Toprak Susarsa Halk da Susuz Kalır

Birleşmiş Milletler’in raporu açık: Türkiye topraklarının yüzde 88’i çölleşme riski altında. Bu oran, sadece bir çevre meselesi değil, hepimizin ekmeği, suyu, geleceği demek. Çünkü toprak susarsa, halk da susuz kalır.

En yüksek risk bölgesi neresi biliyor musunuz? Akdeniz Havzası. Yani bizim yaşadığımız, tarımın, ormanların, zeytinliklerin, portakal bahçelerinin bulunduğu o güzelim topraklar… Kuraklık, ormansızlaşma, kontrolsüz yapılaşma bu cennet toprakları adım adım çölleştiriyor. Bunu görmemek için gerçekten gözleri kapalı yaşamak gerekiyor.

Su krizi dediğimiz şey, sadece yazın çeşmelerden su akmaması değil. Bu, tarlada ürün yetişmemesi, pazarda meyve-sebze fiyatlarının artması, sofradaki ekmeğin küçülmesi demek. Dahası var: Gıda güvencesi sarsılırsa, toplumun huzuru da sarsılır. Açlık, eşitsizlik, göç gibi birçok sorun bu krizin gölgesinde büyür.

O yüzden diyoruz ki: Çevre politikaları popülizmin değil, bilimin konusu olmalı. Doğayla kavga ederek kalkınma olmaz. Ormanı kesip, merayı talan ederek büyüme sağlanmaz. Plansız sanayileşme, betonlaşma, doğa düşmanı uygulamalar bizi uçurumun kenarına getirdi.

Bizim hâlâ bir şansımız var. Eğer bugün aklımızı başımıza alırsak, doğaya kulak verirsek, bu gidişatı tersine çevirebiliriz. Ama bu iş sadece yetkililerin değil, 85 milyon yurttaşın ortak meselesidir. Herkesin elini taşın altına koyması gereken bir dönemdeyiz.

Gelin, bu ülkenin toprağına, suyuna, ağacına hep birlikte sahip çıkalım. Çünkü doğayı korumak, çocuklarımızın geleceğini korumaktır. Başka Türkiye yok.

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.