2026’ya Girerken: Yeniden Başlamanın Cesareti
Takvimler 2025’in son saatlerini gösterirken, içimizden sessizce geçen tek bir dilek var: Yeniden başlayabilmek…
Geriye dönüp baktığımızda, geçen yılın omuzlarımıza yüklediği yorgunluklar, hayal kırıklıkları, kayıplar ve uskunluklar birer birer diziliyor belleğimizde. Ama hayat, tam da böyle anlarda, görünmeyen bir yolun başına getiriyor insanı. Sonu belli olmayan ama umutla yürünebilecek bir yol bu. İşte 2026’ya girerken, hep birlikte bu yola adım atıyoruz.
Dünya, güneşin etrafında döne döne bir yılını daha tamamlıyor. Aynı gezegen üzerinde, farklı coğrafyalarda, farklı dillerde konuşan milyonlarca insan; zaman farklarıyla ama aynı duyguyla yeni bir yılı karşılıyor. Gökyüzünü aydınlatan havai fişekler, sadece bir eğlence değil; insanlığın, kısa bir anlığına da olsa, tek yürek olabildiğinin kanıtı gibi. O anlarda sınırlar silikleşiyor, acılar susuyor, umutlar ortak bir dile dönüşüyor.
31 Aralık gecesi, bir yıl boyunca biriktirdiğimiz tüm yorgunluklar geride kalır. Takvim yaprakları değişir ve 1 Ocak
sabahına uyanırız. O sabah, yalnızca yeni bir yıl değil; yeni bir bakış, yeni bir duruş,yeni bir sorumluluk da getirir beraberinde. Çünkü yeni yıl, yalnızca dilek tutmakla değil, niyet almakla anlam kazanır. İnsan, sevmeye önce kendisinden başlamalıdır. Kendini sevmeyen, kendine saygı duymayan bir insanın hayata gülümsemesi de eksik kalır. 2026’ya girerken, hayata karşı gülümsemeyi yeniden hatırlamalıyız. Doğaya, çevreye,insana el uzatmayı…
“İyilik için ben de varım” diyebilmeyi.
Yaraları sarmayı, kırılanı onarmayı, susanı duymayı öğrenmeliyiz. Gökyüzünden mucizeler beklemek yerine,
masmavi gökyüzüne bakabilecek cesareti göstermeliyiz. Çünkü mucizeler, çoğu zaman yukarıdan değil; insanın içinden başlar. Bir adalet duygusunda, bir dürüstlükte, bir onurlu duruşta filizlenir. Yeni bir yıla girerken, adaletin sadece mahkeme salonlarında değil; sokakta, evde, işte, okulda da yaşanması gerektiğini hatırlamalıyız.
2026, bize yeniden başlamanın gücünü hatırlatsın. Yanlışa karşı susmamayı, doğruyu savunmaktan vazgeçmemeyi öğretsin. İnsan olmanın sorumluluğunu, vicdanın sesini, kalbin pusulasını kaybetmeden yürümeyi… Çünkü toplumlar, ancak adaletle ayakta kalır; bireyler, ancak dürüstlükle güçlenir.
Geçmiş yılın ağır yüklerini sırtımızdan indirip, geleceğe daha hafif ama daha bilinçli adımlarla yürüyebilmek dileğiyle… Karanlığa alışmadan, ışığı çoğaltarak… Umudu küçümsemeden, iyiliği ertelemeden… Her yeni günün, yeni bir başlangıç olduğunu unutmadan… 2026’ya girerken, dileğimiz sadece mutlu olmak değil; insan kalabilmek olsun. Doğaya zarar vermeden, birbirimizi tüketmeden, sevgiyi çoğaltarak yaşayabilmek… İşte o zaman, yeni yıl gerçekten yeni olur.
Yeni yılımız şimdiden kutlu olsun.