CHP’nin tüzük kurultayı öncesi İstanbul İl Danışma Kurulu’nda konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bu hazırlık iktidara yöneliktir, halktan uzak gündemlere ayıracak vaktimiz yok” dedi. İl Başkanı Özgür Çelik ise “CHP, iktidara kilitlenmiş durumda, tek hedefimiz iktidar” ifadelerini kullandı.
CHP’nin gelecek hafta sonu düzenlenecek tüzük kurultayı öncesinde İstanbul İl Danışma Kurulu, bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde toplandı. Toplantıya CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski genel başkanlar Hikmet Çetin ve Altan Öymen, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İl Başkanı Özgür Çelik, milletvekilleri, belediye başkanları ve partililer katıldı.
Toplantıda konuşan İmamoğlu “Tarihi bir dönemeçte ve büyük bir dönüşümün eşiğinde olduklarını söyleyerek şu açıklamalarda bulundu:
Partimizin değişim adımlarıyla başlayıp, ülkemizin değişimiyle devam edecek olan bu sürecin her birimizin üzerinde büyük sorumluluğu var. Her birimiz Cumhuriyet Halk Partililer olarak bu sorumluluğun karşılığını hissetmek, anlamak ve büyük bir çaba vermek zorundayız. Biz adımlarımızı doğru biçimde atmaya devam ettikçe emin olunuz sadece partimiz değil, Türkiye doğru yolda ilerleyecek ve geleceği çok daha güzel olacak. Biz başarırsak Türkiye başaracak ve eminim hep birlikte başaracağız. Önce kendimizi, sonra ülkemizi değiştireceğiz. Ve eminim bunu da hep birlikte başaracağız. Bu dayanışmanın ortak aklın zaferi olacak. Hukukun, adaletin, özgürlüğün zaferi olacak. Cumhuriyetin, demokrasinin ve halkımızın zaferi olacak. Bu güzel ülkemiz cennet vatanımız Türkiye’mizin zaferi olacak. Bu ülkeyi bir kişinin iradesiyle onun aklına ve onun çıkarlarına mahkum eden bir anlayışa karşı siyasetin zeminini genişleterek en kapsayıcı hale getirerek hep birlikte ilerleyeceğiz.
Toplumun en geniş ortak paydalarını halkın ortak çıkarlarını esas alarak en güçlü katılımla ilerleyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’yle toplum arasında 2019’da başlayıp 2024 yerel seçimleriyle çok daha güçlenen, çok değerli bir ilişki süreci var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel önemini ve değerini çok iyi bilen vatandaşlarımız partimizin halkçı ve icraatçı yönünü de bizzat yaşayarak, deneyimleyerek ve bu yönüyle takdir eden bir süreci görme fırsatı buldular. Partimizin yerel yönetim başarıları, iftira ve hurafelerle Cumhuriyet Halk Partisi’ni karalamaktan başka hiçbir meziyeti olmayanları toplumun karşısında etkisizleştirdi ve değersizleştirdi.
“Bize duydukları güveni boşa çıkarmamamızı istiyorlar”
Kendi içinde doğru dürüst bir siyasi rekabet yaşamayan, parti içinde demokrasiden nasibini almamış yapıların ekonomide, demokraside, adalette, güvenlikte yaşanan büyük krizlerin temel nedeni olduğunu milletimiz bu süreçte çok daha net bir biçimde gördü ve anladı. Vatandaşlarımız Cumhuriyet Halk Partisi’yle birlikte yeni bir yola girmeye hazır olduklarını bize net olarak açıkça gösterdiler.
Çarşıda, pazarda, gittiğimiz her yerde, memleketimizin her köşesinde halkımız böyle bir inancı olduğunu bize net olarak gösteriyorlar ve inanınız milletimiz hazırlar. Bizden tek bir talepleri var. Bize duydukları güveni boşa çıkarmamamızı istiyorlar. Yalnızca Cumhuriyet Halk Partili yöneticilerin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının değil, Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün hatta seçmenlerinin de duyulan güveni hak etmeye devam etmesini, sorumluluk almamızı, hep beraber sorumluluk üstlenmemizi ve bunun gereğini yerine getirmemizi bekliyorlar.
“Türkiye’miz büyük bir değişimin eşiğindedir”
Bu değişimden toplumun bütün kesimlerinin aynı ölçüde mutlu ve kazançlı çıkacağını bizler çok iyi biliyoruz. Çünkü hedefimiz bu, gayretimiz de açıkçası bunun için. Milletimizin tamamının faydalanacağı bir süreci milletimizin huzuruna getirmek. Bu hedeften asla vazgeçmeyeceğimizi, toplumu bütün olarak kucaklamaya devam edeceğimizi kanıtlamanın en etkin yolu; kararlı olmalıyız. Asla doğruları yapmaktan, milletimizin beklentilerini karşılamaktan vazgeçmemeliyiz.
