Teknoloji Sayesinde Yeni Muayane Yöntemi

Gelişen teknoloji doktor hasta ilişkilerini daha farklı boyutlara taşıyor. Artık internet üzerinden doktor hastalarına el değmeden ön muayanesini gerçekleştirebiliyor.

1626640
Fotoğraf:İHA

Özellikle tüp bebek tedavisi gibi yurt dışından gelen hasta potansiyeline sahip ülkemizde bu konu ayrı bir önem taşıyor. Bahçeci Sağlık Grubu tarafından gerçekleştirilen bu uygulama sayesinde hastanın ön muayene için Türkiye’ye gelmesine gerek kalmıyor, daha önceki tedavilerine ait sonuçları değerlendiriliyor, hasta tedavi için uygunsa Türkiye’ye davet ediliyor. Tüp bebek tedavisine başvurmak isteyen yurt dışındaki hastalar hem zaman hem de maddi açıdan büyük kazanım elde ediyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye, tüp bebek konusunda dünyadaki ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Türkiye, gelişen tüp bebek yöntemi ile dünya ülkelerinden gelen birçok hastaya ev sahipliği yapıyor. Geliştirilen yeni uygulamalar bu sayının artmasına sebep oluyor. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezinin uzak muayene uygulamasıyla yabancı hasta sayısında ciddi artış yaşanıyor.
Tedavi için kliniğe gelen hastalardan muayene ücreti almadıklarını belirten Bahçeci Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bahçeci: “Yurt dışındaki hastalarımız için ücretiz uzaktan görüntülü muayene imkanı sağlıyoruz. Ön görüşmeleri Skype, Facebook gibi uygulamalarla buraya gelmelerine gerek kalmadan gerçekleştiriyoruz. Daha önceki tedavilerine ait sonuçları değerlendiriliyor, hasta tedavi için uygunsa Türkiye’ye davet ediliyor ve burada onların tedavisi için yol haritası çiziliyor” dedi.

Tüp Bebek Konusunda Türkiye Yoğun İlgi Görüyor

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2 milyon çift, bebek sahibi olamıyor ya da olmakta zorlanıyor. Kadın ya da erkekten kaynaklanan sağlık sorunları nedeniyle çocuksuzluk sorunu yaşayan çiftlerden bazıları çareyi tüp bebek merkezlerinde arıyor. Sorunu gizlemeyip tedavi için çözüm arayan çiftler, yılda yaklaşık 42 bin tüp bebek tedavisi yaptırıyor. Bu sayı, Türkiye’yi dünya sıralamasında ilk 5’e yükseltiyor. Çeşitli nedenle çocuk sahibi olamayan çiftler için umut kaynağı olan tüp bebek tedavisinde kadının yaşı, yumurta rezervi ve kalitesi ile erkeğin sperm kalitesi başarıyı etkileyen faktörlerin başında geliyor.

Sonuca olumsuz etkisi olabilecek faktörlerin tedavi öncesi iyi değerlendirilmiş ve giderilmiş olması, embriyo transferinin en uygun teknikle yapılması da sonuca etki ediyor. Transfer edilecek embriyonun gelişimi ve kalitesi yüksek, embriyo transferi yapılan rahmin durumu tutunmaya elverişli ise, tüp bebek tedavisinde başarı artıyor. Son yıllarda tüp bebek tedavisinde geliştirilen yeni yöntem; sperm ve yumurta seçiminde başarıyı artırmaya, embriyo gelişimi için vücudu en iyi şekilde taklit edebilecek uygun koşulları oluşturmaya, embriyo seçiminde dinamik ve genetik parametreleri etkin kullanmaya ve transferin yapılacağı rahmin tutunmaya elverişli olduğu dönemi tespit etmeye yönelik alanlarda gerçekleşti. Bunun yanında transfer sonrası artan iyi kalite embriyolar ile ‘endometrial reseptivite’ denilen rahmin tutunma potansiyelinin uygun olmaması nedeniyle transfer edilmeyen embriyoların dondurulma tekniğinde uygulanmaya başlanan yeni teknikler, ‘kümülatif gebelik’ denilen toplam tüp bebek başarısının artmasına katkıda bulunuyor.
Kişiye özel doğru tekniğin seçilmesi önemli.

