Ney virtüözü Kudsi Erguner: İki Çark Atıp Dönen, Birazcık da Ney Üfleyen Derviş Oluyor…
İSTANBUL– 1973’den beri Fransa’da yaşayan dünyaca ünlü ney virtüözü Kudsi Erguner, Türkiye’de vasıfların insanlara çok kolay verildiğini belirterek, ”İki çark atıp dönen, birazcık da ney üfleyen derviş oluyor.” diyerek tepki gösterdi. Kudsi Erguner, TRT Haber’in “Akılda Kalan” programında Nuriye Akman’ın sorularını yanıtladı. Geçtiğimiz haftalarda Fazıl Say ve Elif Şafak’a yönelik açıklamalarıyla da gündeme gelen Erguner, Akılda Kalan’da kardeşi Süleyman Erguner ve Türkiye’deki neyzenler hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erguner, programda Nuriye Akman’ın “Ney, derviş enstrümanı olarak bilinir. Ama bugün bütün neyzenlerin derviş olduğunu söyleyemeyiz. Peki bir neyzenin derviş olması gerekli midir? Eski neyzenler, neye üflemeden önce destur çekerlerdi. Şimdikiler?” sorusu üzerine, neyzenlerin derviş olması gerektiği söylentisinin kendisini rahatsız ettiğini ve neyzenlerden ne derviş, ne de evliya olunmasının beklendiğini söyledi. Ney üfleyenlerin Mevlevi kültüründe şeyhten sonra geldiğini ve bu geleneğin sadece Mevlevi kültürüne özgü olduğunu söyleyen Erguner, “Mevzu öyle basitleştirildi ki, iki çark atıp dönen, birazcık da ney üfleyen derviş oluyor, evliya oluyor, şeyh oluyor, uçuyor gidiyor. Bu kadar basit değil.” dedi. “Kimseden daha usta olduğumu iddia etmiyorum. Kardeşimin böyle bir iddiası var.” diyen Kudsi Erguner, Nuriye Akman’ın, kardeşi Süleyman Erguner’le neden yıllardır sorunlu bir ilişki yaşadıklarını da sordu. Süleyman Erguner’in lüzumsuz polemiklere girdiğini ve aralarındaki problemin dışarıya yansıtılmamasını istediğini belirten Kudsi Erguner, “Hakikatten üzücü bir durum. Kardeşimle yıllarca beraber çalıştık, plaklar yaptık, konserlere çıktık. Sonra ne olduysa böyle arada sen benden iyisin, ben senden iyiyim diye bir şey çıktı.. Benim bir iddiam yok. Kimseden daha usta olduğumu iddia eden biri değilim” dedi. Kudsi Erguner, kardeşinin kitabında, bir neyzen olarak adından hiç söz etmediğini belirtti ve “burada herhalde benim değil, onun probleminin olduğu ortaya çıkıyor. Babam bu hallerimizi görseydi herhalde üzülürdü. Keşke olmasaydı bunlar. Ama artık yapılacak bir şey de yok. Allah selamet versin” diye konuştu. “Bu iddialardan vazgeçelim. Bırakalım, atalarımız bizimle övünsün.” diye Kudsi Erguner, Nuriye Akman’ın, ‘Siz kitabınızda kardeşinizin yaşının küçük olması nedeniyle babanızın öğretisinden hiç yararlanamadığını, onun vefatından sonra neye başladığını, konservatuar bünyesinde Neyzen Akagündüz’ün öğretisiyle yetiştiğini söylüyorsunuz. Ama kardeşiniz hayır bu doğru değil, ben babamdan ders aldım diyor. Acaba neden böylesine farklı hatırlıyorsunuz geçmişi?” şeklindeki sorusuna ise şöyle cevap verdi; ”Kardeşim Süleyman, babam vefat etiğinde henüz 16- 17 yaşındaydı. Babamın 7 yıl gibi süren bir rahatsızlığı vardı. Dolayısıyla o 10 yaşından itibaren hep hasta bir babanın yanında yaşadı. Şu an hayatta olan o çevrenin içerisinde ağabeylerimiz, dostlarımız