Partililer olarak kendi aramızda demokrat ve adaletli, eşit ve kardeşçe ilişkiler kurmak ve bunun zeminini kurumsallaştırmak, böylesi bir sürecin en önemli başlangıç anıdır. Bu yönüyle hep birlikte beraberce ortak akılla aynı masada buluşabilmenin, amasız, fakatsız konuşabilmenin, memleketimizin, dertlerini, sorunlarını çözebilme konusunda en üstün gayreti ortak akılla koyabilmenin ilkeli davranışını partimiz için, memleketimiz, milletimiz ve Türkiyemiz için ortaya koymak her Cumhuriyet Halk Partilinin zorunluluğudur. İşte tam da bu yolda tüzük kurultayımız çok önemli bir kaldıraç olacaktır. Dünyanın en demokratik tüzüğünü de kaleme alsanız, bu tüzüğün hazırlanma sürecinde bir demokratik meşruiyet sorunu varsa istediğiniz sonucu elbette elde edemezsiniz. Ortak aklın, ortak hissiyat ve ideallerin ifadesi değilse o tüzük aslında buz üstüne yazılmış olur.
Oysa biz partimizin tüzüğü yüreklere, vicdanlara kazınsın ve herkes tarafından kabul görsün istiyoruz. Onun için tüzüğümüzü yani birbirimizle ve toplumla kuracağımız ilişkilerin niteliğini belirleyeceğimiz kurultayımızı en güzel şekilde hazırlamak hepimizin görevidir.”
“Kurultayımızı tam bir ortak akıl şenliğine dönüştürmeliyiz”
Kurultayımızı en güzel şekilde hazırlamak hepimizin görevidir. İstanbul’da atılan ve ülkemizin farklı illerinde atılmasını beklediğimiz kapsayıcı, buluşturan, birlikte düşünen ve düşündüren adımların her birisini çok önemsiyorum. Bu yönüyle kurultayımızı tam bir ortak akıl şenliğine dönüştürerek gerçekleştirmeliyiz. Tüzük kurultay öncesinde işlettiğimiz katılımcı mekanizmaların, yoğun istişare süreçlerinin, çalıştayların, danışma kurulu toplantılarının tam da bu meşruiyet arayışı gerçeğinin karşılığını verdiğini ve gösterdiğini düşünüyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak en güzel tüzük kurultaylarından birisini, hatta umuyorum birincisini en katılımcı şekliyle milletimizin hürriyet ve istiklal mücadelesinin yıl dönümünü kutladığımız bu haftadan başlayarak, partimizin kuruluş yıl dönümüne doğru gidecek süreci en kaliteli şekilde hazırlayacağına inanıyorum. Bu konuda çok kıymetli Genel Başkanım Sayın Özgür Özel ve ekibine yürekten inanıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak ortak aklı ve milletin vicdanını hakim kılmak için inanıyorum partimiz en iyi şekilde hazırlanıyor.
“Bu hazırlık bir iktidar hazırlığıdır”
Yapılan kurultay hazırlığının bir iktidar hazırlığı olduğunu da ifade eden İmamoğlu, “Bu hazırlıkta boşa harcayacak içe dönük halktan uzak gündemlere ayıracak tek bir dakikamız bile yoktur. Birbirimize vakit ayıralım, konuşalım, halleşelim, helalleşelim, konuşalım ama bütün bu konuşmalar kendi içimizde ve aramızda suhuleti sağlamak, işbirliğini oluşturmak adına kaliteli bir süreç şekliyle ilerlesin. Kamuoyuna farklı yönleriyle yansıyarak milletimizin temel gündemini, sağa sola esnetecek bir biçimde gündemi meşgul etmemesini diliyorum.
İnanınız bir dakikamız yok bile derken çok çalışmamız, iş üretmemiz, belediyeler olarak özellikle yükümüzün ne kadar büyük olduğunu bilen bir ekip olduğumuzu da ifade etmek isterim. Yine genel başkanımızla birlikte merkez yönetimimizle, tüzüğe belki de altlık olabilecek bir biçimde ilerleyen zaman diliminde bunların da partimizin en üst düzeyde yönetim biçimine ve organizasyon şemasına eklenecek bir biçimde yerel yönetimle ilgili atılan kurumsallaşma çalışmalarını da takdirle izliyor bir parçası olmaktan da gurur duyuyorum” dedi.
