Rub’-i dâire ile namaz vakitleri, kıble tayini, güneşin doğma ve batma zamanı, yükseklik ölçme gibi astronomik bilgiler hesaplanıyordu…
Lügat manası dörtte bir daire demektir. Trigonometri bilgisine göre, hesapların kolaylığı bakımından, açısal hareketler, dairenin dörtte biri olan 90 dereceye indirgenmiştir. Enlem ve boylam dereceleri referans alınarak kendi ekseninde ve güneşin etrafında dönen, dünyanın günlük ve yıllık hareketi grafik hâlinde gösterilir. Güneşin irtifa derecelerine göre çizilmiş yaylar üzerinde ay ve günleri gösteren işaretler vardır. Rubu tahtası da denilen bu alet ile, namaz vakitleri, kıble tayini, güneşin doğma ve batma zamanı, yükseklik ölçme gibi astronomik bilgiler hesaplanmaktadır.
Hicri 4. asırda, Ebu Bekr Muhammed bin Ömer Müneccim, Rub’-i daireyi imal edip, bununla namaz vakitlerini tayin etti. Rubu tahtası, 19. Yüzyıla kadar Osmanlı Devletinde, bütün şehir ve kasabalarda kullanılmaya devam etti.
Kâdî Adud tarafından yazılan ve Şerif Cürcani’nin şerh ettiği (Şerh-i Mevakıf) bin sahife kadar olup, yer küresinin yuvarlak olduğu, doğudan batıya döndüğü ispat edilmekte, atom ve maddenin hâlleri anlatılmaktadır. Bu kitap uzun yıllar medreselerde ders kitabı olarak okutuluyordu. Kâdî Adud, miladi 1300 yılında doğdu, 1354 yılında vefat etti. Bu tarihten 3 asır sonra yaşayan Galileo, dünyanın döndüğünü İslam âlimlerinin kitaplarından öğrenip söyleyince suç sayıldı. 17. yüzyıl sonlarına kadar medreselerde yetişen âlimler, dünyaya önderlik ettiler.
Ne yazık ki; İngilizler tarafından aldatılan Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, medreselerden fen derslerini kaldırdı. Bilim ve teknikte gerileme başladı. Din adamlarına gerici damgası vuruldu. Tarih boyunca yazılmış olan binlerce kitap kütüphanelerde mahsur kaldı. Hakikat Kitabevi 1987 yılında (Rub’-i daire) âletini yeniden imal ederek unutulmuş olan bir ilmi meydana çıkardı.
OSMANLI’NIN BİLGİSAYARI
Rubu tahtasını ‘’Osmanlı’nın bilgisayarı’’ diye adlandıran Prof. Dr. Atilla Bir tarafından 10-Haziran 2009 tarihinde elektrik mühendisleri odası İstanbul şubesinde seminer verilmişti.
Seminerde, mühendislere bu aletin prensiplerini tanıtan ve nasıl uygulandığını gösteren Prof. Dr. Atilla Bir, Rubu tahtasının 16. yüzyılda Osmanlı Devletinde çok sayıda kullanıldığını, zaman ve yön tayini problemlerinin çözümünde başarıyla uygulandığını belirtti.
Yapılan bu araştırmada, Hakikat Kitabevi tarafından hizmete sunulan Rub’-i dâire bilgisi ve yukarıda adı geçen seminer dikkate alınması gereken bir gelişmedir.
Umalım da ilahiyat fakültesindeki derslerde (Rub’-i dâire) konusu işlensin. Ya da hiç olmazsa doktora tezi hazırlayan akademisyenlere seçmeli ders olsun.