Johan Cruyff ile La Masia ve Barcelona Futbolunun Doğuşu
Bugün herkes Barcelona futbol takımını ve elde ettiği muazzam başarıları konuşuyor. Peki bu muazzam başarı nasıl geldi? Bir anda mı ortaya çıktı? Elbette ki değil. Bu başarının sırrı 30 yıldan fazla bir zaman öncesine dayanıyor.
Hollandalı futbol adamı Johan Cruyff, Barcelona futbol takımı için büyük anlamlar ifade eden bir isim. Aslında Cruyff, Barcelona takımının kaderini belirlemiş olan kişidir diyebiliriz. 1970’lerde futbolcu olarak kapısından girdiği Barcelona’ya daha sonra teknik direktör olarak da damgasını vurmuştur. Barcelona “La Masia” isimli altyapı sistemini Hollandalı futbol adamına borçludur.
Takım büyük yıldızlara sahip olmasına rağmen kolektif futbol anlayışı ile göz kamaştırıyor. Birbirinden teknik ayaklar sahada müthiş uyumlular. Oyuncular son derece profesyonel ve Real Madrid’li futbolcuların aksine oldukça mütevaziler. Takımın yıldızı Messi, üst üste 2 yıldır Altın Top ödülünü kazanmasına rağmen mütevaziliğini koruyor. Dahası 2010’un üç altın top adayı da Barcelona’lı futbolcular idi. Bu başarının anahtarı ise Barcelona’nın futbol akademisi “La Masia”.
32 yıllık bir geçmişi olan La Masia’nın doğuşundaki en büyük pay Johann Cruyff’a ait. Cruyff futbolcu olarak Barcelona’ya geldiğinde 1973 yılı idi. O dönem takımın başında, Hollanda futbolunun en değerli teknik direktörlerinden biri olan Rinus Michels vardı. Michels 60 lı yıllarda Ajax takımına Total Futbol teorisi ile büyük başarılar yaşatmış bir teknik adam idi.
Sarı Fare lakaplı Cruyyf’ın futbolcu olarak takıma gelmesiyle birlikte, “Total Futbol” sistemi Barça’da da sonuç verdi. Cruyff takıma gelmeden önce 8 maçta sadece 2 galibiyet alabilen Barcelona, Cruyff’un takıma katılmasıyla birlikte 26 maç hiç yenilmedi ve şampiyonluğa ulaştı.
Barcelona 14 yıldan bu yana ilk defa şampiyon oluyordu. 1974′ Şubat’ındaki unutulmaz Real Madrid derbisinde Cruyff 1 gol 3 asist yaparak geceye damgasını vurmuş, Barcelona ezeli rakibini 5-0 lık bir skorla darmadağın etmişti.
Cruyff, Barcelona’ya futbolcu olarak veda ederken kulüp başkanından bir altyapı okulu açmasını istedi. Başkan da onu kırmadı ve bu isteğini yerine getirdi. İşte böylece Barcelona’nın gelecekte elde edeceği büyük başarıların temeli de atılmış oluyordu.
Cruyff 9 yıl sonra Barcelona’ya teknik adam olarak geri döndü. Takımı 8 yıl boyunca çalıştıran Cruyff bu süreç içerisinde tam 11 kupa kazandı. 1991-1994 döneminde Barca, 4 kez üstüste şampiyon olma başarısını gösterdi. Cruyff Barcelona tarihindeki en başarılı teknik adam olmuştu. Elbette ki Hollandalı teknik adamın bu göz kamaştıran başarısındaki en önemli etken, oyun felsefesine ayak uyduran doğru transferlerdi. Romario, Koeman, Laudrup ve Stoichkov’u transfer eden Cruyff, İspanyadan da Zubizarreta, Goicoechea, Beguiristain ve Bakero’yu kadroya dahil etti. Cruyff’un altyapıdan A takıma taşıdığı isimler ise Guardiola, Ferrer ve Amor’du. Bu futbolcularla müthiş bir başarı yakalayan Barça, “Rüya Takım” olarak adlandırılmaya başlandı.
Aslında Cruyff’ın amacı bu sistemi mekanikleştirmek idi. O yüzden altyapı ile yakından ilgileniyordu. “Total Futbol” felsefesini genç yaşta futbolculara kazandırıp, A takıma geldiklerinde sistemin mükemmel bir şekilde işlemesini amaçlıyordu. Bu gerçekleştiğinde Barcelona başarıya doymayan bir klüp haline gelecekti.
Peki, bu “Total Futbol” nedir? Bir takımın bu türde bir futbol oynayabilmesi için öncelikle kollektifliği özümsemesi gerekiyor. Bu bir zorunluluk. Daha sonra ise oyun stratejinizi kolektif bilinç üzerine inşa etmeniz gerekiyor. Bu süreçteki en hayati şeylerden birisi de futbolcular arasındaki koordinasyon. Stratejinizin sonuç vermesi, bu koordinasyona bağlı.