Bu çalışmanın ve hep birlikte başaracağımıza olan inancımızın önemli bir aşaması olan Tüzük Kurultayı’nı önemsediğim gibi sonrasında tariflenen altı aylık partimizin programına hazırlama sürecini en az tüzük kadar önemsiyorum. Bu dönemde aslında ülkemizin nasıl bir geleceğe hazırlandığını Cumhuriyet Halk Partisi’nin değişimle birlikte nasıl bir süreci inovatif bir biçimde hazırlamaya çalıştığını gösterecek bu çalışmanın sonucu milletimizin önüne bir seçim programının ana omurgasını oluşturacak şekliyle çıkmasını umut ediyorum.
Çelik: 31 Mart’ta ektiğimiz tohumları büyütme zamanı
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de konuşmasında, 31 Mart başarısını anımsatarak, “Değişmeyen tek değişimin kendisidir felsefesiyle İstanbul değişime öncülük etmiştir. İstanbul kongremiz, olağan kurultayımız sonrası elde ettiğimiz 31 Mart başarısı bizim için bir sonucu değil bir başlangıcı ifade ediyor. Şimdi 31 Mart’ta bu topraklara ektiğimiz tohumları büyütme zamanı. Hep birlikte bu topraklarda umudu büyütmek gibi bir görevimiz ve tarihsel sorumluluğumuz var. Bu dönemin yöneticileri olarak değişimi derinleştirmek, gelecek kuşaklara demokratik, özgür ve eşit bir Türkiye bırakmak gibi çok önemli bir görev ve sorumluluğumuz var” dedi. CHP yöneticilerine üç önemli görev düştüğünü belirten Çelik, o görevleri şöyle sıraladı:
CHP olarak değişimi derinleştirmek için demokratik ve halkçı bir düzeni tesis edilmesi için bizlere, CHP yöneticilerine üç önemli görev düşüyor. Birinci görevimiz demokratik bir parti tüzüğünün demokratik bir yönetim tarzının ön koşulu olduğu bilinciyle parti içi demokrasiyi güçlendirecek tüzük değişimini sağlamak. İkinci görevimiz çağın koşullarına uygun toplumun ihtiyaçlarını önceleyen parti programını oluşturmak.
Yeni dönemde iklim krizi, sosyal adalet, ekonomik eşitsizlik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi günümüzün en büyük sorunlarına çözüm üretecek politikaların temelini yeniden atacak bir parti programına ihtiyacımız var. Tarımda teknolojide sanayide üreten Türkiye’yi hep birlikte hayata geçirecek bir parti programına ihtiyacımız var. Türkiye’nin demokrasisini güçlendirecek bir parti programına ihtiyacımız var. Üçüncü görevimiz de yerel yönetimlerimizin temel ilkelerini belirleyerek, sosyal demokrat belediyecilik uygulamaları sürdürülebilir başarı içerisinde kalıcı hale getirmek.
Bu üç önemli görevin ilki olan tüzük değişikliği için bugüne kadar İstanbul’da 39 ilçemizde danışma kurulu toplantılarımızı gerçekleştirdik. Danışma Kurulu toplantılarının raporlarını genel merkezimizle paylaşıyoruz. İstanbul’un sesi dijital platformu üzerinden üyelerimizin hukukçularımızın verilerini topladık. Üç dört gün gibi kısa bir süre içerisinde ‘İstanbul’un sesi.org’ sitesine on binin üzerinde insan ziyaret etti. Üç binin üzerinde katılımcı görüş ve önerilerini bildirdi. Onun da raporunu hazırladık. Sonrasında İstanbul’un akademisyenleriyle, fikir kulüpleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla meslek örgütleriyle, sendikalarıyla kadın ve gençlik örgütleriyle örgütümüzün tüzük komisyonlarının buluştuğu bir çalıştayı gerçekleştirdik ve çalıştayımızın raporunu hazırladık.
Bugün de burada kurultay delegelerimiz başta olmak üzere danışma kurulumuzla, danışma kurulumuzun tüm üyeleriyle önerilerin toplanacağı tüzüğe yönelik bir toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Birkaç gün gibi kısa bir süre sonra kurultay delegelerimizle de daha dar bir toplantıyı gerçekleştirerek tüzüğe dönük son toplantımızı gerçekleştirmiş olacağız. Ve Ankara’da kurulacak Tüzük Komisyonu’na hep birlikte İstanbul’un sesini yansıtmış olacağız.
“Umudu yeniden aşılamayı başarmış CHP”
Bu üç görevimizi gerçekleştirmek ve genel seçimleri kazanmak için var gücümüzle çalışmak gibi tarihi bir görevimiz daha var. Bu üç görevin yanında ilk seçimi kazanmak gibi büyük bir görevi de hep birlikte göğüslemek zorundayız. CHP’nin yönetim tarzının merkezi iktidara gelme zamanı gelmiştir. Bugün Türkiye’de iki farklı yönetim tarzıyla karşı karşıyayız. Bir tarafta 22 yılın sonunda becerisi ve enerjisi kalmamış bir merkezi iktidar var. Bir tarafta Türkiye’nin birinci partisi olarak bu topraklara umudu yeniden aşılamayı başarmış CHP var.
