Özgür Özel, CHP’li Karatepe ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in görüşmesinin ardından ilk kez konuştu. “Aynı dilin konuşulmadığı bir görüşmedir” diyen Özel, grup toplantısındaki konuşmasından da Bahçeli ile ilgili kısmı hastalık gerekçesiyle çıkardı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. CHP’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sorumlu gölge bakanı Yalçın Karatepe ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in görüşmesine değinen Özel, iktidarın yanlış politikalarda ısrar ettiğini söyledi.Özel sözlerine şöyle devam etti:
“Dün Sayın Yalçın Karatepe, gölge bakanımız. Müstakbel bakanımız, bu güya rasyonel politikaların mimarı ama halen zengine, yandaşa, müteahhide rasyonel, vatandaşa irrasyonel politikaların uygulayıcısı Sayın Mehmet Şimşek ile görüştüler. Görüşmenin randevu aşamasındaki, öncesinde ve sırasındaki nezaket ve devlet adamlığına yakışır tutum için Sayın Şimşek’e teşekkür ederiz. Normali budur. Normalleşme dediğimiz budur. Şöyle bir siyaset yok. Sanıyorlar ki bir masada oturunca orada koalisyon, ittifak görüşmesi olur. Onun dışında karşı tarafa el bombası atman lazım. Siyaset bu değil. Siyaset hem müzakere hem mücadele işi. Doğru bildiğini anlatma, önerme, öneri sunma işi. Düne kadar siz değil miydiniz ‘Bu CHP hep eleştiriyor. Çözüm önerisi söylemiyor’ diyen. CHP sorunu tespit ediyor. Somutlaştırıyor. Eleştiriyor, nasıl çözülmesi gerektiğini söylüyor. Dünkü görüşme böyle bir görüşmeydi. Uzun sürdü. Fevkalade karşılıklı nezaket içinde geçen, doğru bir dilin kullanıldığı ama maalesef, aynı dilin konuşulamadığı bir görüşmeydi. Biz şunu söyledik. Bu krizin müsebbibi toplumun kırılgan kesimleri değil. Bu krizi emekliler, emekçiler, çiftçiler, çay üreticisi, fındık üreticisi, üzüm üreticisi, buğday üreticisi yaratmadı. Narenciyeciler yaratmadı. Bu krizi esnaf yaratmadı. Bu krizi işsizler yaratmadı. Bu krizi bütün dünya yönetebilirken yönetmeyen, çok bilen anlayış yarattı. Bu krizi bile ve isteye, yoksuldan zengine kâr transferi yapanlar yarattı. Bu krizi yaklaşan seçimi kaybedeceğiz korkusu ile seçim ekonomisi yapmayıp, daniskasını yapanlar, bilerek enflasyonist ortam yaratıp, hiper-enflasyona doğru memleketi ittirenler yarattı.”
“5,5 ÇEYREK ALTIN ZARARDALAR”
“Bu krizi yüksek enflasyon aldım deyip, Ecevit’ten 29 ile alıp bugün yüzde 80’e, geçen yıl yüzde 100’lere ve hattı zatında gerçekte yüzde 170’lere çıkaranlar yarattı. Şimdi kemer sıkalım diyorsunuz. Bizim emekliler, emekçiler, esnaf kemer sıkacak. Çiftçi kemer sıkacak. Senin yandaşlar bir düğme daha bollaştıracak. Öyle yağma yok demeye gittik. Gittik dedik ki 10 bin lira emekli maaşı olmaz, en az asgari ücret yapmalısınız. Emekliler 10 bin lira ile geçinemez dedik. Önce bir asgari ücret yapın, biz gelince iki yıl sonra 1,5 asgari ücret yapacağız dedik. Çünkü AKP geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Hiç ellemese, hiç dokunmasa bugün 26 bin lira alacaktı kardeşlerimiz, büyüklerimiz. Ama 10 bin lira ile geçinin diyorlar. Geldiklerinde en düşük emekli maaşı iki koç alıyordu bayramda, şimdi verdikleri emekli maaşıyla iki emekli bir kurbanlık kesemiyorlar. Geldiklerinde bir emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu, şimdi 2,5 çeyrek altın. Her ay 5,5 çeyrek altın zarardalar. Sebebi AKP’nin enflasyona ezdirmeyiz dediği emekliye maaş politikası. İkinci husus, asgari ücret 17 bin 2 lira. Verildiğinden beri yüzde 25 eridi. Bu ayki enflasyonla yüzde 27-28. Gerçek gıda enflasyonu, yahu asgari ücretli pinpon topunu ne yapsın? Enflasyonu ona bakıp hesaplıyor. Bakır boru fiyatını ne yapsın? Enflasyonu gıda enflasyonuna göre baktığınızda asgari ücret yüzde 41, 42 eridi. Türk-İş’in hesabına göre açlık sınırının iki aydır, 2 bin lira altında asgari ücret. Açlık sınırının 2 bin lira altında. Geçen sene seçimden önce diyorlardı ki yılda dört zammı bile düşünebiliriz. Şimdi ne diyorlar? Bir zam yaptık, bir daha yapmayız. Dün Sayın Karatepe’nin söylediği bir değişiklik iradesi görmüyorum dediği mesele, asgari ücrete zam yapmama vicdansızlığına yelteneceklerine ilişkin şüphemizdir. Sorduk, bu konuda bir netlik yok. Çok açık söylüyoruz. Emekli maaşını asgari ücret yapmadan asgari ücrete de hem enflasyon oranında zam yapıp, hem de refah artışı yapmaksızın, bu insanları açlığa ve sefalete sürüklemenize izin vermeyeceğiz.”
