“Özgür Çin” Belgeseli Çin’deki Zulme Işık Tutuyor
İlk gösterime Nisan 2012’de film festivallerinde başlayan ve Haziran 2013’te sinema salonlarına taşınan “Free China: Courage to Belive (Özgür Çin: İnanma Cesareti)” filmi her kıtada 20’den fazla ülkede toplam 1450 kez gösterilmiştir ve bu sayı her geçen gün artmaktadır.
Belgesel, en son, 25 Mart tarihinde Amerikan Insight’s Free Speech Festivali’nde gösterildi. Kanada eski Dışişleri Bakanı David Kilgour ve Küresel İnternet Özgürlüğü Konsorsiyumu Yardımcı Direktörü Dr. Samuel Zhou özel misafir konuşmacı olarak katıldı.
Film, bugün Çin’de yaşanan ve tüm dünyanın tepkisini çeken bir takım sıkıntıları ortaya çıkarıyor. Konuşma özgürlüğünün bastırılması, kölelik ve işkence bunlardan birkaçı. Bunlar zor konular olsa da, “Free China” bunları güzel bir şekilde anlatıyor ve aynı zamanda zulmün durdurulması için insanlara yardım çağrısında bulunuyor. Yapımcı Kean Wong ve Yönetmen Michael Perlman’ın hedefi filmin başlığı “Özgür Çin” için eylem kampanyasını güçlendirmek ve 1.3 milyar nüfuslu dünyanın en büyük ulusunu diktatörlükten kurtarmak.
Film, iki Çin vatandaşının yaşadığı korkunç günleri anlatan gerçek bir hikaye. İnancından vazgeçirilmeye çalışılan bir anne ve eski Çin Komünist Partisi üyesi Jennifer Zeng’in ve Çin devleti kontrolündeki televizyonda sansürsüz yayın yapmaya teşebbüs eden bir Çin asıllı Amerikalı işadamı Charles Lee’nin hikayesi. Her ikisi de Çin Komünist Partisi’nin yasakladığı ve işkence yaptığı Falun Gong meditasyon sisteminin uygulayıcıları. Çin Komünist Partisi 15 yıldır Falun Gong’a zulmediyor ve sistematik biçimde uygulayıcıları ve diğer inanç mahkumlarını (Uygur Türkleri, vb) organları için öldürüyor.
Delaware’deki gösterimden sonra, CNN New York Bürosu eski şefi Karen Curry, “İnsanların 21. yüzyılda olabileceğine inanmadıkları bu tür şeylerin gerçekte olduğunu anlaması gerekir. Aslında bunlar oluyor ve bu tür filmlerin farkındalığı artırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyorum” dedi.
Filmde Jennifer Zeng fiziksel ve zihinsel olarak katlandığı işkenceleri ve yaşadığı acıları anlatıyor. İnancından koparıldıktan sonra, Çin’den kaçıyor ve böylece Çin rejiminin zulmünü açığa çıkarıyor. Film’de ABD Kongresinde insan hakları üzerine yaptığı tüyler ürpertici konuşması da yer alıyor.
Curry, ”İnsanlar, ikna edici ve olağanüstü hikayeye sahip bireysel kişilerin gözünden anlatılan bu tür hikayeleri dinleyince gerçekten etkilenebiliyor. Bu, hikayeyi çok daha kuvvetli yapıyor” dedi.
Ödüllü belgesel, 2012 yılında First Free Speech Film Festivali birincisi oldu.
Kanada eski Dışişleri Bakanı David Kilgour, meslektaşı uluslararası insan hakları avukatı David Matas ile birlikte yasadışı organ ticareti ile ilgili kapsamlı araştırma raporunu hazırladı. Bu rapor daha sonra “Kanlı Hasat (Bloody Harvest)” adlı kitaba dönüştürüldü. Kitapta, Falun Gong uygulayıcılarının sistematik bir şekilde Çin devleti tarafından organları için öldürülmesine ilişkin detay bilgiler yer almaktadır.
Filmden sonra Kilgour, ”Filmde bahsedilen tüm özgürlüklerin hepsi konuşma özgürlüğünün geri verilmesi ile ilgilidir çünkü eğer konuşma özgürlüğünüz varsa toplanma özgürlüğünüz de olacaktır. Eğer toplanma özgürlüğü varsa din özgürlüğü de olacaktır” dedi.
Çin’de özgürlük derecesi diğer ülkelere kıyasla aşırı sınırlıdır. Free China (Özgür Çin) filmi tüm dünyada izlenmeye devam edildikçe ve www.HelpFreeChina kampanyasına destek geldikçe özgürlüğün derecesi daha da genişleyecektir.