Kılıçdaroğlu CNN’de Gündeme İlişkin Soruları Yanıtladı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programı Tarafsız Bölge’de Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, Doğan TV Ankara Temsilcisi Hande Fırat ve Ahmet Hakan’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, ağırlıkla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve AKP’yi eleştirdi. Özgürlükçü demokrasiyi Türkiye’ye getirerek Türkiye’ye dördüncü devrimi getireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, Bülent Arınç, Atatürk resminin indirilmesi, parti içi yönetim, anayasa süreci ve güneydoğu sorunları hakkında  soruları cevapladı.

İlk olarak Bülent Arınç ile ilgili sorulara cevap veren Kılıçdaroğlu, Arınç’ın Dolamabahçe’de konuşulanların  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Yalçın Akdoğan tarafından aktarıldığını ve bunu  kendisine Yalçın Akdoğan’ın söylediğini ve bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dürüst davranmadığın açıkladığını söyleyerek bu konuda Arınç’ın bir vicdan mühasebesi içerisinde olduğunu düşündüğünü söyledi.  “Bu çınarın gölgesinde gün görmemiş hakikatler var” cümlesi için de Arınç’ı sürekli olarak bu konuda eleştirdiklerini ve Arınç’ın çok şey bilmesine rağmen konuşmamasını kendisine yakıştıramadıklarını söyledi. Sizce bu örgütlü bir davranış mı yoksa kişisel bir patlama mı?” sorusuna ise Kılıçdaroğlu, bunun kişisel bir patlama olduğunu ve AKP’yi dağıtmaya yetmeyeceğini, AKP bir rant partisi olduğu için, para dağıtma işi bitmedikçe partinin ayrışmayacağını düşündüğünü söyledi. Arınç’ın bu tavrının devam etmeyeceğini de düşündüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, Arınç’ın 2. cevabı bile vereceğini düşünmediğini, Arınç’ın kendisini  şaşırttığını söyledi.

Bütün CHP milletvekilleri töhmet altında

Atatürk resminin indirilmesi hakkında yapılan spekülasyonlar için sorulan soruya Kılıçdaroğlu öncelikle CHP ve Atatürk bağlamında kamuoyunun gösterdiği duyarlılığa teşekkür ederek sözlerine başladı. Kılıçdaroğlu, bu olayı kendi  içlerinde çözmek istediklerini, kendi içlerinde şeffaf bir araştırma yapıldığını ve ortaya bir rapor çıktığını dile getirdi. Bu rapor sonucunda Aylin Nazlıaka’nın pazar günü toplanacak meclis kararı ile disiplin kuruluna sevk edilip edilmeyeceğinin belli olacağını söyledi. “Bu durum doğru olsaydı partide böyle birinin varlığını kabul eder miydiniz?” sorusunu Kılıçdaroğlu “Asla” olarak cevapladı.  Şu anda bu iddialar yüzünden bütün milletvekillerinin töhmet altında kaldığını da sözlerine ekledi.

Kılıçdaroğlu, olağan genel kurul sonunda oluşan tablo ile ilgili soruları da cevapladı. Hande Fırat’ın  “Değişime siz değil delege sebep oldu “ argümanını dile getirmesi üzerinde Kılıçdaroğlu; “Anahtar listem 104 kişiden oluşuyordu. 104 kişiden 52 kişiyi siz seçin dedim. Başka anahtar listelerde çıktı ve bana mal edilmeye çalıştı. Doğru değil.” diye cevap verdi.  Popüler insanların parti meclisinde yer alması hakkında ise; “Bizim tabanımız okuyan, etkilenen ve yorum yapan bir taban. Televizyonlarda ve sosyal medyada yer alırlar ve toplantılara katılırlar ve bu mecralarda gördüklerini parlamentoda görmek istiyorsa buna yapacak bir şey yok. Bazıları da geldiler. Bu kişilerden şikayetimiz var mı? Yok. Çalışmalarını yapıyorlar. Medyanın etkin bir unsur olduğunu göz önünde bulunduralım. Mersin, Adana vs. bu konuda çok etkindir. Kontenjan kullanmanın  amacı da bunu dengelemektir” dedi.