Tedavide asıl başarı doğru kişi de doğru tekniğin seçimi ile gerçekleşmekte. Tetkiklerin tamamı tüm infertil çiftler için gerekli olmadığı gibi, her yeni gelişme her hastada arzu edilen sonucu vermeyebilir ve maliyeti artırabilir. Bu noktada kişiye özel bireyselleştirilmiş tüp bebek tedavisi uygulayarak tedavi öncesi detaylı değerlendirme yapmak ve çiftin durumuna uygun doğru yöntemin seçimi başarıda büyük önem taşıyor.
Sperme bağlı problemler için IMSI
Tedavide yeni yöntem hakkında bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, bunlardan kısa adı IMSI olan (Intracytoplasmic Magnified Sperm Injection-Yüksek Mikroskobik Büyütmeyle Seçilmiş Sperm Mikroenjeksiyonu) yönteminin, spermde klasik incelemede gözden kaçabilecek anomalileri tespit ettiğini kaydetti.

Klasik tüp bebek tedavisinde spermlerin mikroskopta yaklaşık 400 kat büyütülerek seçildiğini belirten Bahçeci, bu yöntemde spermlerin özel mikroskoplarda 8000 kat büyütülebildiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Bu yolla, özellikle sperm başında daha küçük büyütmelerde gözden kaçabilecek yapısal anomali tespit edilebiliyor ve yapısal, genetik olarak daha sağlıklı spermlerin seçilmesi sağlanıyor. IMSI yöntemi, ciddi sperm problemi olan ve beraberinde sınırlı sayıda yumurtası elde edilebilen hastalarda, daha önce tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı yaşamış çiftlerde özellikle sperme bağlı bir problem tespit edildiğinde tedavideki şansı ve başarıyı arttırabilmek için kullanılabilecek önemli bir araç.’’

