25 Nisan’da dünyanın birçok ülkesinde yaşayan Falun Gong uygulayıcıları 16 yıl önce yaşanan tarihi olayı hatırlamak için anma faaliyetleri düzenlediler.
1999 yılında bu önemli günden iki gün önce yaklaşık 40 Falun Gong uygulayıcısı Doğu Çin şehri Tianjin’de yerel güvenlik güçleri tarafından dövüldüler ve tutuklandılar. Bu olay, geleneksel meditasyon sistemi olan Falun Gong uygulayıcılarında şok etkisi yarattı. Falun Gong halka 1992 yılında tanıtılmıştı ve o günden beri ilk kez Çin rejimi tarafından bu derece ağır bir saldırıya uğramıştı.
Uygulayıcılar Tianjin karakoluna giderek arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep ettiler. Ancak polis, Pekin’deki parti üst düzey yetkililerine başvurmalarını söyledi. Tüm Çin’den yaklaşık 10.000 Falun Gong uygulayıcısı 25 Nisan 1999 tarihinde Pekin’deki Merkez Şikayet Ofisine başvurdular.
Polis, belki de önceden planlanmış şekilde, onları Çin Komünist Partisi’nin merkezinin yer aldığı sokağa doğru yönlendirdi.
Sonunda, Çin eski Başbakanı Zhu Rongji, bazı uygulayıcı temsilcileri ile görüşerek, Tianjin’deki arkadaşlarının serbest bırakılacağı sözünü verdi ve Parti’nin Falun Gong’a karşı olmadığını ifade etti. Bunun üzerine Falun Gong uygulayıcıları sessizce oradan ayrıldılar. Ayrılırken sokaktaki tüm çöpleri ve polislerin sigara izmaritlerini bile topladılar.
Ancak verilen söz çok kısa sürdü. Çin’in o dönemki Başkanı Jiang Zemin, aynı yılın 20 Temmuz’unda Falun Gong’un yasaklanması için emir verdi. Ancak 25 Mayıs’ta, tarihin en zalim rejimi ile barışçıl ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilen müzakere hiçbir zaman akıllardan çıkmadı.
Kuzey Amerika, Avustralya, Avrupa ve Asya’da 25 Nisan anma etkinlikleri miting, geçit töreni, mum ışığında gece nöbeti ve yerel Çin Konsolosluk binaları önünde protesto gösterileri şeklinde gerçekleştirildi. Birlikte tek bir ses oldular: “Zulmü Durdurun.”
San Francisco, ABD
O günleri yaşamış biri olan Bayan Wang şöyle konuştu: “20 Nisan 1999 tarihinde Tianjin’de birçok Falun Gong uygulayıcısının yasadışı şekilde tutuklandıklarını ve hatta polis tarafından çok ciddi şekilde dövüldüklerini öğrendik. Hepimiz biliyoruz ki Falun Dafa insanlara kalplerini geliştirmelerini ve nazik olmalarını öğretir. Bu, insanlara ve ülkeye sadece fayda sağlayabilir. Hükümete olan güvenimiz ve iyi niyetimizle, tutuklu arkadaşlarımızın serbest bırakılması umudu ile talepte bulunmak ve Falun Dafa hakkında gerçeği anlatmak üzere Pekin’e gittik.”
Bayan Wang, herkesin gayet barışçıl, rasyonel ve sessiz olduğunu belirtti ve “Falun Gong uygulayıcıları kıyaslanamayacak ölçüde barışçıl ve rasyonel bir şekilde bir araya gelmişlerdi.”
Yeni Zelanda
Çin’in Tsinghua Üniversitesi eski öğretim üyesi Wang Jiuchun, 25 Nisan günü Auckland’daki Çin Konsolosluğu önünde şunları söyledi: “Tutuklu olan Falun Gong uygulayıcılarını görmezden gelemem. Doğruluk, merhamet ve hoşgörü onların rehberidir ve bu uygulamadan çok şey öğrendim. Falun Gong’a komplo kurulduğunda, tabi ki gidip durumu izah etmeliyim.”
Hong Kong
Hong Kong’daki 25 Nisan mitinginde, yerel meclis üyesi Leung Kwok-hung şunları söyledi: “Çin Komünist Partisi’nin Falun Gong’a işkencesi herkese yapılmış bir işkencedir. İşkence yapanlar sonunda yargılanacaktır, tıpkı eski Siyasi ve Hukuk Komitesi başkanı Zhou Yongkang gibi.”
Fransa
Fransız, uluslararası sivil toplum örgütü olan RSF (Sınır Tanımayan Gazeteciler) Asya Pasifik masası başkanı Benjamin Ismail, anma töreninde bir konuşma yaptı. Ismail, gerçeği paylaşarak, insanların Falun Gong’a yapılan işkenceyi durdurabileceğine inanıyor. “Çin’de insanların Çin’in büyük güvenlik duvarını delerek Falun Gong ve işkence hakkında sansürsüz bilgiye ulaşabilmeleri çok önemli. Bu, herkesin kaygı duyması gereken bir meseledir.”
Avustralya
24 Nisan akşamı Brisbane şehir merkezinde mum ışığında gece nöbeti gösterisi yapıldı. Oradan geçmekte olan Reese Martin adlı bir vatandaş, 25 Nisan olayı ve Çin’deki zorla organ alımı ile ilgili insanlık dışı suçu duyunca Birleşmiş Milletlere gönderilen dilekçeyi imzaladı.
Martin’in annesi de Çin’de Hristiyanlık dininden vazgeçirilmek istenmişti. “O bir Avustralyalı, Avustralya’ya geri dönebilir. Ama onların böyle bir şansı yok. Böyle bir işkence içerisinde yaşamak zorundalar. Bu doğru değil.”
Jenny Li, Epoch Times