Myanmar: Baskı ve Şiddetin Gölgeleyemediği Bir Tarih
Myanmar, güneydoğu Asya’nın hüzünlendiren bir ülkesi. Günümüzde Myanmar adıyla bilinen bu ilginç ülke, geçmişte Burma veya Birmanya olarak anılıyormuş. Myanmar, kuzeybatıda Hindistan ve Bangladeş, kuzeydoğuda Çin, güneydoğuda Laos ve Tayland ile komşu.
11 ve 19. yüzyıllar arasında Myanmar prensleri arasında büyük savaşlar yaşanmış. 1820’de büyük Myanmar Generali Maha Bandula, Hindistan’ın İmphal ve Assam eyaletlerini ele geçirmiş. Bunun üzerine, Hindistan’a egemen olan İngilizler Myanmar’ya savaş açmışlar. Zamanın geçmesiyle birlikte, İngilizler aşağı Myanmar’ı da adım adım ele geçirmiş.
Myanmar, bir zamanlar Uzakdoğu’nun en zengin ülkesi iken, tüm kaynakları, toprakları, madenleri, önce İngilizler ardından da generaller tarafından sömürülmüş. Hala cunta yönetimi adı altında bir avuç general ve yakınları, halkın özgürlüğünü, doğal kaynakları ve ekonomik fırsatları sömürmeye devam ediyor.
Çin hükümeti ise bu sömürüyü körüklüyor. Cunta yönetiminin de içinde yer aldığı uyuşturucu kaçakçılığından kazanılan kara paraları aklamak için generallerin akrabaları oteller, havayolları, otobüs işletmeleri ve turizm işletmeleri kuruyorlar.
Bu güzel ülkede halk büyük bir baskı altında, insanların arasında sürekli dolaşan ajanlar bulunuyor. Mevcut askeri yönetim aleyhinde konuşmak kesinlikle yasak. Turistler kara yoluyla ülkeye giremiyorlar. Sadece uçak ile gidebiliyorsunuz. Diktötörlük aleyhtarı söylemler yasak ve cezaları da çok ağır. Her yerde tehditkar uyarı tabelaları var. Halkın hiçbir hakkı yok, demokrasi veya özgürlük nedir bilmiyorlar.
Basın tamamen cuntanın elinde. Halkın inançlarını yaşamasına müsaade ediyorlar gibi görünüyor fakat aslında bu da bir tür kontrol mekanizması. Budistlerin her şeyi akışına bırakma ve teslimiyet ilkelerini suistimal eden cunta, saf ve iyi niyetli halkı olabildiğince sömürüyor ve eziyor.
Örneğin, 2008’deki kasırga sonucu 100.000kişi hayatını kabetmiş ve 2 milyon kişi evsiz kalmış. Cunta yönetimi ne halka yardımda bulunmuş, ne de yurt dışından gelen yardımları kabul etmiş.
Myanmar’ın özgürlük sembolü: Aung San
Aung San bu ülkenin kurtuluş umudu. Babası, ülkenin İngilizlerden kurtulmasında büyük rol oynamış bir asker. 1947 yılında öldüğünde kızı Aung San henüz 2 yaşındaymış. 15 yaşında İngiltereye gitmiş ve Oxford Üniversitesinde okumuş. İngiliz Micheal Aris ile evlendikten sonra ülkesine geri dönmüş. Meydanlarda konuşmalar yaparak askeri diktatörlüğe karşı halk arasında örgütlenme başlatmaya çalışan San, 1989’da askeri cunta tarafından ev hapsine alınmış. 1991’de Nobel Barış Ödülüne layık görülen Aung San, hala ev hapsinde. Ev hapsinde iken kurduğu parti seçimlerde birinci parti olarak seçilmiş ancak cunta yönetimi seçimleri saymayarak, parti görevlilerini hapsetmiş. Myanmar için özgürlük sembolü haline gelen ve demokrasi ile özdeşleşen Aung San Suu Kyi’nin adını telaffuz etmek bile yasak. Tüm halk ondan ‘The Lady’ diye bahsediyor.
Myanmar ile ilgili diğer kısa detaylar:
Çocukların kafasına dokunmak diğer asya ülkelerinde de görüldüğü gibi çok ayıp sayılıyor.
Ülkede 50.000’den fazla pagoda ve stupa var.
Ülkeye uzun dönemler Budist bir tarih hakim olmuş. Kadın erkek herkes Longyi isminde eteğe benzer bir kıyafet giyiyor. Elektrik kısıtlı olduğu için şehirler geceleri karanlığa gömülüyor.
İnsanların soyadı yok. İsimlerinin ne olacağına astrologlar kara veriyor. Halk yüzünü güneşten korumak ve kavurucu sıcakta serin tutmak için Tanaka ağacı macunu sürüyor o yüzden bembeyaz suratlı insanlarla karşılaşmanız çok olası.