Embriyonun gelişimi ‘film şeridi gibi’ takip ediliyor

Bahçeci, bu yöntemin başlıca avantajlarından birinin; transfer edilecek embriyo seçiminde daha isabetli karar verebilmek olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, transfer öncesinde embriyoların, gelişimlerinin takibi açısından her gün en az bir kez inkübatörlerin dışına alınmaları gerektiğini, ancak bu durumun embriyolar üzerinde stres oluşturarak embriyo kalitesini etkileyebildiğini vurguladı.
Klasik yöntemde ayrıca embriyoların gelişim evrelerinin bir bütün olarak takip edilemediğini, sadece anlık görüntü alınarak değerlendirilebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Bahçeci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Embriyoskopi denilen özel inkübatörlere yerleştirilen kamera sistemleri yardımıyla, embriyolar sürekli kamera ile izlenebilmektedir. Her 20 dakikada bir embriyoların farklı düzlemlerde fotoğraflarını çekiyor. Bunlar daha sonra hızlandırılmış video görüntüsü olarak izlenebiliyor. Bu yolla embriyoların inkübatörden dışarı çıkarılmasına gerek kalmadan tüm gelişim aşamaları, gelişim hızı adeta bir film şeridi gibi izlenmekte, gelişim potansiyeli en yüksek embriyolar transfer için seçilebilmektedir.’’
aCGH ile genetik bozukluk olan embriyoyu tespit mümkün
İnsan embriyoları üzerinde yapılan araştırmalarda, rahme tutunma aşamasında olsalar bile pek çok embriyonun yapısal veya sayısal kromozom bozuklukları nedeniyle tutunma potansiyellerinin olmadığını gösteriyor. Preimplantasyon genetik Tanı (PGT) adı verilen yöntemle embriyo gelişiminin herhangi bir aşamasında alınan biyopsi örneğinde kromozom sayı ve yapısına bakılabiliyor.
Bugüne kadar PGT amacıyla daha çok FISH yönteminin kullanıldığını ve en fazla 12 kromozoma bakılabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Bahçeci, yeni yöntem aCGH’nin ise tüm kromozomlara bakma imkanı tanıdığının altını çizerek “Günümüzde aCGH yöntemiyle, embriyo gelişiminin 5. gününde yapılan blastokist biyopsisiyle alınan hücrelerde tüm kromozomlara bakılabilmektedir. Böylece preimplantasyon genetik tanı (PGT) işleminin tanısal gücü artmıştır. Bu şekilde incelenebilen embriyoların genetik bozukluk taşımadıkları tespit edildiğinde ve doğru zaman ve şekilde rahme nakilleri yapıldığında artık daha yüksek gebelik oranları elde etmek mümkün olabilmektedir’’ dedi.
ERA Testi ile rahmin, embriyonun tutunmasına en uygun dönemi belirleniyor
Tüp bebek tedavisinde yüksek başarı, iyi kalitede embriyonun, tutunma için uygun zamanda rahme transfer edilmesiyle gerçekleşiyor. Yakın bir zaman öncesine kadar, klasik bir tüp bebek tedavisinde rahim dokusunun döllenme sonrası 5. ve 6. günlerde embriyonun tutunmasına uygun hale geldiği düşünülüyor ve neredeyse tüm embriyo transfer bu düşünceye göre planlanıyordu. Son yıllarda yapılan moleküler genetik çalışma, rahim iç dokusunun kişiden kişiye değişebilen bir şekilde embriyo için farklı zamanlarda hazır hale gelebildiğini, bu hazırlık sürecinin doğru planlanamadığı durumlarda ise gebeliğin gerçekleşemediğini ortaya koymuştur. ERA testi sayesinde kişisel embriyo transfer gününü belirleyerek ve doğru zamanda doğru embriyonun transferi yapılarak gebelik oranlarında artış sağlanabilmektedir. Özellikle tekrarlayan embriyo tutunma başarısızlığı olanlarda, birden çok defa iyi kalitede embriyo verilmesine rağmen gebelik elde edilemeyen çiftlerde bu yöntemin kullanılması yararlı oluyor.
Vitrifikasyonla embriyo başarının en yüksek olacağı zamanda nakledilebiliyor
Vitrifikasyon, gamet hücreleri (yani sperm ve yumurta) ile tüm gelişim aşamalarındaki embriyoların yüksek başarı ile dondurulup çözülmesine olanak veren yeni bir dondurma tekniği olarak görülüyor. Bu teknikle dondurma sonrasında, özellikle yumurta ve embriyolar çözüldüğünde yüksek canlılık oranları yakalanmakta, hatta aynı embriyo birden çok dondurulup çözüldüğünde bile canlılığını koruyabilmekte ve gebelik elde edilebilmektedir. Vitrifikasyon tekniğindeki başarı nedeniyle seçkin merkezlerde tedavilerin yarısından fazlasının donmuş embriyo transferiyle uygulandığı bir döneme girildi. Bu teknikle dondurulmuş embriyolar, tedavinin mecbur bıraktığı bir zaman değil, başarının en yüksek düzeyde olacağı zamanda rahme nakledilebiliyor. Kanser gibi hastalıklar veya kariyer nedeniyle bebeği ertelemek isteyenler için avantaj sağlıyor.
Vitrifikasyon yönteminin, iyi kalitede embriyoların dondurularak saklanması sayesinde kümülatif gebelik oranlarının artmasına katkıda bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, “Bunun yanında üreme sağlığının korunmasına ihtiyaç duyan kadınlarda başarılı bir çözüm fırsatı sunuyor. Kanser veya başka nedenle üreme potansiyelini kaybetme riski taşıyan kadınlar ile kariyer veya başka nedenle çocuk sahibi olmayı erteleyen kadınlar için yumurtalar veya embriyolar vitrifikasyon yöntemiyle dondurularak üreme sağlıkları güvence altına alınabiliyor’’ dedi.

İHA

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.