Piri Reis Haritası: Tarih Öncesi Çok Gelişmiş Bir Uygarlığın Kanıtı mı?
1513 yılında Türk amiral ve haritacı Piri Reis tarafından çizilen bir harita, 1929’da İstanbul Topkapı Sarayı’nda keşfedildiğinden bu yana, hem geleneksel düşüncede hem de alternatif düşüncede olan bilim adamlarını şaşırtmaktadır. Alternatif düşüncedekiler bu haritanın, keşfedilişinden (1818’den) yüzlerce yıl önceki Antarktika kıtasını gösterebileceği söylüyor. Dahası, Antarktika’yı çok uzak bir çağda, buzla kaplanmadan önce olduğu gibi tasvir ettiği söyleniyor.
Kısacası bu harita, gemicilik yapan tarih öncesi bir medeniyetten aktarılan, ileri düzey bir bilgiyi sergiliyor olabilir. Geleneksel düşüncedeki bilim insanları bu hipotezi reddediyorlar. Ancak bu haritanın gizemleri ilgilerini çekiyor.
Bu harita tek parça ceylan derisi üzerine kazınmıştır. Hakkında çok sayıda kitabı dolduracak kadar şey yazılmıştır. Burada, Piri Reis’in çalışmalarının bazı önemli noktalarını vurgulayacağız. Onu kullanan gemicilerin, hiç bilmedikleri geniş dünyalara doğru seyahat ettikleri gibi, biz de haritanın gizemlerine doğru, yolumuzu çizelim.
Haritanın Kaynakları Hakkında Bilinenler
Piri Reis harita üzerindeki bir notta, çeşitli haritacılardan 20 kaynak malzeme (çizelgeler ve haritalar) kullandığını ve bu bilgileri bir araya getirerek kendi bilgilerini oluşturduğunu yazdı. Kaynaklar arasında çağdaş Portekiz haritalarının yanı sıra Büyük İskender’in zamanından ya da daha öncesinden gelmiş olabilecek bazı haritalar vardı.
Kaynak materyallerin Piri Reis’in yaşı kadar eski olup olmadığı tartışma konusu. Piri Reis haritasının önde gelen uzmanlarından Gregory C. McIntosh, “1513 tarihli Piri Reis Haritası” adlı kitabında şöyle yazmıştı: “Arap yazarlar, 2. yüzyılın coğrafyacılarından Klaudyos Batlamyus’u, İskender’in generallerinden biri ve İ.Ö. 323’ten 285’e kadar hüküm süren Mısır’ın ilk Ptolema hükümdarı olan I. Ptolemaios Soter ile karıştırdı.”
McIntosh, “Piri Reis de şüphesiz aynı hatayı yaparak, çizelge ve haritaların Klaudyos Batlamyus yerine, I. Ptolemaios Soter döneminden kaldığına inandı” dedi.
Bununla birlikte, Piri Reis’in yanılmamış olması ve haritaların General Ptolemaios’un zamanından kalmış olması durumunda, bazıları haritaların ünlü İskenderiye Kütüphanesi’nden gelmiş olabileceğini söylemektedir. Piri Reis’in tahmin ettiğinden çok daha eski bir dönemden kalmış olan kaynaklar, ona bu kütüphaneden gelmiş olabilir mi?
Güney Amerika ve ‘Antarktika’ Piri Reis tarafından Nasıl Gösteriliyor?
Piri Reis haritasında, Güney Amerika’nın garip bir şekilsizliği var gibi görünüyor. Brezilya açıkça ayırt edilebilir olsa da, kıyı şeridi daha güneye doğru izlendiğinde, bugün böyle bir toprak kütlesinin bulunmadığı bir yerde, doğuya doğru bir çıkıntı yapıyor. Bunun, Güney Ülkesi olarak da bilinen, ya da bazılarının Antarktika olduğunu söylediği, güney kıtası olduğu iddia edilir.
Yani eğer bu gerçekten Antarktika ise, neden şimdi bildiğimiz Antarktika gibi görünmüyor? Ve neden Güney Amerika ile bağlantılı?
İlk sorunun cevabı olarak, Antarktika’nın buzla kaplanmadan önceki bir parçasını, doğru bir şekilde gösterdiği söylenir. İzlanda Üniversitesinde bir jeolog olan Olafur Ingolfsson’a göre, bugün Antarktika kıtasının yüzde 98’inden fazlası buzullarla kaplıdır.