Hem bireysel hem de taktiksel anlamda büyük bir yetenek olan Cruyyf, Total Futbol anlayışına büyük katkılar sağladı. Rakiplerini çok iyi analiz edebilen Sarı Fare oyuncu ilişkilerini de çok iyi biliyordu. Barcelona’ya gelmeden önce çalıştığı Ajax takımı onun için bir staj yeri gibi olmuştu, dolayısıyla Barca’ya hazırlıklı gelmiş ve öğrendiklerini mükemmel bir biçimde uygulamıştı.
Cruyff’un oynattığı futbol, Michels’ın “Total Futbol”unun yeni bir versiyonuydu aslında. Getirdiği en büyük yenilik, savunma ile hücum hattında oynayan oyuncuları birbirine yaklaştırmak oldu. Cruyff, “İleri uçtakiler en fazla 15 metre koşmalı” diyordu. Çok iyi incelendiğinde Cruyff’un Barça’sıyla bugünkü Guardiola’nın Barça’sı arasında oyun felsefesi açısından bir farkın olmadığı açıkça görülecektir. Zaten birçok futbol otoritesine göre de Guardiola’nın Barça’sı, Cruyff’un Barça’sının bir devamı…
Cruyff’ın sözleri aslında durumu özetliyor: ‘‘Barça’nın şimdiki antrenörü benim eski talebem Guardiola, göreve başladıktan sonra altyapıdan belli bir oyun stili ile gelen gençlere güvendi; aynen benim gibi. Tıpkı kendisinden önceki örnekler Van Gaal ve Rijkaard gibi. Dolayısıyla Barça’nın çizgisi değişmedi, aynı oyun felsefesiyle yoluna devam ediyor”.
Barcelona’nın oyun sistemindeki en önemli kavram ‘‘Hareket.’’ Top bir futbolcunun ayağındayken diğer 9 futbolcu hareket halinde olmak zorunda. Bu hareketlilik çok önemli. Kaymaları çok iyi yapan Barça, boş ve müsait olabiliyor ve top geçişlerinin hızını artırabiliyor. Barça’nın oyununda top ayağında olan oyuncu en az öneme sahip olan futbolcu. Diğerleri ise ayağında top olana uyum gösterir, topu alacak ve verecek durumdadırlar. Pek çok antrenör top ayağında olan oyuncudan pas vermesini ve hareket etmesini ister. Barça’da ise durum farklı, pası veren, yerinde kalır. Bu noktada en önemli unsur, pasın doğru şekilde verilmesi.” Bu pas alış verişlerinde Cruyff “teknik”e dikkat çekiyor:
‘‘Futbolda sürekli telaffuz edilen teknik, benim için topla cambazlık yapmak değil, topu doğru ayakla, doğru hızda vermektir. Ufak bir gecikme, her şeyi bitirebilir.”
Cruyff oyuncuların fiziksel özellikleriyle de ilgili dikkat çekici yorumlar yapıyor: “Futbol bir ayak oyunu olduğu için, topun yeri terk etmemesi gerekiyor. Bunun başarmak ve çok iyi bir futbolcu olmak için iri yarı, uzun boylu olmak önemli bir şart değil. Aslında kısa boylular iki önemli avantaja sahip olabiliyorlar; boyları kısa olduğundan sahayı daha iyi görebiliyor ve yapılması gerekeni en hızlı şekilde yerine getirebiliyorlar. Böylece oyun vizyonları ve teknikleri daha da gelişiyor. İkinci avantajları ise tekniği fiziksel özelliklerinden daha iyi olan biri, iki ayağını da kullanabiliyor.”
Cruyff Barcelona ile benzer futbolu oynayan tek takımın Arsenal olduğunu söylüyor. Fakat arada elbette farklılıklar var. Arsenal topu kaybedince geriye yaslanıp rakibini bekliyor, Barcelona ise rakibe ileri uçta pres yapmaya başlıyor.
Cruyff bu futbol stilinin daha da geliştirilebileceğini söylüyor ve bunda zihinsel yapının çok önemli olduğunu belirtiyor. Bunu başarabilmek ve sistemi işletebilmek için oyuncular şımarmamalı, aşırılığa kaçmamalı, ayakları yere basmalı, kazanılan başarılara rağmen başarıya aç olmalılar, davranışlarında bir değişiklik olmamalı, profesyonel olmalı ve birlikte çalışmaktan keyif almalılar. Bugünkü Barcelona takımına baktığınız zaman durumun bu olduğunu kolayca görebiliyorsunuz.
Yoruma kapalı.