Bir tarafta rantçılar var, bir tarafta halkçılar var. Bir tarafta çiftçilerin yetiştirdiği ürünleri satamayıp yola dökmesine sebep olanlar var, bir tarafta çiftçilere mazot desteği, fide desteği gübre ve tohum desteği sağlayarak üretimi teşvik eden CHP’li belediyelerimiz var. Bir tarafta emekliyi 12 bin 500 liraya işçiyi 17 bin 2 liraya mahkum edenler var, bir tarafta pazar desteğiyle kent lokantalarıyla kentsel dönüşüm desteğiyle emekli evleriyle emekçinin yanında olan sosyal demokrat belediyelerimiz var. Bir tarafta işsizliğe sebep olanlar var, bir tarafta istihdam ofisleriyle işsizliğe çare arayan CHP’li belediyeler var. Bir tarafta eğitimi geriye götürenler, öğrenciyi yurtsuz, çocukları okula aç gönderenler var, diğer tarafta çocuk kreşleriyle, öğrenci yurtlarıyla kırtasiye desteğiyle beslenme çantalarıyla öğrenci ye projeleriyle öğrencilerin yanında olan halkçı belediyelerimiz var. Bir tarafta İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede iptal eden iktidar, diğer tarafta kadın yönetici sayısını artırarak istihdamı önceleyen hayatın her alanında eşitlik mücadelesini destekleyen halkçı belediyelerimiz var. Bir tarafta gençlerin geleceğe dair umutlarını karartanlar var, bir tarafta yurtlarla burslarla istihdam meslekleriyle kültürle sanatla sporla gençlerin yanında olan CHP’li belediyelerimiz var. Bir tarafta anayasayı ayaklar altına alan, demokrasiyi zedeleyen sağlık sistemini çökerten halkı yokluk ve sefalete sürükleyen bir iktidar var, diğer tarafta Rize’den Tekirdağ’a, Ordu’dan Gaziantep’e çiftçinin sesi olan Gebze’den Ankara’ya emekçinin emeklinin sesi olan CHP var. Demokrasi eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren partimizin genel başkanı var.
“Tek bir parolamız var: İktidar iktidar iktidar”
Türkiye hem gerici 12 Eylül Anayasası’nı aşacak hem de tek adam rejimini aşacak demokratik laik çağdaş bir anayasa yapacak güce ve birikime sahiptir. Bu sürecin öncüsü kurtuluş ve kuruluşun partisi CHP olacaktır. İki çift sözümüz de her gün televizyon ekranlarında köşe yazarlarıyla sipariş yazılarla partimizi tartışan bazı gazetecilere bazı siyasilere olsun. Zamanında resim çizen bir kişiye bir şair şöyle bir tavsiyede bulunmuş: Şuraya denizi çiziyorsun ya suları maviye boyuyorsun ya balıkları balıklar üstüne koyuyorsun ya sabahın serinliğini çiziyorsun ya balıkçıları çiz balıkçıları. Geceyi de çiz, doğacak günü de. Yoksulluğu çiz, çaresini de geleceği de çiz, geleceği de. Buradan her gün partimizi ekranlarda tartışan bazı gazetecilere bazı siyaset mühendislerine sesleniyorum: Balıklar martılar çok güzel, ama biraz balıkçıları da yoksulluğu da konuşun.
Türkiye’nin birinci partisini stratejik olarak yıpratmak için her gün tartışmak yerine cesaretiniz varsa kevgire dönen sınırlarımızı konuşun. Okullara kayıt yaptırmak için kara kara düşünen aileleri konuşun. Değersizleşen pasaportlarımızı konuşun. Yoksulluğu yolsuzluğu konuşun. Vakıf üniversitelerine kayıtlar 1 milyona dayanmış durumda. Çocuğunu üniversiteye nasıl kayıt ettireceğini düşünen anneleri babaları konuşun. Biraz da halkın sorunlarını konuşun. Son olarak şunu ifade etmek isterim: CHP yöneticileri örgütümüz iktidara kilitlenmiş durumda. Bu hedefi görmek her CHP’linin görevidir. Her CHP’li seçmenin beklentisini iyi bilmelidir. Hangi makamda olursak olalım, parti içi süreçleri kendi içimizde değerlendirip tek bir hedefe odaklanmalıyız. Tek bir parolamız var: İktidar iktidar iktidar.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.