ABD Hava Kuvvetlerinde haritacılık bölümünde yüzbaşı olan Kaptan Lorenzo W. Burroughs, 1961 yılında Dr. Charles Hapgood’a, “Piri Reis haritasındaki “Antarktika”nın buzun altındaki Antarktika sahilini doğru bir şekilde gösterdiğini” söyleyen bir mektup yazdı.
Dr. Hapgood’un 1966 tarihli “Eski Deniz Krallarının Haritaları” kitabında kaydedildiğine göre Burroughs, “Antarktika’nın Kraliçe Maud Bölgesinin Prenses Martha Sahili, Piri Reis haritasının güney kısmında gerçek hali ile temsil edilmektedir. 1949’daki Norveç-İngiliz-İsveç seferi sırasında elde edilen bu bölgenin sismik profili ile Piri Reis haritası arasındaki uyum… orijinal kaynak haritaların, bugünkü mevcut Antarktika buz örtüsünün Kraliçe Maud Bölgesi kıyılarını kaplamadan önce yapılmış olması gerektiği sonucuna duyulan makul bir şüphenin ötesinde yer almaktadır.” diye yazdı.
Dr. Hapgood (1904–1982), Piri Reis haritasının tarih öncesi bir dönemdeki Antarktika’yı resmettiğini savunan ilk insanlardan biridir. Jeolojik kıta kayması alanındaki teorileriyle Albert Einstein’ın hayranlığını kazanan, Harvard eğitimli bir tarihçidir. Bu bizi Piri Reis haritasında “Antarktika”nın neden Güney Amerika’yla bağlantılı olduğu konusundaki ikinci soruya getiriyor.
Antarktika Kaymış Olabilir mi?
Bu döneme ait tüm haritalar bazı yanlışlıklar içeriyor. Örneğin sahil şeritleri genellikle abartılı boyutlarda çizilirdi. Çünkü gemicilerin buralarda ne ile karşılaşacaklarını ayrıntılı olarak bilmeleri gerekiyordu. Muhtemelen haritacılar, gerçekte gözlemlenmemiş şeyleri orada olması gerektiğini hayal ettikleri şekilde eklemişler. Örneğin, Piri Reis’in Kuzey Amerika tasviri çok hatalıdır. Ancak zamanın diğer birçok haritasıyla aynı bilgiyi verir. Bu haritaların Kuzey Amerika’nın olması gerektiği yerde Asya’yı gösterdiği şeklinde bir teori vardır. Çünkü Avrupalılar kendi yolları üzerindeki kıtaları araştırmaya başlamış olsalar da, Asya’ya gidebilmek için Atlantik’ten geçen bir rota bulma umutları hala çok yüksekti.
Bu haritanın bazı doğruluklarını ve yanlışlıklarını daha sonra detaylı olarak tartışacağız. Ancak şimdilik Piri Reis’in çeşitli kaynaklardan yaptığı derlemelerle, onun dönemindeki özensiz haritalama yöntemleri bir araya getirilerek şu yorum yapılabilir: bu haritada Antarktika’nın kıyı şeridi bir kaynaktan alınarak doğru bir şekilde ve o sahildeki bir yerleşim de başka bir kaynaktan alınarak yanlış gösterilmiş olabilir.
Ayrıca, 2 boyutlu bir harita yapıldığında, Dünya’nın küresel coğrafyasının bozulduğu (çarpıldığı) da dikkate alınmalıdır. Piri Reis’in haritalama yöntemi ve bu yöntemin çarpılmayla nasıl bir ilişkisi olduğu, araştırmacılar arasında bir tartışma konusudur.
Bununla birlikte Hapgood Antarktika’nın kuzeyde konumlandırılmasını çarpılma ile açıklamıyor. Hapgood, büyük toprak kütlelerinin kaydığını öne sürüyor.
Yaklaşık 11 bin yıl önce, 15 derecelik hızlı bir kutup kayması meydana gelmiş olabileceğini söylüyor. Hapgood’un “Dünyanın Kayan Kabuğu” adlı kitabının girişinde Albert Einstein, Hapgood’un teorisini övmüş ve “bu değişimlerin dünya kabuğunun, dünya yüzeyinin geri kalan kısmı üzerinde hareketine ve bu hareketin de, kutup bölgelerinin ekvatora doğru yer değiştirmesine neden olabileceğini” açıklamıştır.
