CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “Milletin verdiği kararın önüne ne mahkeme kararları geçer ne başka bir şey geçer. Hiç kimse CHP’yi, altılı masayı mahkeme kararlarıyla dizayn etmeye çalışmasın.” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, bugün Kocaeli Darıca’da ve Çayırova’da düzenlenen üye katılım töreninde konuştu.
Salıcı, “Milletin verdiği kararın önüne ne mahkeme kararları geçer ne başka bir şey geçer. Hiç kimse CHP’yi, altılı masayı mahkeme kararlarıyla dizayn etmeye çalışmasın. Biz siyasetçiyiz, bizim siyasetimizi mahkemeler ya da saraydaki beyefendinin verdiği talimatlar yönlendiremezler” dedi.
CHP’li Salıcı ayrıca, “Biz bu ülkenin güzel insanlarını seviyoruz, insanları ayırmıyoruz. Hangi partiye oy verirse versinler, sonuçta hepsi bu ülkenin güzel insanları ama biz herkesi kucaklayacağız, herkese aynı gözle bakacağız, kendi iktidarımızda kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Ama hırsıza hırsız diyeceğiz hesabını soracağız. Bu ülkeye yargı üzerinden bu kötülükleri yapanları yargıya havale edeceğiz, ama o talimatla çalışan bir yargı olmayacak” dedi.
Salıcı, şunları söyledi:
31 Mart’ta sizin desteğinizle İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmamızı içlerine sindiremediler. Dediler ki ‘bizim bu seçimi bir şekilde iptal ettirmemiz lazım. İptal ettirmek için kılıf bulalım’… Nedir o kılıf ‘çaldılar diyelim’. Hırsız hırsızın halinden anlar. Çaldılar diyelim, bizim çaldığımız yok, ama onlar demek ki bu konuda deneyimliler, ‘bu işe böyle bir kılıf bulalım bu seçimi böylelikle iptal ettirelim’… Sonuç bir yargı darbesiyle 6 Mayıs günü İstanbulluların iradesi iptal edildi. 16 milyon İstanbullunun vermiş olduğu oy geçersiz sayıldı, tekrar sandığa gidildi. Vatandaşımız 31 Mart’ta bize oy vermediyse bile dedi ki ‘Bu mesele siyasi parti meselesi değil. Sandıktan çıkan sonucu tanımayan bu iktidara bir ders vermemiz lazım’ dedi. 800 binden fazla oy farkıyla tekrardan Ekrem İmamoğlu seçildi.
Bitti mi bitmedi. Döndüler, İstanbul seçimlerini kazanmamızda en çok katkısı olan 2-3 kişiden birisi olan İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu’na saldırdılar. Atmış olduğu tweetlerden dolayı ceza verdiler, Canan Kaftancıoğlu’nu mahkum ettiler, ona siyasi yasak getirdiler. Onlar zannediyor ki Canan’dan kurtuluruz, Canan sizin yakanızı bırakmaz. Sayın Ekrem İmamoğlu’na da son verdikleri cezayla onu da siyasi yasaklı yapma peşindeler.
CHP mücadele edenlerin partisi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız, Aziz Kocaoğlu 397 yılla yargılandı. Tuncay Özkan’ı hapse attılar, Eren Erdem’i hapse attılar, Enis Berberoğlu’nu hapse attılar. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na Artvin’de terör saldırısı yapıldı, Çubuk’ta linç etmeye kalktılar. Biz mücadelen yılmayız. Bir milim geri adım atmayacağız, sonuna kadar bu mücadeleyi vereceğiz.