CHP’nin politikaları tek kişiye bağlı değildir

Kılıçdaroğlu , Deniz Seyrek tarafından sorulan “MYK’yı tasarladınız ve CHP’yi büyütme tasarısı geliştirdiniz. En çok gelen soru dış politika konusunda geçmişte Türkiye’nin en önemli bürokratlarının olduğu bir partide neden konsoloslar milletvekili gösterildi” soruya Kılıçdaroğlu “MYK listemde fire olmadı. 1 ya da 2 kişidir. Ama MYK’daki kişiler belki popüler kişiler değiller ama çok yetkin isimler. Dış politikaya gelince hata bir işi kişilere endekslemek. Bu kişiler olursa sağlıklı gider gibi bir düşünce yanlıştır. Biz sadece MYK’dan değil, eski diplomatlardan ve üniversite kadrolarından da görüş alıyoruz. Görüşlerimiz bir kişiye endeksli değildir. Kişileri davet ediyoruz ve toplantılar yapıyoruz. CHP’nin dış politikası Türkiyey’i kurtaracak tek dış politikadır. Ortadoğu’ya barış, AB ile dış politikaları en samimi götürecek parti, Rusya konusundaki problemleri çözecek biziz. Anayasa konusunda da biz uzmanlarla oturup konuştuk ve fikir aldık. CHP politikaları kişilere endeksli değildir. O kişi olursa sorun çözülür, olmazsa çözülmez düşüncesi yanlıştır. Çünkü konular geniş çaplı ele alınmaktadır. CHP’li olmayandan da görüş alıyoruz. Bu yorum CHP’yi tanımamaktır” diye cevap verdi.

Alevi partisi oldukları ile ilgili soruya da cevap veren Kılıçdaroğlu, herkesin kimliğine ve inancına  eşit baktıklarını ve kendileri için kriterin insanların  sosyal demokrat olup olmadıkları olduğunu söyledi. “Alevilerin tamamı da zaten CHP’ye oy vermemektedir. Keşke öyle olsa” dedi.

Namus ve şeref bu ülkenin duyarlı olduğu kavramlardır

Kılıçdaroğlu daha sonra Ahmet Hakan’ın “Kurultay konuşmanızda Cumhurbaşkanı’na söylediklerinizi AKP çevresi hakaret olarak algıladılar. Prensip kararınız vardı. Neden çiğnediniz?” sorusuna ise kendisinin namus ve şeref kavramını vurgulaması gerektiğini düşündüğünü söyledi.   Cumhurbaşkanının tarafsızlığını ve devletin düzenin koruyacağına dair şeref ve namus sözü verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yemine göre davranmadığını ve bu durumun Türkiye’yi yozlaşmaya götürdüğünü ifade etti.  Bu ülkede şeref ve namus kavramlarına karşı halkın duyarlı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ben bunu eleştirmezsem olmaz. Cumhuriyete bağlı kalmamış olurum” dedi.

Herkes cumhurbaşkanının kafasındakini biliyor

Ahmet Hakan’ın Cumhurbaşkanlığı tarafından anayasa ile ilgili bir kampanya başlatıldığını ve bu konuda ne düşündüğünü sorması üzerine Kılıçdaroğlu yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarafsızlık konusunda yemin etmesine ve Cumhurbaşkanı’nın politika üretmek konusunda yetkisi olmamasına rağmen hala kendisi ile ilgili bir şey yaratmak istediğini ve kafasında ne olduğunu herkesin bildiğini söyledi.  Ülkede et ithal edilmekte olduğunu, dış politikanın sınıra dayandığını, işsizliğin 8 milyona ulaştığını, ülkede 17 milyon yoksul olduğunu ve güneydoğudan şehitler geldiğini söyleyerek konuşulması gereken konunun başkanlık sistemi değil bunlar olduğunu ifade etti.

Türkiye’yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu

Değişmesi gerekenin  parlamenter sistemi bu hale getiren darbe anayasası olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’de organ mahkemesinin olmadığını ve  demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı arasındaki uyumsuzlukları organ mahkemesinin çözdüğünü ve bu mahkemelerin yokluğunun a sistemi tamamen tıkadığını bunun da sorumlusunun darbe anayasası olduğunu belirtti.