var. Herkes bunu biliyor. Kardeşimin iddiası farklı olabilir. İnsanlar, geçmişleriyle atarıyla tabi ki övünecekler. Ama bir de tersine çevirelim bunu. Atalarımız bizimle övünsün.” “NEY YAPIMINDA BİR EMEK YOK, PARA KARŞILIĞI NEY VERMEK DOĞRU DEĞİL” Nuriye Akman, Kudsi Erguner’e kardeşi Süleyman Erguner’in bütün dünyaya ney satmasını onaylayıp onaylamadığını sorması üzerine ise Erguner, “Herkes kendi bildiği gibi yapar. Babamdan büyüklerimizden öyle öğrendik. Ney enstrümanı bir ud gibi değil ki… Ağaç alıp da atölyede saatlerce çalışmanız gerekmiyor. Neyde bir emek yok. Ney, binlerce liraya satılacak bir enstrüman değil. Bir başka nedeni de neye hevesli olan insanların çoğu gönül yarası yaşayan insanlar. Bu insanlara para karşılığı ney vermek bence doğru değil.” dedi. BİR TASAVVUF ÜSTADI, DİNİ TANGO OKUYOR ‘Mevlevi geleneğinin Konya folkloruna indirgenmesinden, Mesnevi’den tek satır okumamış semazenlerin eğlence malzemesi olmasından, Mesnevi’nin her beyitinin bir ayet ya da hadise dayalı olduğu halde işin bu yanından soyutlanılmasından, sema deyince gökyüzünün anlaşılmasından, bu kelimenin manasının dinlemek olduğunun bilinmemesinden, ortada dönen Mevlana enflasyonundan azap duyuyorsunuz. Bu azabı nasıl dindiriyorsunuz?” sorusuna ise Kudsi Erguner, şöyle cevap verdi; ”Konya’da bir futbol stadyumunda Mevlana’nın yıldönümünü 30 bin- 40 bin kişi izliyor. Lazerler dönüyor, maytaplar patlıyor. Arkada kocaman bir senfonik orkestra… Senfonik orkestranın önünde de bizim çok tanınmış bir kardeşimiz, bir tasavvuf üstadı, smokinleriyle dini tango okuyor. Bunu görünce hayıflanmamak elde değil. Hayıflanmamın ikinci bir sebebi daha var. Ne yazık ki bunu tenkit edecek güçte ne bir basınımız var, ne de bu hassasiyette aydınımız var. Çok acı bir şey.” “ELMA AĞACINDA ARMUT ÇIKMAZ” Programın sonunda, sohbete Kudsi Erguner’in oğlu Selman Erguner de katıldı. Ney üfleme konusunda aile geleneğini devam ettiren ve zincirin son halkası olan Selman Erguner, Ramazan’da Caz festivali kapsamında babası ile birlikte sahne aldığını söyledi. Paris’te konservatuarda viyola eğitimi alan Selman Erguner, evde Türk müziği ile büyüdüğünü ve bunun kendisi için büyük bir zenginlik olduğunu söyledi. Şimdilik sufizmin ilgisini çekmediğini söyleyen Selman Erguner, Türkiye’ye geldiğinde sufizme ilgisinin arttığını ama Paris’e dönünce bu ilgiyi kaybettiğini belirtti. “Elma ağacında armut çıkmaz” diyen baba Kudsi Erguner ise çocuklarını ney üflemeye hiçbir zaman zorlamadığını ve oğlunun da ileride iyi bir neyzen olacağına inandığını söyledi. Çocukluğunda kaybettiği Mevlevi cemaatinin başka bir şeklini Avrupa’da ailesi ve talebeleriyle birlikte yaşadığını söyleyen Kudsi Erguner, 70’li yıllarda Avrupa’da sufizme Türkiye’den daha fazla ilgi duyulduğunu da sözlerine ekledi. Nuriye Akman’ın sunduğu ve her perşembe günü saat 20.10’da TRT Haber’de ekrana gelen “Akılda Kalan” programının yapım ve yönetimini Aynur Çelebioğlu ve Mustafa Özkurt yapıyor. Programın danışmanlığı/ konuk koordinatörlüğü İrem Şık ve Can Uludağ yapıyor.