Modern çalışmalar, Hapgood’un teorisini bir dereceye kadar çürütüyor. Bunun için şunu söylüyorlar: Dünya kabuğundaki bu hareket, özellikle kıtaları kutuplardan ekvatora doğru iterek gerçekleşiyor; ancak buna göre Antarktika’nın da ekvatora doğru itilmesi gerekir.
Rochester Üniversitesi’nden jeofizikçi John A. Tardunu, kutupların son 130 milyon yılda 5 dereceden fazla sapmadığını söyledi. Gerçek kutup sapması genellikle milyon yılda 1 derece oranında gerçekleşir.
Ancak Princeton Üniversitesi jeoloji bilimlerinde doçent olan Adam Maloof’a göre, 800 milyon yıl önce, 50 derecelik bir değişim gerçekleşti. Maloof, NPR ile yaptığı bir röportajda, bunun belki de 10 milyon ila 20 milyon yılda gerçekleşecek bir değişim olduğunu belirtti.
Bu ani değişim sırasında kıtalar bir günde yaklaşık 20 inç (50 santimetre) hızla yer değiştirdi. Bugünkü yer değiştirme hızları günde yaklaşık 4 inç (10 santimetre)dir. Maloof bu olayı, dünyanın dönüşü sırasında dengeyi korumak için ağırlığını ekvatora doğru kaydırdığı şeklinde açıkladı.
Maloof “Ve (800 milyon yıl önce gerçekleşen) bu kaymada özellikle garip olan şey, o hareketin gidiş ve geri geliş şeklinde olmasıydı. Bir yöne dönüyor gibiydi ama sonra geriye döndü” dedi.
Bu yüzden, Hapgood’un 11,000 yıl öncesini gösteren zaman çizelgesi mevcut verilerle uyuşmuyor. Çünkü on milyonlarca yıldaki değişim, Hapgood’un binlerce yıl içindeki hızlı değişim fikrinden çok daha yavaş gerçekleşmiş oldu. Ancak Antartika dünya tarihinin bir döneminde ekvatora daha yakın konuma gelmiş olabilir.
Antarktika sahillerini Piri Reis haritasında göründüğü yerde çizenlerin tarih öncesi bir medeniyet olduğu teorisinin doğruluğunu ispatlamak için, o uygarlığı zaman içinde çok daha geriye götürmeli ya da Dünya’nın kabuğunun nasıl değiştiğine dair yeni şeyler öğrenmeliyiz.
Bir Noktadaki Enlemin Aykırı Tanımlanması
Haritada Güney Amerika’nın karşı köşesinde Piri Reis tarafından yazılan bir not şu şekilde tercüme edilmiştir: “Portekizli kafirlere göre, bu noktada gece ve gündüzler en kısa 2 saat, en uzun 22 saat sürer. Ama gündüzleri çok sıcaktır ve geceleri de çok fazla çiy olur.”
Bu açıklama, Portekiz’den ya da 1513’te yelken açıldığı bilinen yerlerden çok daha güneydeki bir enlemi tarif etmektedir. McIntosh şöyle yazdı: “Yazıtta verilen gündüz ve gece uzunlukları ile gösterilen enlem, 60 ile 67 derece güney yönü arasında olmalı. Tierra del Fuego’nun güneyindeki Drake Geçidi’ne ve Antarktika’daki Plamer Yarımadası’na karşılık gelen bu enlemler, Portekiz’den veya bir sonraki yüzyıla kadar kimsenin yelken açmadığı bilinen yerlerden çok daha güneydedir.”
Ancak McIntosh, Piri Reis’in tarih öncesi bir kaynak haritadan Antarktika hakkında bilgi sahibi olduğu teorisine katılmamaktadır. Haritada tasvir edilen güney kıtasının hayal gücü ile yaratıldığına inanmaktadır. Haritanın 100. yıldönümünü kutlamak amacıyla Londra’daki Türk Büyükelçiliğinde gerçekleştirilen 2013 konferansında yaptığı bir sunumda McIntosh, Eski Yunanlılar zamanından beri, aslında kimse tarafından görülmemiş olsa da, güney kıtası hakkında konuşulduğunu söyledi. Sadece Piri Reis’in haritası değil, pek çok harita çeşitli şekillerde bir güney kıtasını gösteriyor.
