Çin Organ Nakli Politikasında İkiyüzlü Tutum Sergilemeye Devam Ediyor
Çin’in propagandalarını yayan Çin Merkez Televizyonunun sunucusu, ülkenin organ nakillerinden sorumlu en üst yetkilisi Huang Jiefu’ya “Herkes mahkumlardan alınan organları ne ölçüde sınırladığınızı öğrenmek istiyor” diye sordu.
Huang, Aralık ayında 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren idam mahkumlarının organlarının, ülkedeki organ nakli sisteminde kullanılmayacağına dair bir duyuru yapmıştı.
Huang’ın yanıtı netti: “Duyuruyu yaptığımız andan itibaren, Çin’deki organ nakli merkezlerine sahip 169 hastanenin hukukun üstünlüğünü kabul etmesi gerekir. Duyuruda, 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren bu 169 hastanenin mahkumların organlarını kullanmasına artık izin verilmeyeceği belirtilmektedir.”
Ancak bir istisna var. Huang Jiefu’ya göre aslında bu hastanelere mahkumların organlarını kullanmaları için izin verilmektedir. Sadece artık bunlar mahkumlardan gelen organlar olarak adlandırılmayacak.
Huang, aynı gün Hong Kong merkezli Phoenix Televizyonu ile yaptığı başka bir röportajda aynen bu ifadeleri kullandı. Her iki röportaj da 11 Ocak’ta yayınlandı.
İdam mahkumlarının hangi koşullar altında kendi organlarını bağışlayacağı konusunu açıklığa kavuşturması istendiğinde “Biz kesinlikle ‘idam mahkumlarından organ bağışı’ terimini kullanmak istemiyoruz” şeklinde yanıt verdi.
“Organların kaynağı olarak, gönüllü vatandaşların bağışlarını sadece dikkate almamız gerekir. Bu, şeffaf ve etik dünyanın bir parçası olmamızın tek yoludur” diye ekledi.
Dışlanma
Çin’in organ nakli sistemi, yakın tarihte uluslararası organ nakli toplumu tarafından eleştiriye maruz kaldı. Çin organ nakli sistemi, geçen yılın Şubat ayında Uluslararası Organ Nakli Derneği tarafından yazılan açık mektup ile kınandı, ayrıca yıl ortasında gerçekleştirilmesi planlanan Çin Organ Nakli Derneği konferansı dört ay ertelendi ve sonra çoğunluk tarafından boykot edildi. Ayrıca birçok Çinli cerrah geçen yıl San Francisco’da düzenlenen Dünya Organ Nakli Konferansına çağrılmadı.
Huang’ın Phoenix Televizyonundaki röportajında dediği gibi, Çin’in organ nakli politikasının “şeffaf ve etik dünyaya” adapte olmakta yaşadığı zorluklar devam edecek.
Mahkumlara Karşı Değil
Huang, “Ben idam mahkumlarının bağışlarına karşı olduğumuzu söylemiyorum. İdam mahkumu gerçekten kendi vicdanından gelerek bunu yapmak isterse, onu kesinlikle engellemeyeceğiz ancak Kızıl Haç aracılığı ve bir elektronik sistem ile şeffaf ve adil dağılımı sağlayan ve ekonomik çıkardan uzak bir organ bağış sistemi olmalı” dedi.
Bu, Çin’in idam mahkumlarından organ kullanımını durdurmayacağı ve tüm organların “vatandaşın bağışladığı organlar” olarak kategorize edileceği anlamına geliyor. Ama eğer idam mahkumları organlarını bağışlamak isterlerse, o zaman buna yapmalarına hala izin verilecek.
Çin’deki organ nakli sistemindeki suistimalleri kapsamlı bir şekilde kaleme alan insan hakları avukatı David Matas’a göre, Huang, içinde bulunduğu koşullar göz önüne alınırsa müthiş bir siyasi ikiyüzlülük sergiliyor.
Farklı Kitleler
Matas, “Huang, farklı tribünlere oynuyor: İlki, uluslararası tıp camiası; diğeri organ ticaretini kontrol eden devlet ve Çin organ nakli sisteminin içinde bulunduğu bürokratik zorluklar. Ayrıca vicdan mahkumlarına yapılanlar hakkında da açıklama yapamıyor.”
