun süreli olarak otururlar, nadiren kalkarlar. Bunların uzun süreli oturma kalıpları olduğu söylenir. Diğerleri ise nadiren otururlar. Kısa sürelerde oturduktan sonra düzenli olarak kalkarlar. Bunların oturma kalıpları da kesintili olarak adlandırılır. Oturma kalıplarından hangisi size uygun?

Oturma süreleri farklı kalıplarla tanımlanır. (John Bellettiere / figshare.com, CC BY-SA)

Oturma Kalıpları Metabolik Sağlık İçin Önemli Midir?

Ortaya çıkan kanıtlar evet demektedir. Gözlemsel çalışmalardan, uzun süreli oturma kalıbına sahip yetişkinlerin kesintili düzenleri olan yetişkinlere kıyasla daha büyük bel çevresine, daha yüksek VKI’ne (Vücut Kitle İndeksi) sahip olduğunu ve kanlarındaki iyi yağ oranının daha düşük, kötü yağ oranının ve şeker seviyelerinin daha yüksek olduğunu öğrendik.

Dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılar, yağ ve şeker metabolizması ile ilgili problemlerin oturma kalıplarından kaynaklanıp kaynaklanmadığını test etmek için deneyler yaptılar. Yetişkinlerin her birini en az iki kez bir laboratuvara getirdiler ve bir günde yaklaşık sekiz saat boyunca sürekli olarak oturttular (aşırı uzun süreli bir oturma kalıbı). İkinci günde, katılımcılardan her 20 ila 30 dakikada bir kalkmaları istendi (oldukça kesintili bir oturma kalıbı). Kesintiler iki ila beş dakika sürdü ve çalışmaya bağlı olarak ayakta durma, yavaş yürüme, basit direnç egzersizleri veya orta yoğunlukta yürümeyi içeriyordu.

Araştırmacılar laboratuvar çalışmalarının çoğunu sentezlediler. Sonuçlar oldukça açıktı. Uzun süreli oturma kalıbı günlerinde, vücudumuz yağları veya şekeri kesintili kalıplarda olduğu kadar işleyemez. Uzun süreli oturma kalıbında kan basıncı ve yorgunluk da, kesintili oturma kalıbına sahip günlere kıyasla, daha yüksektir.

Yeni bir çığır açan bu laboratuvar çalışmaları, oturma kalıplarının vücudun, metabolizma olarak da bilinen, yağ ve şekeri nasıl işlediği üzerinde doğrudan etkisi olduğuna dair güçlü kanıtlar sağlamıştır. Gençlik ve orta yaş döneminde devam eden uzun süreli oturma kalıplarının, ileri yaşlarda diyabet gibi metabolik hastalıklara neden olabileceği fikrine yol açmıştır. Diyabetin gelişmesi uzun zaman alabileceğinden, bu sorunun bir laboratuvar çalışmasıyla test edilmesi yeterli değildir. Bu yüzden, soruyu cevaplamak için geniş topluluklar üzerinde gözlemsel incelemeler yaptık.

Oturma Kalıplarının Diyabetle İlgisi Var mı?

Kadın Sağlığı Girişimi’nden 65 ile 99 yaşları arasındaki 6.000’den fazla kadını ele aldık ve araştırma amaçlı etkinlik monitörleri kullanarak, yedi gün boyunca oturma kalıplarını ölçtük. Ayrıca elimizde incelediğimiz kadınların, diyabet teşhisi konulup konulmadığını da içeren 20 yılı aşkın bir döneme ait ayrıntılı sağlık kayıtları da vardı.

Beklendiği gibi en uzun süreli oturma kalıplarına sahip grup, en çok diyabetli kadının olduğu gruptu. En fazla kesintili oturma kalıbı olan grupta diyabetli kadın sayısı en azdı.

Beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite, ilaç kullanımı, kilo, yaş, alkol ve sigara tüketimi ve genel sağlık gibi diğer faktörlerdeki farklılıkları hesaba katmak için, gelişmiş istatistiksel yöntemler kullandık. Böylece oturma kalıplarının, bulguları etkileyen esas parametre olduğundan emin olduk. Bununla birlikte şu konuya dikkat etmemiz gerekti: kadınlara diyabet teşhisi konulmadan önceki döneme ait oturma kalıplarını ölçmediğimiz için, oturma kalıplarının mı diyabete etki ettiğini yoksa diyabetin mi oturma kalıplarını değiştirdiğini bilmiyorduk. Bunu çözmek için ek istatistiksel testler uyguladık. Bu testler de oturma kalıplarının diyabete katkıda bulunduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, özellikle sebep sonuç ilişkisinin çözümüne uygun, ek çalışmalara ihtiyaç vardır.

Bu, özellikle yaşlı yetişkinlerde oturma kalıpları ve diyabet ilişkisi hakkındaki ilk çalışma olmasına rağmen, sonuçlarımız genç bir grupla yapılan son bulgulara oldukça benzerdir. Hollandalı araştırmacılar 40 ila 75 yaşları arasında 2.500 yetişkin üzerinde çalışmış ve uzun süreli oturma kalıplarının Tip 2 diyabet ve metabolik sendromla (kalp hastalığı, felç ve diyabet riskini arttıran bir grup belirtiyle) ilişkili olduğunu bulmuştur.

Sonuçlar ve Öneriler

Çalışmamızın bulguları ve Hollandalı araştırmacıların bulgularına dayanarak, daha önceki epidemiyolojik veriler ve laboratuvar deneylerinden elde edilen bulgular açısından bakıldığında, oturma kalıplarının büyüyen uluslararası diyabet salgınının artmasına neden olabilme ihtimali görülmektedir.

Bununla birlikte, tüm bilimsel çalışmalarda olduğu gibi, bu ilk birkaç çalışma sadece hikayenin başlangıcıdır. Bu konuda çok daha fazla çalışma olacaktır. Şu an için şu ihtimal vardır: Amerikan Diyabet Birliği tarafından önerildiği gibi, özellikle uzun süreli oturmalarınız hafif aktivitelerle ya da daha iyi ihtimalle orta yoğunluklu aktivitelerle kesiliyorsa, oturma alışkanlıklarınızı değiştirmeniz, diyabetten korunmanıza katkı sağlayabilir.

Amerikan Diyabet Derneği’nden öneriler. (Matthew Mclaughlin / figshare.com, CC BY-SA)

 

Yazarlar, bu öyküyle ilgili yardımlarından dolayı Dr. Jonathan Unkart‘a içtenlikle teşekkür etmek istiyorlar. John Bellettiere, California San Diego Üniversitesi‘nde doktora sonrası araştırma görevlisidir. Andrea LaCroix, California San Diego Üniversitesi‘nde epidemiyoloji profesörüdür ve Matthew Mclaughlin, Newcastle Üniversitesi‘nde doktora öğrencisidir. Bu makalenin orijinali The Conversation‘da yayınlanmıştır.

 

Yazanlar: Andrea Lacroix, John Bellettiere ve Matthew Mclaughlin

Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.