Kendisinin meclis başkanına mektup yazdığını ve kurulması gereken komisyonun  Türkiye’yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu olması gerektiğin belirtti. Bunun yapmanın yolunun da Alt hukuk normlarını değiştirip anayasaya uygun hale getirmek olduğunu ifade etti. Türkiye’ye birinci sınıf demokrasi getirmek istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu “Japonya, İngiltere, Almanya da ne varsa bizde de olsun” dedi.

“ PKK 17 ilçeyi silah deposu haline getirirken bu ülkeyi kim önetiyordu?

Güneydoğu’daki terör hakkında Kılıçdaroğlu teröre karşı bütün siyasi partilerin ön yargısız şekilde karşı çıkması gerektiğini söyleyerek bugüne kadar ağızlarından terör lehine çıkmış tek sözcük olmamasına rağmen saraydaki zatın kendilerini suçladığını belirtti. Terörle mücadele edilmesi konusunda hemfikir olduklarını konu hakkındaki itirazlarının ise yasaların olanak vermediği bir yetkiyle devletin silahlı güçlerini kullanarak mücadele edilmesi olduğunu söyledi. “O hendekler kazılırken ve bomba konulurken hükümet neredeydi?” sorusunu soran Kılıçdaroğlu; “ PKK 17 ilçeyi silah deposu haline getirirken bu ülkeyi kim önetiyordu?” sorusunu da yöneltti.

“Çözüm sürecinde Sur’da emniyete an az 400’ün üzerinde ihbar emniyet gitmiş. Dokunmayın denmiş vali tarafından. Siz onun konuşlanmasına olanak tanıyorsunuz. Hırsıza kapıyı açıyorsunuz. Ona gir içeri ben uzakta duruyorum diyorsunuz. Sorun bu” diyen Kılıçdaroğlu Cizre’de üst düzey iki yönetici olduğu ve HDP’li milletvekillerinin onları kaçırmak istedikleri konusunda ise “Benzer duyum bize bürokratik kanattan geldi. Biz siyasileri önemsemiyoruz ama bürokrasiyi umursuyoruz. Böyle bir bilgi geldi tarafımıza,  evet” dedi .  Ayrıca  Kılıçdaroğlu; “Hükümet, o silahlar oraya nasıl kondu onun cevabını vermelidir. Hiçbir uyarıyı dikkate almadılar.  Şimdi Anadolu’daki gariban insanlar üzerinden kahramanlık edebiyatı yapıyorlar” dedi.

Yurt dışında Türkiye’nin baskıcı bir rejimin altında kaldığı  tüm alanlarda görünüyor  

Son olarak dış politika ile ilgili soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Rusya hakkında uçağın düşürülmesi konusunda hükümeti desteklediklerini bunun angajman kurallarının gereği olduğunu söyledi. Strasburg’da ve Brüksel’de mülteciler konusunda da hükümetin yapılması gereken her şeyi yaptığını ifade ettiklerini söylemesinin ardından asıl sorunun dış politikanın iflası olduğunu ve CHP’nin dış politikayı tamamen değiştirmek istediğini ifade etti. Kılıçdaroğlu; “Dış politikayı değiştireceğiz. 180 derece. Koalisyon görüşmelerinde bunu konuştuk. Nitekim dış politika IŞİD, PKK, DHKP-C gibi örgütlere destek vermeye başladı. Biz bu sorunu çözemezsek yurt dışı arena çok tehlikeli bir hale gelir ve zaten bu konudaki yanlışlar günlük yaşama yansımaya başladı. Yurt dışında Türkiye’nin baskıcı bir rejimin altında kaldığı  tüm alanlarda görünüyor. Türkiye’de artık demokrasi yok. Özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz. Bu Türkiye’deki 4. devrim. İlki cumhuriyet, ikincisi çok partili sistem, üçüncüsü ise sosyal demokrasinin gelişiydi. Biz şimdi özgürlükçü demokrasiyi getirerek Türkiye’de dördüncü devrimi yapacağız” dedi.

Son olarak Türkiye’de son zamlar ile karamsar bir tablo olduğunu Akp’nin ülkeyi yönetme şansının kalmadığını söyledi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasında demokrasi olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu AKP’nin hükümette kalmak için her şeyi yaptığını ama artık yönetme gücünün kalmadığını ve sonunda gideceğini söyledi.

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.