Piri Reis haritası, Afrika ve Güney Amerika kıyılarını yarım derecelik bir boylam hatası ile gösteriyor – çarpıcı bir hassasiyet.
McIntosh’a göre, bu haritaların hepsi hayali bir kıtayı göstermektedir ve Antarktika’ya yolculuk yapıldığını kanıtlamaz. Antik haritaların çoğu zaman hayali ya da efsanevi yaratıkları ve yerleri gösterdiği söylenir. Ancak bazıları, bu efsanelerin bir parça gerçeği içerdiğini iddia eder. Ünlü yazar ve araştırmacı Graham Hancock, tarih öncesi dönemde gelişmiş uygarlıkların var olduğu teorisinin bir savunucusudur. Ona göre çok sayıda harita, Piri Reis’in Antarktika’sının gerçekliğini destekliyor. Hapgood ve Hava Kuvvetleri haritacıları, örneğin 1531 Oronce Finé haritası gibi haritaları analiz ettiler. Antarktika kıyı şeridinin buzlar olmadan görüneceği gibi çizildiğini ve aynı doğrulukta olduğunu buldular.
Şaşırtıcı Doğruluk
1790’da deniz kronometresinin icadına kadar, gemiciler ve haritacılar belirli bir pozisyonun boylamını doğru bir şekilde belirleyemiyorlardı. Yine de 1996 NBC özel dizisi “İnsanın Gizemli Kökenleri”ndeki bir röportajda Hancock, Piri Reis haritasının Afrika ve Güney Amerika kıyılarını boylamda yarım derecelik bir hassasiyetle – çarpıcı bir hassasiyetle gösterdiğine dikkat çekti.
Haritanın tüm yönleri çok hassas değil, ancak ekvator iyi yerleştirilmiş ve bazı şaşırtıcı detaylar verilmiş.
Wisconsin Üniversitesi-Green Bay’de fen bilimleri profesörü olan Steven Dutch, haritanın Antarktika’yı doğru bir şekilde tasvir ettiğine inanmıyor. Ancak bazı gizemleri olduğuna dikkat çekiyor: “Harita, Avrupalıların 1513’te sahip olabileceğinden daha fazla ayrıntı gösteriyor gibi görünüyor. O tarihte Pizarro henüz Peru’ya gitmemişti, Piri Reis Andes’i nasıl biliyordu? Birileri iç kesimlerdeki dağların hikayelerini duymuş muydu? Ayrıca Güney Amerika sahillerindeki detaylar 1513 yılı için biraz fazla ayrıntılı görünüyor. Harita çizilmeye başlandı ve sonra ileriki bir tarihte mi tamamlandı? Harita daha sonra kopyalandı ve tarih yanlış mı yazıldı?”
Hollandalılar, Güney Amerika’nın güney burnunun sapmış olabileceğini ve olmaması gereken yere doğru, doğuya büküldüğünü öne sürüyor. Böylece, Antarktika olduğu söylenen toprak kütlesinin aslında Güney Amerika’nın çarpık bir tasviri olduğunu iddia ediyorlar. McIntosh durumun böyle olduğuna inanmıyor, ancak bu ihtimali de göz ardı etmiyor.
Yaşadığı dönemde yetenekleri ile yüksek bir şöhrete sahip olan bu 16. yüzyıl haritacısı tarafından tasvir edilen güney toprak kütleleri, Güney Amerika’nın yanlış yönlenmiş bir tasviri, mitolojik bir kıta mı, yoksa Antarktika sahillerinin gerçek – ve belki de inanılmaz derecede eski – bir tasviri mi?
Yeni bilim sınırlarını keşfetmeye devam etmek için websitemizi ve Facebook’daki Epoch Times Türkiye sayfasını ziyaret edin!
Epoch Times, mevcut bilgilerimize meydan okuyan olaylar ve teoriler ile ilgili araştırmaları ve söylentileri araştırıyor. Biz, hayal gücümüzü canlandıracak ve yeni olanaklar yaratacak fikirleri araştırıyoruz. Facebook sayfamızdan, bazen tartışmalı da olabilen konular hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşın.
Haberi yazan: Tara MacIsaac, Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.