İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 30 Ekim’de 6.9’luk deprem felaketi yaşayan İzmir’i, kurmaylarıyla birlikte ziyaret etti.
Ekrem İmamoğlu’nun açıklamaları şöyledir :
“İstanbul’un en önemli sorunu nedir? dediğimizde, kayıtsız şartsız bir gerçek var ki deprem… Dolayısıyla biz depremi konuşmalı, çözüm bulmalı, sorgulamalı ve bilmeliyiz ki deprem doğanın bir gerçeği…
Ama insanı öldüren şey deprem değil, ne yazık ki insanın kendi eliyle yaptığı yapılardır. Bu iki kere iki eşittir dört anlamında net bir tanımdır. O bakımdan bizim afet öncesi ve sonrası diye konuştuğumuz iki aşama var. Şu an afet sonrasını yaşıyoruz.
Konuştuk dayanışmayı, paylaşmayı, kurumlarımızın senkronize olması, her noktada aslında deneyimliyiz bu yaraları sarabiliyoruz. Ama giden geri gelmiyor. Canları kaybediyoruz. İnsanlarımız ölüyor. Aynı zamanda mal kaybı yaşıyoruz. İstanbul depremi, büyük deprem gerçekten Türkiye’nin bağımsızlık sorunudur. Hem ekonomik, hem can kaybı hem de bize kaybettireceği motivasyon olarak. O zaman Bizim afet öncesini, afet sonrasından çok daha fazla ele almalı, tartışmalı ve çözüm bulmalıyız.
Tabiri caizse depreme dair depremin kendi içerisinde bir seferberlik duygusu ile bu konuya sarılmalı her konusuna özenle ilgi göstererek çözüm üretmeliyiz.
Gerçekten yerelde sıkı bir sistem oluşturulmalı. Yerel derken illaki işin başına oradaki belediye başkanı tümüyle gezsin anlamında bir iddiayı söylemiyoruz. Bütünlükçü bir kavramla depremin bir konsey şeklinde ele alındığı bir sistem oturtulmalı.
Boş gündemlerle ne şehirlerimizi ne ülkemizi kimsenin yormaya hakkı yok. Bir boş gündem söyleyeyim mi size? Kanal İstanbul mesela. Boş gündem. Nedir yani. Yapılmaması için bin tane sebep söylüyoruz. Yapılması için tek bir sebep söyleyen yok. Ama her gün gündemde. Neymiş geçen hafta yolların kamulaştırılmasıymış. Burnumuzun dibinde İzmir’de canımız yanmış. İstanbul’da her gün tedirginlik içerisindeyiz, Kanal İstanbul konuşuyoruz. Boş gündem. O bakımdan deprem bizim ana meselemizdir. Bu konuda Türkiye’nin bütün yerel yönetimleri, kurum ve kuruluşları dayanışma içinde olmalıdır. Türkiye’nin bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı bir arada olmalıdır. Bu sorunu çözmeliyiz. O zaman daha dik ve korkusuz geleceğe bakabiliriz.”
Tunç Soyer’in açıklamaları ise şöyledir :
“Enkazdan kurtulan 5-6 tane çocuğumuz var. Çok şükür, hepsinin sağlığı gayet iyi. Enkazda 114 vefatımız var, 107 de canlı kurtardık. Neredeyse yarı yarıya. Enkazların toplanması da bitti” bilgilerini paylaştı. İBB’nin süreç içinde verdiği desteğe teşekkür ettiğini kaydeden Soyer, “İlk anda hem Genel Sekreter hem de Genel Sekreter Yardımcıları geldiler. Sağ olsunlar. En can alıcı noktalarda, en fazla nasıl faydalı olabilirsek diye büyük gayret ettiler.
Bu, İzmir depremi değil aslında. Yani İzmir’in bildiğimiz fayları kırılmadı. 70 kilometre ötede, Ege Denizi’nde bir fay kırıldı. Üstelik çoğu bilim insanının da bilmediği bir fay kırıldı. Buna rağmen bu kadar büyük bir hasarla karşı karşıya kaldık. İzmir’in karasında, bildiğimiz faylardan biri kırılsaydı bu şiddette, kim bilir ne büyük felaket olacaktı. Biz de bunu sadece bir uyarıcı depremi olarak alıyoruz. Bu, hepimiz için çok hayati bir mesele. Çok ucuz atlattık diye bakıyoruz.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.