Abidin Güneyli Ve  “Sonbahara 8 Kaldı “

Atifet Gezek

“Sonbahara 8 Kaldı / Düşümdeki Sevdalar “ Abidin Güneyli’nin son yayımlanan kitabıdır. Kitap, Ritim Sanat Yayınları’nda basılmış. 120 sayfa, şiirler ve denemelerden oluşuyor. Abidin Güneyli bu kitapta da ‘Bahar’dan vazgeçmiyor. Yine ‘Bahar’ vardır kitabın adında. Yalnız, baharlar sonbahara dönüşmüş. Geri sayım başlamış gibi,

çift rakamlar teke inmiş (!) Ama umarım gerisi ağır ilerler.

Düz yazıları öykü tadında akıcı bir dilde yazılmış. Hüzün hissettiğinizde bile gülümsetiyor. Mutsuzluktan mutluluk çıkarıyor. Yaşadıklarının gülmece yanını buluyor. Bazen sivri diliyle rahat bir şekilde söyleyiveriyor söylediğini. 

Abidin Güneyli hem serbest, hem hece şiirleri yazabiliyor. Bu kitapta şiirlerin yarısı hece, yarısı serbest yazılmış. Hece şiirlerinde çoğunlukla 6+5=11’li hece ölçüsü kullanıyor. Şiirleri a,a,a,b düz uyakla yazılmış. Ayrıca tam kafiye, yarım kafiye ve bol miktarda redif var. Bir örnek verelim:

        “Sade bizler değil tüm dünya lar

         Kasım hüzün ayı karalar blar

         Yas tutar dereler ovalar blar

         İnkâr edenlere bin kez yuh olsun” a,a,a,b düz kafiye

    (ağ) tam kafiye , (lar) redif

Şiirlerinde çoğunlukla bahar, sevda, hasret, ayrılık, hüzün, vatan ve memleket temalarını işlemiş. Bahar’ın özel bir yeri vardır şairde. Dalgalar kıyıya vurmaktan vazgeçse de, bulut gelip, rüzgâr esip, yağmur yağsa da, ıslansa da sayfalar bir bir, o vazgeçmez Bahar’ı beklemekten. Güneşe doğru bakar, düşleri yoldaş olur. Gözleri yollarda, kulakları kapı zilinde gibi bekler baharı. Baharı beklemekten yorulmaz. Gönlü bu beklemelerin heyecanındadır. Açık kalp ameliyatı olsa da, kapalı kalp ameliyatıyla kalbinin kapağı değiştirilse de yorulmaz gönlü bu beklemenin heyecanından. Çünkü bu beklemedir ona yazdıran, bu umuttur, Bahar’ın gelme umududur. Adını Bahar koyduğu kızı mıdır beklediği, yoksa dalgaların arasından çıkagelecek bir sevda mıdır beklediği bilinmez… Ama bu sevdadır ona yazdıran.

Sevdayla ağlayıp sevdayla güler kelimeler, umutları tükenmez sevdası bitmez. Ömür törpüsü eriyip gitse de O yine de içer sevdayı kana kana. Şairin yüreği dayanmaz sevgisiz. Ağustosta üşür kelimeler, tek çare umuttur. Portakal çiçekleri mis gibi açar, baharı beklemeden açar çiçeği. Sevda yağmurları yağar şemsiyesiz. Şiir gibidir, Öykü gibidir sevmek. Bu aşk, bu renkli ruhudur şaire yazdıran. Bu yüzden şair için ölüm, umudun bitmesidir… Sevdanın bitmesidir ölüm.

Şair ıssız Ankara akşamlarını özler, boşuna da olsa bekler Cebeci trenini. Osmaniye ise sıladır, yaman mı yamandır. İyi bilir ölümü. Çocukluğunun imparatorluğudur Osmaniye. Osmaniye aşkı da bitmez, şairin yüreği de. Osmaniye anadır. Şiirlerine sığmayacak kadar büyüktür anası gözünde, hayatın koşan zamanlarından doyamaz anasına! Mersin’in de özel bir yeri vardır şairde. Mersin deyince aklına palmiye, tantuni, cezerye gelmez, Akkahve gelir. Mersin deyince aklına şiir gelir. Şair, şiir kadar sever Mersin’i!