“BİNDE 20’SİNİ BİLE VERMİYORLAR”
“Üç, Tarım Kanunu yüzde 1’ini vereceksin diyor. Yüzde 1’ini değil yüzde 0,2’sini, binde 2’sini bile vermiyorlar. 19 lira maliyeti olan çaya 17 lira taban fiyat verdiler. 11 lira maliyeti olan buğdaya 9 lira 25 kuruş taban fiyat verdiler. Görünen o ki kuru üzüme de fındığa da maliyet altı taban fiyat verecekler. Topraklar bankalara ipotekli. Borçlar ödenemiyor. Bu şartlar altında tarım meselesinde mutlaka verilen fiyatlar güncellenmeli. Diğerleri ziraat odalarının, çiftçilerin örgütlerin, sendikalarının sesi dinlenerek belirlenmeli. Dördüncü husus herkesin kendisini döndürmek için başvurduğu şey kredi kartı maalesef. En çok da esnaflar. Esnaf borcunu kapatmak için kredi kartından çekiyor. Eşin, dostun kredi kartını kullanıyor. Dağ gibi büyüyor faizler. Kredi kartlarının yüksek faiz oranları acilen düşürülmeli. Faizden alınan vergi ki yüzde 30’dur. Sıfırlanmalı. Kredi kartları, özellikle esnaf ve çiftçiler için, çiftçi ilaç aldıysa, gübre aldıysa, esnaf ticari işte kullandıysa bir kereye mahsus faizlere affedilip bölünmeli. Bu dört kritik yakıcı konuda. Bir de makro önerimiz var. Makro önerimizin adı, gün oldu DİSK İstanbul’dan Ankara’ya yürüdü. Gün oldu işçiler burada dövizlerini kaldırdılar. Her fırsatta söyledik. Mehmet Şimşek de laf arasında geçirmişti, biz vergide adalet istiyoruz. Vergide adalet çok kazananın çok, az kazananın az vergi verdiği, kazanmayanın ise vergi vermediği sistemdir. Bugün 100 liralık verginin 68 lirası dolaylı vergi. Fabrikatör ile fabrikanın bekçisi aynı vergiyi ödüyor. Elektrik, su, telefon, süte, mazota. Oysa dolaylı vergi yüzde 68, olması gereken bizce 10-15. OECD ortalamalarında yüzde 30’larda. Dolaylı vergi düşmezse, iğnede ipliğe her şeye her an vergi vermek demek. Yüzde 21. Herkesin aldığı maaşlardan kesilen vergi. Toplamı 89 ediyor. Yani kurumlar vergisi ile ihracatçının, ithalatçının, üreticinin, tüccarın, müteahhidin, ihalelere girip çıkan yandaşların, holdinglerin toplam verdiği yüzde 11. Bizim verdiğimiz 89, sizin verdiğiniz 89. Bu işte bir terslik yok mu? Vergide adalet demek, kazananın çok verdiği, az kazananın az verdiği, kazanmayanın hiç vermediği sistemdir. CHP iktidarında vergide adalet gelecek. Mehmet Şimşek, istediği kadar dirensin, bu yaptıkları irrasyoneldir. Hakkaniyetli, vicdanlı, insaflı, halktan yana vergi sistemini halkın iktidarında kuracağız.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.