Matas, geleneksel bir meditasyon uygulaması olan Falun Gong’a karşı Çin’de zulmün başladığı 1999 yılından beri, 40,000’den fazla uygulayıcının 2000-2006 yılları arasında organları için öldürüldüğü sonucuna varılan Kanlı Kampanya raporunun yazarlarından biridir.
Matas’a göre, Huang baskı altında olduğu için herkesi mutlu edecek “ikili ya da üçlü açıklamalar” yaparak uzlaşma yolu arıyor.
‘Ahlaki Temel’
Huang Jiefu, konuşmalarında tutarsızlık yaşadığını daha önce de göstermişti. Phoenix Televizyonu ile yaptığı son röportajında Huang, bu yılın başında Hong Kong Üniversitesinden öğrencilerin sert sorularına maruz kaldığını ve o yüzden sadece bir mahkumun organ nakli operasyonuna katıldığını belirtti. “O ilk seferden sonra bir daha gitmedim. Ben bir doktorum. Yaşama saygı duymak bir doktor için ahlaki temeldir” dedi.
Ama 2013 yılının Mart ayında Guangzhou Daily ile yaptığı bir röportajda, “Geçen yıl, 500’ün üzerinde karaciğer nakli gerçekleştirdim” demişti. Kendi sözleri, bu nakillerde kullandığı organların büyük çoğunluğunun idam edilen mahkumlardan olduğunu ele verdi. (Cerrahlara göre, bir yıl içinde bir kişinin bu kadar çok sayıda organ nakli yapması pek mümkün değil. Sadece onun himayesindeki bir kurumda bu kadar organ nakli yapılmış olduğu varsayılıyor.) “Kasım ayında Guangzhou’daki operasyon, ilk gönüllü vatandaş tarafından bağışlanan karaciğer ile gerçekleştirilmişti.”
Devlet yayın organı olan China Daily gazetesi bile, yeni organ nakli sisteminde neyin değişip değişmediğini çok net bir şekilde kaleme aldı.
Mahkumlar Hala Kalifiye
China Daily gazetesi Huang’ın sözlerinden alıntı yaparak, “Huang, bu düzenlemelerin değiştirildiğini ve… organların tek kaynağının gönüllü bağışçılar olduğunu söylüyor. Mahkumlar ise hala kalifiye nitelikli bağışçı adayları arasında, ama onların organları özel ticaret için kullanılmak yerine bilgisayarlı sisteme kaydedilecek. Bu da sistemdeki en önemli değişiklik” şeklinde yazdı.
Çin’de her yıl yaklaşık 10,000 nakil gerçekleşmekte ve en az on binlerce dolar değerindeki her bir nakil ile organ nakli endüstrisinin yüz milyonlarca ya da belki de milyar dolar denebilecek rakamlara ulaşması olasıdır.
Basın son zamanlarda konuya daha az yer vererek, farklı bir genel izlenim sunmaya çalışılmakta.
Son değişikliklerin, Organ Nakli Derneği ve diğer tıbbi grupların Çin’e karşı tutumlarını değiştirmek için yeterli olup olmayacağı belli değil. Derneğin yeni başkanı Phillip J.O’Connell yolladığı e-postaya hemen bir yanıt alamadı.
‘Cinayet Ruhsatı’
Falun Gong uygulayıcılarından yasadışı organ toplanması ile ilgili “Katliam” kitabının yazarı Ethan Gutmann, mevcut senaryoyu çizgi romanlardaki bir şakaya benzetti.
Gutmann, Huang’ın ifadelerini yatıştırıcı bulmasına rağmen şu yorumda bulundu: “Bir mahkumun nasıl ve ne zaman kendi vicdanı ile karar verdiğine nihayetinde kim karar verir? Buna Huang Jiefu karar verecek ise, dünyanın birkez daha düşünmesi gerekir. Günün sonunda, tüm vaatlerinin ardından Pekin cinayet ruhsatını muhafaza etmiş olacaktır.”
Yazan: Matthew Robertson, The Epoch Times