Almanya’da Sosyal Devletin Sonu

“Panik, bilgiyi unutturur.”

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz – Almanya’da Federal Cumhuriyet Başbakanına Şansölye denir – önemli bir açıklamada bulundu. Açıklaması; “Almanya’da refah devleti, sürdürülebilir değildir” idi.

Almanya dünyada sosyal devlet vasfıyla ün salmıştır. Sosyal devletten ne anlarız? Devletin vatandaşına doğrudan veya dolaylı biçimde bulunduğu yardımları anlarız. Sözgelimi, işsizlik maaşı, kira yardımı, çocuk parası, sağlık desteği vb..

Almanya sosyal devlet ilkesinden hızla ödünler veriyor. Elbette bir devletin bugünden yarına hemencecik bundan vazgeçmesi mümkün değildir. Zamana yayılan süreçler gerektirir. Ki bana göre sosyal devlet ilkesinin budanması Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi ile hızlandı. Euro’ya geçiş ayrı bir sıkıntı idi. Bir gecede milli para birimi Mark’tan, para birliği Euro’ya geçişte gizli bir devalüasyon yaşandı. Her şey zamlandı.

İki Alman devletinin birleşmesi de ekstra yükler getirmiştir. Doğu Almanya’nın imarı ve Batı Almanya normlarına çekilmesi para yutan bir süreçti. Ayrıca yeni katılan Doğu Alman işgücünün, işgücü piyasasına girmesi, tüm Almanya’da maaşlarda hatırı sayılır düşüşler demekti.

Yukarıda saydıklarımız 30-35 yıl öncesine dayanan sorunlardı. Oysa günümüzde tüm bunlara ilave yükler eklenmiştir. Bildiğimiz Alman ekonomisi artık dünya ile kolay rekabet edebilme gücünü kaybetmektedir. Bu, yine sosyal harcamaları etkileyen önemli bir unsurdur.

Almanya’nın büyük yapısal sorunları vardır. Evvela ekonomisi, bilhassa uzak doğu ile rekabet edememektedir. Alman ürünleri dünya piyasasında pahalı bulunmaktadır. Efsane Alman otomotiv endüstrisi bunu en çok hisseden sektördür.

Alman nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Doğurganlık hızla düşmektedir. Bu, işgücü açığı demektir. Alman ekonomisi göçmenlerden medet umar hale gelmiştir. Fakat göç, sosyal sorunlar doğurmaktadır. Toplum hızla melezleşmektedir.

Alman ekonomisi enerji ithal eden bir ekonomidir. Ukrayna savaşıyla beraber artan enerji maliyetleri ayrı bir yüktür. Ukrayna savaşı, askeri harcamalarda artış getirmiştir. Sosyal yardımlara gidecek paraya, askeri harcamalarda ihtiyaç duyulmaktadır. Alman ekonomisi 2017 yılından bu tarafa küçülmektedir. Sadece geçen yıl 2024’te sosyal yardımlara 47 milyar Euro ayrılmıştır.

Dünyada artan krizler ve savaşlar kontrolsüz mülteci akınına yol açmaktadır. Kaçak ve istenmeyen göç, ayrı bir ekonomik yüktür. Alman bürokrasisi işleri yavaşlatan diğer bir engeldir ki bürokrasi çok hantal ve titizdir Almanya’da. Ayrıca dijital dönüşümü de kaçırmış durumdadır Almanya.

Şansölye Merz; “yeni ticari partnerler, pazarlar bulmak zorundayız” demektedir. Rekabetçi dünyada mal satmak eskiye oranla daha zordur. Zira eski ithalatçı ekonomiler de – Türkiye örneğinde olduğu gibi – üretimi öğrenmiştir. Yeni pazarlara açılmak ‘aslanın ağzındadır.’

Sosyal devletten ödün vermek, muhalefeti bilhassa sağ milliyetçi seçmen tabanını güçlendiriyor. Almanya için Alternatif Partisi AfD, giderek büyümektedir. Avrupa’da yükselen sağ milliyetçi hareketler, AB’nin de sonunu getirebilecek potansiyel taşımaktadır.

AfD, son genel seçimlerde yüzde 22 oy alarak, ikinci büyük parti konumdayken, bugün muhalefette de büyümeye devam ederek yüzde 26 ile birinci parti konumuna yükselmiştir. AfD Alman olmayan birine sosyal yardım yapılmasını kesinlikle istememektedir.

Önümüzdeki süreçte AfD’nin iktidara gelmesi ve ekonominin daha daralması beklenmektedir. Kısaca Almanya sancılı dönemlere yelken açmaktadır.

Nitekim 14 Eylül Pazar günü yapılan eyalet seçimlerinde Almanya’nın en kalabalık eyaleti Kuzey Ren -Westfalya’da, AfD oy oranını üçe katlayarak büyük sükse yaptı.

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.