Pirabok Filmi Mersin’in Gururu Oldu
Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencisi Ferman Narin tarafından çekilen Pirabok adlı kısa korku filmi, kısa film sektörüne çok başarılı bir giriş yaptı. 4 ayrı uluslararası film fesitivialinde finale kalan ve iki çok önemli kısa film festivalinde korku bölümünde özel seçki olarak gösterime alınan Pirabok, aynı zamanda IMDb belirleyicisi festivallerden biri olan Floransa Film Ödülleri yarışmasında korku filmi dalında en iyi film seçildi. Böylece Pirabok hem Mersin’e hem de Türkiye’ye en iyi kısa korku film dalında çok prestijli bir ödül kazandırmış oldu.
Pirabok’un hikayesi
Filme adını veren Pirabok; Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde halk arasında bilinen ve aktarılan doğaüstü bir varlığın adı. Yönetmen Ferman Narin’in anlattığına göre kendisi de çocukluğunda bu varlıkla bir kere karşı karşıya gelmiş. Anlattığı hikayeye göre bu olay, bir gün annesi ile birlikte bağlarında çalıştıktan sonra evlerine dönerlerken başlarına gelmiş. Diyarbakır’da bir gün bağda çalıştıktan sonra her zaman evlerine döndükleri ovada yürürlerken Ferman Narin birden zihninde birisinin onun adını çağırdığını duymaya başlamış. Bu ses kafasında tekrarlanırken annesine dönerek birinin onu çağırdığını duyduğunu söylemiş. Annesi önce etrafına sonra da arkasına dönüp bakmış ve hemen ardından kendisine dönerek arkasına kesinlikle bakmadan ve hiç durmadan eve doğru yürümesini söylemiş. Daha sonra kendisi annesine ne olduğunu sorunca, annesi Pirabok’un orada olduğunu ve kendisini kandırabileceği için doğrudan eve gitmesini istediğini söylemiş.
Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi 3. sınıfına geldiğinde proje ödevi için bu hikayeyi sununca, hikayeyi çok özgün bulan öğretim görevlisi bu proje üzerinde çalışmasını önermiş. Diğer öğretim görevlilerinden olumsuz geri dönüş almasına rağmen cesaretini koruyan Narin öncelikle Pirabok üzerinde biraz araştırma yapmaya karar vermiş. Yaptığı araştırma sonucunda Pirabokun Anadolu’nun ve dünyanın farklı yerlerinde farklı isimlerle var olduğunu görünce proje onu daha da heyecanlandırmış ve bu projeyi çekmeye karar vermiş.
Daha sonra proje için fon arayışına giren Narin Mersin’de belediyelerin ve çeşitli kurumların kapısını çalmasına rağmen maalesef çok az miktarda bir destek elde edebilmiş. Ekip arkadaşlarını toplayarak elindeki az miktardaki fon ile daha önceki projelerinde beraber çalıştıkları oyuncu Ayfer Şen’e filmin başrol oyunculuğunu teklif ederek film çekimlerine start vermiş. Aradıkları mekanı da Gülnar’da bulduktan sonra çekimlere başlamış.
Özverili çalışmanın ardından gelen başarı
Sinema ve tiyatro sanatçısı Ayfer Şen senaryoyu ilk okuduğu zaman hissettiklerini şöyle anlatıyor; “Daha önce hiç korku filminde rol almamıştım ve başlangıçta şüphelerim vardı. Fakat, senaryoyu okuduktan sonra çok iyi bir proje olduğuna karar verdim ve yönetmenimizin teklifini kabul ettim. Kendisi bunun bana bir ders projesi olduğunu ve her hangi bir para vermeyeceğini söylediği zaman ben de bir üniversite öğrencisi çocuğumu okuttuğum ve zorluklarını bildiğim için hiç önemsemedim ve derhal projeye başlayalım dedim”.
Şen, ayrıca tüm ekibin tam bir özveri ile çalıştığını ve hayatında hiç bir zaman para almadan çalışan bir set ekibinin böyle profesyonel bir şekilde çalıştığını görmediğini belirtti. Filmin iki çocuk yardımcı oyuncusu da dahil olmak üzere tüm set ekibinin inanılmaz bir özveri ile projeye inanarak çalıştıklarını ve Pirabok’un başarısının sırrının bu olduğuna inandığını ifade etti.
Gençleri ve yapmak istediklerini anlamıyorlar
Yönetmen Ferman Narin, yapmak ve başarmak istedikleri şeyleri pek çok üst düzey yetkiliye ve ilgili kurumlara anlatmaya çalıştılarsa maalesef bu konuda başarılı olamadıklarını çünkü ilgili kurumlarda gençleri ve onların yapmak istedikleri şeyleri anlayacak yeterlilikte kadroların bulunmadığını söyledi. Üniversitelerde bile iletişim fakültelerinde yeterli teknik olanakların olmadığını ve Pirabok filminde kullandıkları ses ve görüntü teknolojilerinin gösterimi için yeterli teknik alt yapı olmadığını sözlerine ekledi. Bu sebeplerden dolayı, yetkililerden gençlere daha çok kulak vermelerini ve istek ve taleplerine ciddeyetle yaklaşmalarını istedi.
Ayrıca baş rol oyuncuları Ayfer Şen, yardımcı çocuk oyuncular Murat Manış ve Abdulrahim Duala ve tüm oyuncu ve set ekibine teşekkür eden Narin, gelecekte çok daha önemli ve büyük projelere imza atacaklarına inandıklarını ve kendileriyle çalışmak isteyen herkese kapılarının açık olduğunu söyledi.
G. Hakan Koçman’ı Twitter’da takip edin GHKoçman
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.