Siyasi Mizahın 600 Yılı Aşan Engelli Koşusu
49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Türkiye Mizah Zirvesi etkinlikleri kapsamında, ‘Sansür’ adlı kısa filmin gösterimi ve ardından ‘Siyasi Mizahın 600 Yılı Aşan Engelli Koşusu’ isimli söyleşi yapıldı.
Programda karikatürist ve animasyon sanatçısı Tan Oral’ın, 1970 yapımı ödüllü animasyon filmi ‘Sansür’ün hikayesini, belgesel yönetmeni Yasin Ali Türkeri anlattı. Türkeri, filmin TRT’nin 1970 yılında açtığı yarışmada ’16 milimetre’ dalında birincilik elde ettiğini hatırlatarak, “Filmde çok masum olan bir çocuğun bile sansüre maruz kaldığı açıkça anlatılıyor. Filmdeki makaslar sansürü simgeliyor. Film birincilik kazanmasına rağmen ne film ne de o gün yapılan röportaj TRT’de yayınlanmış. 42 yıl sonra bu filmi seyirciyle buluşturabildik. 42 yılda ne değişti? Sansür hala hayatın her alanında var. O yıllarda var, şimdi de var. Zihniyet anlamında değişen bir şey yok. İktidarlar değişse de hayatın her alanında haberler, kitaplar ve filmlerde sansür hala var. Yasal olarak dile getirilmese de otosansür devam ediyor” diye konuştu.
Ardından, mizah sanatçısı Cihan Demirci ile ‘Siyasi Mizahın 600 Yılı Aşan Engelli Koşusu’ isimli söyleşi gerçekleştirdi. Yıllardır mizah üzerine araştırmalar yaptığını dile getiren Demirci, mizahın bu coğrafyada zor ve dayanılmaz bir iş olduğunu söyledi. Söyleşisini hazırladığı animasyonlu bir sunumla zenginleştiren Demirci, mizahın 608 yıllık tarihinden kesitler aktardı. Siyasi mizahın neden geri düştüğünün bilinebilmesi için tarihe gitmek gerektiğini ifade eden Demirci, Osmanlının 1400’lü yıllarında hiciv şairlerinin feci şekilde katledildiğini söyledi.
İlk mizah yayınının Osmanlı’da 1870’li yıllarda başladığını aktaran Cihan Demirci, “ ‘Diyojen’ ilk yayınlanan mizah dergisidir. Basın tarihinde ilk ceza alan karikatür ise 1877 yılındaki Hacivat-Karagöz’dür. 1878 yılından 1908 yılına kadar mizah tamamen yasaklanmıştır. Bu dönem Abdulhamit dönemidir. 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanıyla mizah yeniden soluk bulmuştur. Bu dönemde mizahçılar hep yabancı kökenlidir. 1908 yılında Osmanlıda ilk kez Türk kökenli usta karikatürcüler çıkmaya başlıyor. Mizah zirvesi etkinlikleri arasında Sedat Simavi, Türkiye’de dergiciliği başlatan, gazetecilik açısından önemli bir isimdir. Sedat Simavi iyi bir karikatürcüdür. Ardından dergi patronluğu ağır bastığı için mizahı bırakmıştır. Hürriyet Gazetesi’ni 1948 yılında çıkaran da kendisidir” diye konuştu.
Demirci şöyle devam etti:
“Türk tarihin en uzun hayatta kalan dergisi ise ‘Akbaba’dır. Tamamen siyasi mizah yapan derginin 55 yıl yaşaması iyi değildir. Mizah dergisi bu kadar uzun yaşamamalı. Bir mizah dergisinin bu kadar yaşaması, siyasi tarih açından doğru değildir. Karikatürü halka indiren ise Cemal Nadir Güler’dir. Onunla birlikte hayatın içindeki sorunlar karikatüre girmeye başladı. Türk mizah tarihinin babası sayılır.”
1950-1960 yıllarında mizahın yine karanlığa büründüğünü ileri süren Demirci, “Gün Gazetesi’ndeki ekte Gırgır köşesi, siyasi anlamda bir mizah dergisi değildir. 1972 yılında tek başına dergi olarak çıkmaya başladı. Siyasetten çok cinsellik ön plandaydı. Gırgır, kendi karikatürcüsünü yetiştiren ilk mizah dergisi olmuştur. 1978-1979 yıllarında 300 bini aşan tiraja ulaşmıştır. 1990’lı yıllarda mizah artık magandalığı eleştirmekten çok övüyor, yüceltiyor. Buna en iyi örnek Recep İvedik filmleridir. Recep İvedik bir komedi filmiyse ben mizahı hemen bırakmaya hazırım. Aksıran, tıksıran, osuran adamın yaptıklarına mizah diyemeyiz. Bu nedenle eleştiriyorum. Mizahçı herkesi eleştirir, eleştirilebilir. Televizyonlarda siyasi mizahtan eser yok” dedi.
Mizah dergisinin ömrünün en fazla 10 yıl olması gerektiğini savunan Demirci, “Televizyonlarda siyahi mizah karşımıza çok az çıkmıştır. Sinema ve tiyatroda bir şeyler yapılmaya çalışılmıştır. Levent Kırca’nın, ‘Olacak O Kadar’ programı, siyasi mizah açısından önemlidir. Mizah asla iktidar olmaz. Mizah güce karşı, güçsüzün yanındadır. Mizah sürekli muhalefettedir. Gülerek eleştirebilirsek çok güçlü kaleleri yıkabiliriz” diye konuştu.
Günümüzde siyasi mizahın yok olma derecesine geldiğini iddia eden Demirci, “Televizyonlar için siyasi mizah dizisi yapmak isteğim zaman hep bir duvara çarptım. İçerikleri nedeniyle hep takıldı. Şikayet etmeye de pek hakkımız yok. Geçmişte de bunlara pek izin verilmedi. Böyle bir yapının ışığı bile yok. Siyasi mizah; kitap, dergi ve televizyon anlamında yok olmuş durumdadır. Gazetelerin birinci sayfalarında karikatür kalmadı. Büyük gazetelerde 3 yazar girebiliyor. Sayfalarda pul kadar yerleri kaldı. Bu karikatüre bir aşağılamadır. Ama hiç girmemesinden iyidir” ifadelerine yer verdi.