Şiddet Ve Cinsel İstismarın Temelinde Yatan Gerçekler

Fotoğraf: İHA
Fotoğraf: İHA

Cinsel saldırı ya da şiddet kullanma nedeniyle suç işleyen kişilerin neredeyse tamamı, küçük yaşlarda cinsel tacize uğramış, şiddete maruz kalmış ya da şahit olmuş bireylerden oluşuyor.

Son dönemde gündemden inmeyen şiddet ve cinsel istismar olaylarının oluşumunu yorumlayan DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Başkanı, Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk, şiddet meselesini çocukluk travmaları ve aile üzerinden ele almak gerektiğini söyledi. Peş peşe gelen şiddet ve cinsel istismar haberleri ile ülke gündeminin sarsıldığı şu günlerde, akıllarda oluşan ortak sorunun; “Bir insan bu vahşeti nasıl yapar?” olduğunu anlatan Konuk, şöyle konuştu:

“Ruhsal açıdan sağlıklı bir kişinin ne kadar düşünürse düşünsün cevabını bulamadığı bu sorunun yanıtı ise psikoloji dünyasındaki araştırmalarda yatıyor. Amerika’da cinsel suç işleyerek hüküm giymiş kişilerin neredeyse tamamı, 0-18 yaşları arasında cinsel tacize uğramış kişilerden oluşuyor. Araştırmalar, şiddet kullanma nedeniyle hüküm giymiş kişilerin yine neredeyse tamamının çocukluk ve ergenlik döneminde ya şiddete maruz kaldığını ya da şiddete şahitlik ettiğini ortaya koyuyor.”

ÇOCUKLUK TRAVMALARI VE AİLE

Yapılan sayısız araştırma ve vaka çalışması neticesinde psikoloji dünyasında araştırma sonuçlarını destekleyen ciddi bir literatür oluştuğunu anlatan Psikolog Emre Konuk, şiddet meselesini çocukluk travmaları ve aile üzerinden ele almak gerektiğini anlattı.

Konuk; bunu, 0-18 yaş arası aile içi en sık rastlanan travmatik olayları; duygusal, cinsel ve fiziksel istismar, duygusal ve fiziksel ihmal, şiddet, madde bağımlılığı, zihinsel hastalık ve parçalanmış aile olarak sıralayarak şunları söyledi: “Çocukluğunda bu maddelerden dört ya da daha fazla travmatik deneyim yaşayan birisinin yetişkinlikte damardan alınan uyuşturucu kullanma riski yüzde 4600, aşırı alkol tüketme riski yüzde 500, sigara kullanma riski yüzde 250, kronik akciğer tıkanıklığı hastalığına yakalanma riski yüzde 399, felç geçirme riski yüzde 281 artıyor. Kısacası sorunların temelinde erken dönem travmaları yatıyor.”

’İDAM VE HADIM ETME’ KONUSU

Hayatının ilk 3 yılında travma adedi bir ila iki olan çocukların yüzde 5’inin gelişim geriliği gösterdiğini, travma sayısı yediye çıktığında gelişim geriliği oranının 100’ü bulduğunu anlatan Konuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Harvard Üniversitesi, Çocuk Gelişim Merkezi’nin (Harvard University, Center on the Developing Child) yaptığı araştırmaya göre bir çocuğun yaşadığı travma adedi sıfırken alkolik olma ihtimali yüzde 3. Çocuk dört travma yaşadığında bu oran yüzde 16’ya çıkıyor. Yine travmatik yaşantı beş veya üzerinde ise depresyon geçirme ihtimali beş misli daha fazla arttırıyor.”

Araştırma rakamlarına bakıldığında sorunun temelinde yer alan aileye odaklanılması gerektiğini anlatan Konuk, “Aileye odaklanmamız, yani bataklığı kurutmamız gerekiyor. Aileye odaklanmak deyince ise anne – baba eğitimi öne çıkıyor” dedi.

Cinsel istismar ve şiddet vakalarından sonra sık konuşulan idam ve hadım cezalarını da yorumlayan Konuk, “Bu gibi suçların idam cezası alması teknik bir konu değil, değerlerle ilgili bir sorundur ki, toplum bu konuda uzlaşamaz. Burada savunulan ‘İbret olsun diye asalım’ söylemi ‘caydırıcı olsun ve bu gibi suçlar azalsın’ düşüncesi ile gündeme gelir. Ancak, idam cezasının caydırıcılığının kanıtlandığı bilimsel bir veri yoktur” diye konuştu.

Hadım ederek suçun önüne geçeceği fikrinin de mantık tabanına oturmadığını anlatan Emre Konuk, sözlerini şöyle tamamladı: “Varsayım; hadım edersen kişi cinsel istek duymaz, suç da işlemez mantığı üzerinden gider. Bu görüş, alkolü yasaklarsan alkolik kalmaz görüşünden farksızdır. Geçmiş vakalardan görüyoruz ki yurt dışında hadım edilenler suç işlemeye devam etti. İşlenilen suçun aşırı cinsel istekle bir ilgisi yoktur. Sorun; çocukluğunda ciddi travmalara maruz kalmış kişinin yaşadığı ağır kişilik bozukluğudur.”

İHA

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.