Şair şiirlerini günümüz Türkçesiyle yazarak anlaşılmayı istemiştir. “Çocuklar da, gençler de okusun istedim, bu sebeple yoğun imgelerden kaçındım” diyor.

Tabi ki şiirlerinde anlaşılır bir imge var. İşte birkaç örnek:

“Rüzgârın esiri bir yaprak gibi”, “Gece yokluğuna saat kurmak”

“Esir olur hep yıldızlar güneş doğunca”, “Gözlerin nemlendiğinde yaklaşan yağmuru görebilirsin” , “ Gökyüzünü aşk rengine boyama”

Şair yaşadığı topluma karşı duyarsız değildir. Toplumsal duyarlılıkta olan şiirleri de var. Konu vatan ise en önde olur.

            “Demedi demeyin böyle gidecek / Ne savaş bitecek, ne dert bitecek

             Tek çare umutta, o da ölürse / Sevdalar solacak, dünya bitecek”

             “Uyan ey milletim Uyansan artık / Uykularda ne var duyursan artık

             Yeter diye diye haykırsan artık / Bayrak düşmanını gördüm kör oldum.”

       Şair kendisine eleştirel gözle bakıyormuş gibi gözükse de

                         “Benden arkadaş olmaz

                           Eğilmeyi bilmem

                           Bükülmeyi bilmem

                           Bu tarafa deseler gelmem

                           Yalakalığı da hiç bilmem

                           Çat diye kırılırım / Kırarım.” dese de aslında vefalı, sağlam bir dostun yansıması vardır dizelerinde…

Şair şiirlerinde edebi sanatları kullanmış.

İşte bunlardan bazı örnekler:

Mecaz (Değişmece): “Kaynar sular dökülürken başıma”

İstiare (Eğretileme): “Esir olur hep yıldızlar güneş doğunca”

Mübalağa (Abartma): “Koşar adım geçiyordum dünyadan”

                                    “Sana ulaşmak için… Işık hızındaydım”

Teşbih (Benzetme): “Sanatsız bir insan kupkuru bir dal”

                                     “Leylak gibi mevsiminde açarsın”

Aliterasyon ve Asonans: “Abidinim sürüm sürüm süründüm”

Tedriç (Dereceleme): “Yağmur yağar dolu yağar gelir sel”

Tezat (Karşıtlık):  “Ne kış kaldı yüreğimde ne yazım”

                                   “Hem çok yakın / Hem uzak olmak / Ama oldum”

Tezat ve İstifham (Soru sorma): “Yaşıyor muyum? / Ölü müyüm?

                                        Evde var mıyım? / Yok muyum bilmiyorum”

İstifham (Soru sorma): “Kalbimin sırdaşı aklım / Nerdesin? “

Akis (Çaprazlama) : “Seni düşünmüyorsam ben ben değilim

                                Seni düşünüyorsam ben bendeyim”

Kat (Kesme):       “Öykü gibidir, seni düşünmek yaşamak…

                             Ve üzülmek…/ Ne güzel…”

                        “Ne kadar güzel şey varsa döndü../ Döndü anam… döndü…”

Telmih (Anımsatma) : “Leyla gibi sen de çöllere attın”

Terdit (Şaşırtma):      “Seni sevmenin imkanı yok

                                       Seni seveni de sevmenin imkanı yok

                                        Ne kötüsün karanlık”

                                   “Çarpılsak da dört / Toplansak da dört

                                    İkimiz bir olamadık / vaaahh… vahh…”

Tekrir (Yineleme): “Hep iyi iyi iyi derim”

                                 “Bekliyorum gelmiyorsun… / Bekliyorum gelmiyorsun…”

Tenasüp (Uygunluk): “Gök patlasa / Bir dolu / Bir yağmur / Bir kar…

                                  Bir fırtına / Sel alıp götürse savaşları” 

Tevriye (İki anlamlılık): “Soldu çiçeklerim ne oldu Gül’üm”

İktibas (Alıntılama): “Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç”

 Son söz şairin, “Savaş çığlıklarının atıldığı dünyamızda

                            Renk renk sevgi çiçekleri açsa

                            Menekşe kokulu

                            Barış ve huzur dolu

                            Yeşil bir dünya bıraksak çocuklarımıza”

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.