ADANA– Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Ayhan, Türkiye’de kadınlarda rahim ağzı kanserlerinin ilk sırada, yumurtalık kanserlerinin ikinci, rahim içi kanserlerin ise üçüncü sırada yer aldığını söyledi. Ayhan, kanserden korunmanın en etkili yollarından biri de tek eşlilik olduğunu kaydetti. Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği’nin düzenlediği ve bölgedeki üniversitelerin destek verdiği ‘Çukurova Bölgesel Toplantısı’ Hilton Oteli’nde başladı.
Rahim ağzı kanserlerinin özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir sorunu olduğunu vurgulayan Prof. Ayhan, yılda en az 500 bin yeni vaka tespit edildiğini açıkladı.
Bu sayının en az 280 bininin hayatını kaybettiğine işaret eden Ayhan, “Ülkemizde 2002’de yapılan bir çalışmada belirlenen bin 364 yeni hastanın yarısı ölmüştür. 2008’deki bir araştırmada ise rahim ağzı kanserleri sayısı bin 500’ün üzerine çıkmıştır. Ancak ölümlerin, üçte bire indiğini görüyoruz.” dedi.
Ülkede bu konuda önemli çalışmaların yapıldığına işaret eden Ayhan, rahim ağzı kanserlerinin tedavisinde sağlanan başarıya değindi. Daha çok cinsellikle geçen human papilloma virüsünün (HPV) bazı tiplerinin rahim ağzı kanseriyle çok ilgili olduğunu dile getiren Ayhan, “Temel hedefimiz toplum bazında nedenleri tartışmak yerine acaba erken tanı koyabilir miyiz? Erken tanıyla sağ kalımı sağlayabilir miyiz? Arama-tarama denilen yöntemlerle erken tanı konulduktan sonra yüzde 100 tedavide başarı elde etmek mümkündür.” şeklinde konuştu.
“ERKEN YAŞ VE ÇOKLU EŞ SEÇİMİ RAHİM KANSERLERİNİ ETKİLİYOR”
Ayhan, erken yaş ve çoklu eş seçiminin rahim kanserlerini etkilediğini hatırlattı. Üreme organlarına bağlı kanserlerden korunmak için öncelikle kadınların sigara içmemesini öneren Ayhan, cinsel ilişkiyle bulaşan diğer hastalıklara karşı da duyarlı olunması gerektiğini ifade etti.
Tek eşliliği tavsiye eden ve arkadaşlıklarda dikkatli davranılmasını isteyen Ayhan, mutlaka Sağlık Bakanlığı’nın kabul ettiği 30 yaşından itibaren 5 yılda bir arama-tarama tetkiklerinin yapılmasını gündeme getirdi. 65 yaşına kadar bu taramaların ücretsiz yapıldığını hatırlatan Ayhan, Türkiye’deki 127 aktif merkezde başvurulabileceğini söyledi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Altıntaş ise kanserden korumada iki mekanizmadan söz edilebileceğini vurgulayarak, “Bunlardan birincisi erken tanıdır. Ama daha önemlisi ise virüsün bulaşmasını engellemek için aşı yapılması lazım. Rahim ağzı kanseri yapan virüslerin yüzde 70’ine iki aşı piyasada var. Daha cinsel hayata başlamadan önce aşı olmaları bu hastalıklardan yüzde 100 korunmaları mümkündür. Cinsel ilişkiye başlayanların da bu aşıları yapmalarından nispeten yarar vardır.” diye konuştu.
Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. Faruk Köse, rahim içi kanserlerinin medeni ülkelere ait olduğunu belirtti. Köse, şöyle devam etti:
“İnsan mekanizması güzel bir mühendislik harikasıdır. Her şeyin dengeli olması lazım. Az çocuk yaptığınız zaman yumurtalık, rahim içi veya çok çocuk yaptığınızda rahim ağzı kanseri olma ihtimali var. Genel bakıldığında rahim içi kanserleri kadın kanserlerinin en iyi tedavi edilenleridir. Kadın yüzde 85 oranında hiç kansere yakalanmamış gibi hayatına devam edebilir. Çünkü bu kanserlerin büyük bir kısmı erken evrede bize gelmekte. Nedeni ise hastalar düzensiz kanama veya menopoza girdikten sonra kanama nedeniyle doktora başvuruyor.”
“YUMURTALIK KANSERİ KADINLARDA DÖRDÜNCÜ DERECE ÖLDÜRÜCÜ”
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Macit Arvas da yumurtalık kanserinin kadınlarda dördüncü derece öldürücü bir kanser türü olduğunu kaydetti.
Arvas, “Kötü tarafı bu kanser kolay tespit edilemiyor. Mesela rahim ağzı kanserinde dünyada 500 bin yeni vaka görülürken, yumurtalık kanseri 170 bin civarındadır. Ama ölüm oranı daha fazladır. Yumurtalıkla ilgili kim ameliyat ediyorsa, o kistin kanser olup olmadığının mutlaka belirlenmesi lazım.” dedi.