Türkiye’nin ağır sorunları var, ciddi bir adalet sorunu var. Maalesef AKP döneminde hakimlerin saraydan talimat aldığı günler yaşıyoruz. Türkiye’de hak, hukuk artık konuşulmaz hale geldi. Sırf bunun için Genel Başkanımız ‘adalet yürüyüşü’ gerçekleştirdi. Ekonomi kötü, dış politika sorunlu. Türkiye başkanlık sistemine geçtiğimizden beri neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Böyle bir ortamda biz CHP ailesini güçlendiriyoruz. Milletin verdiği kararın önüne ne mahkeme kararları geçer ne başka bir şey geçer. Hiç kimse CHP’yi, altılı masayı mahkeme kararlarıyla dizayn etmeye çalışmasın. Biz siyasetçiyiz, bizim siyasetimizi mahkemeler ya da saraydaki beyefendinin verdiği talimatlar yönlendiremezler.
Bizim milletvekillerimiz hapistelerdi, CHP aday gösterdi normalde onların milletvekilliği döneminde salıverilmeleri gerekirken; Tuncay Özkan’ın, Mehmet Haberal’ın, Mustafa Balbay’ın tutuklulukları devam etti, hepsi aklandı. Eren Erdem, Parti Meclisi üyesiyken hapse atıldı. Hepsinden öte Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin’de terör saldırısına maruz kaldı, Çubuk’ta linç girişimi…Biz, bize yapılan saldırılardan dolayı bir milim bile geri adım atmayacağız.
Biz 31 Mart seçimlerinde iktidara İstanbul’da o kadar büyük bir hasar verdik ki onlara o kadar büyük bir darbe vurduk ki bunun intikamını almak için bunun acısıyla hala uğraşıyoruz. Önce 31 Mart seçimine ‘Çaldılar’ dediler, seçmenin evine kadar girdiler. 6 Mayıs’ta yargıya verilen talimatın sonucunda yargının vermiş olduğu kararla iptal ettiler.
İstanbul seçimlerinin kazanılmasında öne çıkan iki kişiden biri olan İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu’na dava açtılar. Yargılandı, ceza verdiler, siyasi yasak kondu. Ama biz biliyoruz ki bu mücadele bedel ödemeyi gerektiren bir mücadele. Bu mücadele iktidara giderken kolay olmayacak. Ekrem İmamoğlu’na dava açtılar. Tarihe ‘ahmak’ davası diye geçecek. Muhtemelen hukuk fakültelerinde ‘hukuki süreçler nasıl yürümez, adaletsizlik nasıl bir adaletsizliktir’ başlığına örnek olacak. Şimdi Ekrem İmamoğlu’nu mahkum ettiler. Ne diyorlar; ‘Türkiye’de yargı bağımsız. İstinaf süreci var, Yargıtay süreci var’ diyorlar. Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu herhalde sadece sarayda yaşayanlar inanıyor.
Biz bu ülkenin güzel insanlarını seviyoruz, insanları ayırmıyoruz. Hangi partiye oy verirse versinler, sonuçta hepsi bu ülkenin güzel insanları ama biz herkesi kucaklayacağız, herkese aynı gözle bakacağız, kendi iktidarımızda kimseyi ötekileştirmeyeceğiz ama hırsıza hırsız diyeceğiz hesabını soracağız. Bu ülkeye yargı üzerinden bu kötülükleri yapanları yargıya havale edeceğiz ama o talimatla çalışan bir yargı olmayacak.
Bu ülkenin bir İçişleri Bakanı var, Süleyman Soylu diyorlar, ona İçişleri Bakanı diyor. Süleyman Soylu’nun geniş bir fotoğraf albümü var. Eğer siz mafyanın bir parçasıysanız kesin o fotoğraf albümünde onunla bir fotoğrafınız vardır. Ama eğer sen Darıca’da, Çayırova’da kendi helal kazancıyla yetişen bir vatandaşsan senin bu albümde yerin yoktur, Süleyman Soylu seninle fotoğraf çektirmez. Onun için onun o geniş fotoğraf albümünden dolayı her mafya babasıyla, uyuşturucu babasıyla olan fotoğrafından dolayı biz fotoroman Süleyman diyoruz.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.